Özer AKDEMİR
20 Ekim 2016 19:48
Amasra ve Bartınlılar termik santrale karşı Türkiye’nin en
büyük çevre davasını açmaya hazırlanıyor.
Amasra ve Bartınlılar “Çeşm-i Cihan-Dünyanın gözü” denilen
Amasra’nın yanı başına, Gömü ve Tarlaağzı köyleri arasına yapılmak istenen
termik santrale karşı Türkiye’nin en büyük çevre davasını açmaya hazırlanıyor.
AKP’ye yakınlığı ile bilinen HEMA Holdingin yapmak istediği termik santrale
onay çıkmasının ardından mücadeleyi yoğunlaştıran Bartın Platformu dava açmak
için 5 günde 700 vekalet topladı. Şu an için Türkiye’nin en büyük çevre davası
durumundaki Artvin Cerattepe’deki davacı sayısını geçen Bartın ve Amasralılar
hedeflerini Fatih Sultan Mehmet’in Amasra’yı aldığı tarih olan 1460 kişi
olduğunu belirtiyorlar.
MUHTARLARDAN TOPLU DAVA
Bartın Üniversitesi öğretim üyesi ve termik santrale karşı
verilen mücadelenin yürütüldüğü Bartın Platformu Yürütme Kurulu üyesi olan
Prof. Dr. Erdoğan Atmış, mücadele süreci hakkında bilgi verdi. Amasra’da dün
gerçekleştirilen Muhtarlar Günü etkinliğine katılan 35 muhtarın törenin
ardından topluca notere giderek dava dilekçesi verdiğini aktaran Atmış, “Sırada
eczacılar var. Çeşitli meslek grupları toplu halde notere gidip vekalet
veriyor. Dün akşam ticaret ve sanayi odası yönetimiyle bir araya geldik,
onlarda tüzel kişilik olmasa bile birey olarak davacı olacaklarını söylediler”
dedi. Gelinen süreci Gabriel Marquez’in Kırmızı Pazartesi kitabındaki öyküye
benzeten Atmış, “Birileri Amasra’yı öldürmeye niyetli ve bunu herkes bildiği
halde önlemek için gerekeni yapmıyor” dedi.Yıllardır süren termik santral
karşıtı mücadelede önemli bir köşe taşı olan Bartın Platformu hakkında da bilgi
veren Atmış, platformun farklı ilgi gruplarının katılımıyla 2010 yılında
kurulduğunu ve mücadelesini halkın desteği ile bugüne kadar başarıyla
sürdürdüğünü söyledi. Bartın Platformu’nun mücadelesini sırf karşıtlık
üzerinden değil, yapılmak istenen termik santrallerin ekolojik, ekonomik ve
insan sağlığı üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerini bilimsel yöntemlerle
ortaya koyarak yürüttüğünü kaydeden Atmış, platformun mücadelesinin temelinde
bir “çevreci hareketi” olmaktan çok, bir “yaşama sahip çıkma” hareketi olduğunu
belirtti. Atmış, bu nedenle konunun salt çevre bozulması düzleminde ele
alınmadığını, sağlık ve yöre ekonomisi üzerine muhtemel etkilerinin de ortaya
konduğunu dile getirdi. (İzmir/EVRENSEL)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder