01 Aralık 2019 04:11
PAZAR
Baca filtresi olmayan termik santrallere iki buçuk yıl daha
filtre muafiyeti getiren yasa tasarısının TBMM’den geçmesinin yankıları
sürüyor.
Yasa Meclisten biraz da muhalefet partilerinin oylamaya
katılımlarındaki düşük sayı tartışmaları eşliğinde geçti. 600 milletvekili olan
TBMM’deki oylamada 217 AKP-MHP’li milletvekili ‘evet’ oyu verirken, muhalefet
partilerinden sadece 36 milletvekili ‘hayır’ oyu kullandı. Diğer
milletvekilleri ise oylamaya katılmadı.
Kamuoyunda ve ekoloji örgütleri tarafından “Termik santrallere
2,5 yıl daha havayı kirletme hakkı veriliyor” diye tepki gösterilen yasal
düzenlemeyle ilgili iktidar cephesi konuyu yatıştırmaya dönük açıklamalar
yapıyor.
Baca filtrelerinin maliyetini sorduğumuz EMO İzmir Şube
Başkan Yardımcısı Avni Gündüz’ün verdiği rakamlar şirketlerin neden bu
masraftan kaçındığı hakkında bilgi veriyor. Baca filtresi maliyetinin kükürt
oranına ve santralın yapısına göre değiştiğini söyleyen Gündüz; “Bu rakam
200-250 USD değerinden başlamaktadır. 600 Megawatt (MW) gücündeki bir santralde
120-150 milyon USD rakamına ulaşmaktadır. Bazı santrallerde ise ünite başına 25
milyon USD tutarı fizibilite raporları vardır. Bir üniteyi (büyük santraller
için) 100 MW olarak düşünebilirsiniz” diyor.
DEVLET 76 MİLYON TEŞVİK VERMİŞ!
Öte yandan özelleştirilirken satış şartlarından birisi olan
baca filtrelerini takmayan şirketlere hükümetin yıllardır göz yumması gizli
teşvik olarak değerlendiriliyor. Son bütçe görüşmelerinde ortaya çıktı ki
AKP’nin bu termik şirketlerine verdiği teşvik sadece bu ‘gizli teşvik’le de
sınırlı değil. 2020 bütçe görüşmelerinde ortaya çıkan verilere göre hükümet bu
termik santrallere 76 milyon lira teşvik vermiş! Yapılan hesaplamalara göre
devlet bu termiklere verdiği teşvikin parasıyla filtresi olmayan tüm bacalara filtre
takabilirdi!..
Peki, Türkiye’de kaç termik santral var ve bunların kaç tanesinde baca filtresi takılı? Avni Gündüz bu soruya için eylül 2018 tarihli Türkiye’deki termik santraller, bu santrallerin üretime başlama tarihi, kurulu gücü, özelleştirilme tarihi, kurucusu (kamu/özel sektör) ve baca filtresi olup olmadığı bilgilerinin yer aldığı bir liste ile yanıt verdi.
Liste: Avni Gündüz
10 TERMİK SANTRALİN BACA FİLTRESİ VAR
Listeye baktığımızda 1956 yılından 2000 yılına kadar tamamı
devlet tarafından yapılan termik santrallerin beşi hariç tamamı
özelleştirilmiş. Bu termik santrallerden baca gazı kükürt arıtma tesisi olmayan
termik santral sayısı 01.09.2018 tarihi itibarıyla 21 tane. Baca filtresi olan
10 termik santrale ise bu filtreleri EÜAŞ (kamu) taktırmış. Yani vatandaşların
vergisi ile taktırılmış filtreler ve santraller bu halleriyle özel sektöre
devredilmiş! Bu santrallerin takım, bakım ve çalıştırılma maliyetinin ise büyük
santraller için yıllık 4 milyon USD olduğunu söylüyor Gündüz.
EMO olarak bu termik santrallere bakış açıları ile ilgili
soruyu “Şebekenin güvenilirliği için gerekliler” şeklinde yanıtlayan Gündüz’ün
diğer sözleri ise çekincelerini ortaya koyuyor; “Ancak parasal kaygılarla
çevresel ve insan sağlığını tehdit ederek çalıştırılmalarına karşıyız".
Gündüz, termik kömür santrallerinin sayısının azaltılması ve yenilenebilir
enerji kaynaklarına yönelinmesi gerektiğini ileri sürerken, ülkenin enerji
planlamasının tek elden yapılarak (Üretim-İletim ve Dağıtım) verimlilik
ilkelerine dayalı kamusal yarar çerçevesinde yatırım ve işletme koşulları
oluşturulmasının sağlanması gerektiği görüşünde.
Adeta her geçen gün daha da yakıcı bir biçimde hissettiren
iklim krizine kömürlü termik santrallerin etkisinin yanı sıra bu santrallerin
doğa, sağlık ve kültür varlıkları üzerindeki etkilerini de göz önüne alarak bu
santralleri tekrardan bir değerlendirmesini istediğimizde ise Gündüz;
“Projelerin parasal kaygılardan uzak ve çevresel etkileri en az olacak şekilde
yapılıp işletilmesini gerekli görüyoruz” şeklinde yanıt verdi.
Görüldüğü gibi bir meslek örgütü olarak EMO, termik
santralleri “çevresel ve insan sağlığını tehdit” etmemesi koşulu ile “Şebeke
güvenilirliği için gerekli” buluyor. Öte yandan bu santrallerin ülkeye, canlı
yaşamına gerçek maliyeti ile ilgili 2015 yılında yapılmış bir çalışma var
elimizde. Sağlık ve Çevre Birliği HEAL (Health and Environment Alliance)
tarafından açıklanan “Ödenmeyen Sağlık Faturası - Türkiye’de Kömürlü Termik
Santraller Bizi Nasıl Hasta Ediyor?” başlıklı raporda Türkiye’deki kentlerde
hava kirliliğinin AB standardı olan 50 Partikül Maddeden (PM) çok yüksek
(ortalama 97 PM) olduğu belirtiliyor. Raporda bu yüksek PM değerinden
kaynaklanan hastalıkların yüzde 20’sinin termik santrallerden kaynaklandığı
dile getiriliyor. TÜİK’in 2014 ölüm nedeni istatistiklerine baktığımızda
ise o yıl gerçekleşen ölümlerin yüzde 40,4’ünün kalp ve damar sorunlarını
içeren dolaşım sistemi hastalıklarından, yüzde 20,7’sinin kanserden ve yüzde
10,7’sinin ise solunum sistemi hastalıklarından kaynaklandığı görülmekte.
HEAL’in raporunda kömürle çalışan termik santrallerin neden olduğu akciğer
hastalıkları, kalp rahatsızlıkları ve erken ölümler gibi sağlık sorunlarının
yaklaşık olarak yıllık maliyeti 3,6 milyar avro!..
Özellikle termik santrallerin bulunduğu yörelerdeki halkın
tepkileri, havuza girmemiş medya organlarının konuyu gündemde tutması ve
TBMM’deki muhalefetin ısrarlı tepkileri nedeniyle hükümet bu konuda sıkışmış görünüyor.
Öyle ki havuz medyası, bir termik santrale filtre takmak için verilecek 10
günlük aranın maliyetini hesaplayarak hükümeti savunmaya çabalıyor. Oysa termik
santrallere 2,5 yıl daha filtre muafiyeti getiren yasa tasarısı ile çevremiz ve
sağlığımız bu şirketlerin kârı için 2,5 yıl daha feda ediliyor. Bu santrallerin
sağlık ve çevresel maliyetleri katlanarak artarken, eğer daha çok sesimizi
çıkarıp bu kararı geri aldıramazsak ve hatta filtreli bile olsa termik
santralleri kapattırmazsak bütün külfet yine vatandaşın yani hepimizin üzerinde
kalacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder