07 Eylül 2020 16:33
Termik santrallerin iklim krizi ve Kovid-19 pandemisindeki etkilerine dikkat çekilerek 37 termik santralin kapatılması için dava açıldı.
Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel
Özer AKDEMİR
Aralarında Adana Tabip Odası, Yeşil Artvin Derneği, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Mersin Çevre Dostları Derneği, Ordu Çevre Derneği gibi ekoloji ve meslek örgütlerinin bulunduğu kurumlar termik santrallerin iklim krizi ve Kovid-19 pandemisindeki etkilerine dikkat çekerek 37 termik santralin kapatılması için Cumhurbaşkanlığına dava açıyor. Bu arada Danıştayın en üst organı kümülatif etki hesaplanmadan verilen üretim lisanslarıyla ilgili içtihat oluşturacak önemli bir karara imza attı.
PANDEMİNİN SEBEBİ İKLİM KRİZİ VE MADENLER
21. yüzyılda iklim krizinin etkilerinin her gün can alıcı bir şekilde yaşandığına dikkat çekilen dava dilekçesinde dünya genelinde en önemli sağlık sorunu olarak etkisi devam eden Kovid-19 pandemisine iklim krizi ve madenlerin neden olduğunun bilimsel olarak da kanıtlandığı dile getirildi. Ülkemizde ve dünyanın dört bir yanında sel, aşırı yağış, aşırı sıcaklık, kuraklık gibi iklim olaylarının yaşandığına dikkat çekilen dilekçede, bu durumdan doğanın ve tüm canlıların büyük zarar gördüğü ifade edildi. Kovid-19 pandemisinin yeniden etkisini arttırdığı, çok sayıda insanın hastalandığı ve yaşamını yitirdiğinin altının çizildiği dilekçede, “İklim krizine yol açan etmenlerden en önemlilerden birisinin termik santraller olduğunu bilmeyen kalmadı. Bir sürü ülke termik santrallerini kapatıyor veya kapatmayı programına alıyor. Ancak bizim ülkemizde ise bu konuda alınmış hiçbir önlem olmadığı gibi yeni termik santrallerin açılması için üretim lisansları veriliyor ve ÇED süreçleri başlatılıyor. Oysa bırakın yenisini açmayı, tüm termik santrallerin adil bir dönüşüm programı ile acilen kapatılması gerekiyor” denildi.
KİRLİ HAVADA VİRÜS DAHA ETKİLİ
Hava kirliliğinin yoğun olduğu yerlerde Kovid-19 ölümlerinin daha fazla olduğunun bilimsel olarak saptandığının ifade edildiği dilekçede konuya dair şu görüşlere yer verildi:
"Kovid-19 virüsü termik santrallerden çıkan partikül maddelere yapışarak canlı kalabiliyor ve bulunduğu yerden daha da uzaklara taşınabiliyor. Nitekim pandemi başlangıcında sokağa çıkma yasağı ilan edilen iller arasına Zonguldak ilinin de alınması boşuna değildi"
CUMHURBAŞKANLIĞI HALK SAĞLIĞI İÇİN TEDBİR ALMAK ZORUNDA
Anayasa’nın 104. maddesinin, Cumhurbaşkanı'na “Halk sağlığının ve halkın yaşam hakkının korunması” konusunda yetki ve görev verdiğine dikkat çekilen dilekçede “Termik santrallerin yol açtığı iklim değişikliğinin neden olduğu Kovid-19 salgınını ve gelecekteki yeni koronavirus mutasyonlarını engellemek ve termik santrallerin kurulduğu bölgelerde meydana gelen hava kirliliğinin Kovid-19 ölümlerini arttırıcı etkisinin önüne geçmek için Cumhurbaşkanlığı gereken tedbirleri almak zorundadır” denildi.
Dava dilekçesini hazırlayan Av. İsmail Hakkı Atal Ekoloji Birliğinin çağrısı üzerine bileşen örgütler ve diğer katılımcı örgütlerle birlikte Cumhurbaşkanlığına idari başvuruda bulunularak iklim krizin önemli etkisi olan termik santrallerin kapatılmasının ve ayrıca henüz işletmeye alınmamış olan termik santrallerin ise üretim lisanslarının iptalinin istendiğini aktardı. Cumhurbaşkanlığının bu talebe bugüne kadar herhangi bir yanıt vermediğini belirten Atal, “Beşi Ekoloji Birliği bileşeni olmak üzere toplam 16 kurum talebin zımnen reddedilmiş sayılmasından dolayı Cumhurbaşkanlığının söz konusu santralleri kapatması talebi ile Danıştaya dava açıyoruz. Cumhurbaşkanlığının daha önce çevre izni bulunmayan 6 adet santralin kapatılması konusunda gösterdiği hassasiyeti bu kez tüm santraller için kullanmasını ve santralleri kapatmasını istiyoruz" dedi.
ÇANAKKALE TERMİK CEHENNEMİ OLACAK
Otuz yedi termik santralin kapatılması ile ilgili dava Çanakkale’de açılırken, davacı kurumlardan Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Başkanı ve Ekoloji Birliği Eş Sözcülerinden Süheyla Doğan şunları söyledi:
"Biga Yarımadası'nda halihazırda çalışan ikisi Çan’da, üçü Biga-Karabiga’da olmak üzere beş adet termik santral var. Bu santraller yetmezmiş gibi ÇED olumlu kararı almış, ÇED süreci devam eden, üretim lisansı almış yaklaşık 10 adet termik santral projesi daha var. Çan’da ve Biga’daki termik santrallerin bölgedeki insan ve çevre sağlığına olumsuz etkileri konusunda bilimsel çalışmalar varken hâlâ yeni santrallerin açılması konusundaki ısrar kabul edilemez. Aynı zamanda termik santrallerin sağlık, çevre, iklim krizi ve pandemi üzerindeki olumsuz etkileri ortadayken hâlâ faaliyette olmasını da halk sağlığı açısından son derece tehlikeli buluyor ve bu konuda görev ve yetkileri olan Cumhurbaşkanlığını adım atmaya davet ediyoruz."
DAVACI KURULUŞLARIN LİSTESİ
Adana Tabip Odası, Antakya Çevre Koruma Derneği, Çan Çevre Derneği, Çevre ve Tüketici Koruma Derneği-Adana, EGEÇEP Derneği, Erzin Çevre ve Tarihi Varlıkları Koruma Derneği, Erzin Turunçgil Üreticileri Birliği, Erzin Yeşilkent Sulama Kooperatifi, Erzin Ziraat Odası, İskenderun Çevre Koruma Derneği, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Mersin Çevre Dostları Derneği, Ordu Çevre Derneği,Tarsus Çevre Koruma Kültür ve Sanat Merkezi Derneği, Yeşil Artvin Derneği, Ziraat Mühendisleri Odası.
DANIŞTAYDAN ÖNEMLİ "KÜMÜLATİF ETKİ" KARARI
Öte yandan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (DİDDK) Hatay İskenderun Sarıseki Atlas Enerji Kömürlü Termik Santrali, Hatay Erzin Egemer Doğal Gazlı Termik Santrali ve Adana Yumurtalık Ayas Kömürlü Termik Santrallerine verilen enerji lisanlarına dair açılan davaları reddeden Danıytay 13. dairesinin kararını bozdu. DİDDK, kararını santrallerin kümülatif etkisinin değerlendirilmemesine dayandırdı. Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri (DAÇE), Adana Tabip Odası ve Ziraat Mühendisleri Odası tarafından 2011 yılında "Termik santrallerin kümülatif etkisinin hesaplanması gerektiği" gerekçesi ile Mersin-Adana -Hatay sahil şeridindeki 8 termik santralin lisanslarının iptali için dava açılmıştı. Lisans iptal kararlarının ardından beş şirket termik santral projesinden vazgeçmişti. Kalan üç proje ile ilgili değişik zamanlarda istenen yürütmeyi durdurma taleplerini reddeden Danıştay 13. Dairesinin kararı DİDDK’ye götürülmüştü. İdari yargıdaki en üst merci olan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 13. Dairenin kararını bozdu. DİDDK’nin bu kararını değerlendiren Davanın Avukatı İsmail Hakkı Atal, bu kararla kirletici -yok edici tesislerin kümülatif etkisinin hesaplanması gerekliliğinin kökleşerek içtihat haline geldiğini söyledi. Atal, “Artık, Türkiye’de hiçbir termik, nükleer, maden, HES, rafineri, demir çelik fabrikası, petro kimya tesisi vs. kümülatif etkisi hesaplanmadan ön lisans, üretim lisansı, ÇED, ruhsat, izin, orman izni, acele kamulaştırma kararı alamaz. Ülkemizin ve insanlığın aydınlık geleceğine ışık tutan bizim için büyük, insanlık için küçük bir adım daha attık” dedi.
https://www.evrensel.net/haber/413415/37-termik-santralin-kapatilmasi-icin-dava-acildi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder