Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Özdağ önümüzdeki günlerde elektrik faturalarının daha da kabarık geleceğini söylüyor.
Özer AKDEMİR
İzmir
Ülkemizde elektrik üretim ve tüketim rakamları bize neyi anlatıyor? Fiyatlar önümüzdeki dönem de artacak mı? AKP'nin bir elektrik üretim programı ne, kimden yana?
Türkiye'de elektrik üretim politikaları, rakamların ve uygulamaların toplumsal maliyetlerine dair sorularımızı yanıtlayan Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Özdağ önümüzdeki günlerde elektrik faturalarının daha da kabarık geleceğini söylüyor.
Ülkemizdeki güncel elektrik üretim ve tüketim rakamları neler ve bu
rakamlarını nasıl yorumlamak lazım?
Ekim ayı sonu itibariyle 10 aylık dönemde, Türkiye’de 275.5, Ekim ayı sonu itibariyle, geçen yılın aynı dönemine göre: elektrik üretimi yüzde 9.2; tüketimi de yüzde 8.4 artmıştır. Dışarıya 1 milyar 803 milyon kWh elektrik enerjisi ihraç edilmiştir. Bu üretim ve tüketim artışı bize aynı zamanda Türkiye’nin 2021 3. Çeyrekte yüzde 7.4 büyüme hikayesinin elektrik enerjisindeki karşılığını göstermektedir. Kovit-19 yaygın salgın dönemlerinde her gün yüzlerce insanımız ölürken üretim ve ticaretin zorlanarak söz konusu büyümenin hangi sınıfsal kesimler için olduğunun da incelenmesi zorunluluğunu ortaya koyuyor.
Elektriğin ne kadarı kamu, ne kadarı özel sektör tarafından üretiliyor?
Ekim ayı sonu itibariyle 10 aylık dönemde, Türkiye elektrik üretiminin yüzde 16.5’inin kamu tarafından (Elektrik Üretim AŞ, EÜAŞ) üretildiğini görüyoruz. Yine 2021 yılı ekim ayı sonu itibariyle; Türkiye’de lisanslı elektrik üretimi yapan kamunun 4 şirketi varken, özel sektöre ait 1222 firma üretim faaliyeti yapıyor.
EÜAŞ’ın 2001-2021 arası 20 yıllık dönemde elektrik üretimindeki payının yüzde 70’lerden yüzde 16’lara düşmesi bize iktidar eliyle elektik enerjisi üretimi alanında kamuya ait kaynaklar üzerinden özel şirketlere sermaye transferinin trajik değişimini göstermektedir.
Elektriktik üretim kaynakları yerli ve yabancı olarak ne oranda?
Ekim ayı sonu itibariyle, Türkiye Elektrik üretiminin yüzde 51.3’ü yerli kaynaklardan, yüzde 48.7’si de dış (doğal gaz, ithal kömür…) kaynaklardan üretildiğini görüyoruz. Bunun yüzde 34.3’ü yenilenebilir (HES-RES-GES-JES), yüzde 65.7’si de termik kaynaklardan karşılanıyor. Termik kaynak kullanım oranının halen bu denli yüksek olması bize Paris İklim Anlaşmasına imza atılmasının enerji politikalarında değişim yaratamayacağını da gösteriyor bir taraftan.
İthal-yerli kaynak kullanım rakamlarına bir de yerli kaynak olmasına rağmen yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimini destekleme mekanizması YEKDEM üzerinden halen kWh bazında ortalama 9 cent gibi bir bedel ödediğimizi ve YEKDEM payının toplam üretim içerisindeki payının yüzde 20’lerin üzerinde olduğunu belirtelim. Bu durumda ülkede üretilen elektriğin yaklaşık yüzde 75’inin bedeli doğrudan dolara endeksli olduğunu not edelim.Ayrıca termik doğal gaz, ithal-yerli kömürlü termik santrallerin yanı sıra bazı HES’lere de kapasite mekanizması adı altında yapılan ödemeleri, yüksek fiyatlı alım garantilerini, ÇED mevzuatına aykırı çalışma (filtre ve baca gazı arıtma sistemlerinin çalıştırılmaması) bu da üretim maliyetini şirketler lehine yüzde 10’lara varan destekler anlamına gelir.Ben AKP’nin plansız programsız olduğu ve enerji alanının yönetemediği görüşünü reddediyorum. Kesinlikle plan var, program var. AKP’nin enerji alanı yönetimi içerisinde halk yok yani biz yokuz. Çevre-doğa yok, yaşam hakkı gibi kavramlar yok. Bunların eksikliği de zaten AKP için sorun değil.
Elektrik dağıtımındaki durum ne peki?
Öncelikle, 2001 yılında elektrik dağıtım sektörünün neredeyse tamamının kamunun elinde olduğu, 2013 yılı itibariyle dağıtım tarafının yüzde 100 özelleştirildiğini ve yine bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda şirkete devredildiğini de belirtelim. Şirket sicil kayıtları incelenirse aslında dağıtım tarafında da kamusal tekelin yıkılıp özel şirket tekellerine terk edildiğini, burada kamusal kaynaklar üzerinden özel şirketlere sermaye transferi yapıldığını görüyoruz.
EÜAŞ’ın elektrik dağıtım şirketlerine ve görevli tedarik şirketlerine sattığı elektriğin fiyatına büyük indirimler yapıldığı tarife dönemleri oldu. EÜAŞ’ın toptan satış fiyatlarında yaptığı indirimler vatandaşlara yansıtılmadı, doğrudan dağıtım işletme devir hakkını alan şirketlerin kasasına gitti. Bunlara ek olarak 1 Ocak 2016-1 Temmuz 2021 arası dönemde EÜAŞ toptan elektrik fiyatları yüzde 34 artarken, mesken abone grubunda (AG-tek zamanlı) dağıtım bedeli artışı yüzde 124 olmuştur.
Elektrik faturalarımız nasıl belirleniyor?
Bugün evlerimize gelen her 100 TL’lik faturanın 30 TL’si dağıtım bedeli, kayıp kaçak bedeli, perakende hizmet satış bedeli, sayaç okuma bedelleri gibi gider kalemleri üzerinden dağıtım şirketlerine gidiyor ve biz maalesef faturalarımızda bu kalemleri göremiyoruz, çünkü faturalarımızda karartma var, bilgi almak hakkımız engelleniyor.Toplam mesken abone sayısı 38.5 milyon civarında. 2020 yılında faturalandırılan elektrik enerjisi miktarı üzerinden şöyle bir değerlendirme yapabiliriz; elektriğin kw/h'ine 1 kuruşluk bir zam yapılması demek yılda 2.3 milyar TL para demektir. Eğer siz enerji bedeline 1 kuruş zam yaparsanız üretim şirketlerine 2.3 milyar TL aktaracaksınız demektir, bunun KDV, BTV vs vergilerinden de kamu maliyesi nemalanacak.
Faturalardan TRT payının kaldırılmasını nasıl yorumluyorsunuz?
Kişisel olarak bu uygulamalara olumlu baktığımı belirteyim. TRT Payı ve Enerji Fonu 100 TL’lik bir mesken faturasında vergiler dahil 1.66 TL indirim anlamına geliyor. 2021 yılı, enerji fiyatlarında yapılan zamlarda bize şunu gösterdi, ilk zam dalgası özelleştirilen şirketlerin giderlerinin karşılanmasına dönük zamlardı. Temmuz ağustos zamları ithal kaynak bağımlılığımızın halen çok yüksek düzeyde olması nedeniyle yurt dışında artan emtia fiyatlarının yansımasıydı. Ağustostan sonra yaşadığımız kabus ise tamamen kur farkından yani AKP’nin bilerek ve isteyerek bizleri yoksullaştırmasının sonuçlarından kaynaklanıyor.
Elektrik bedelleri konusunda gelecekte bizi ne bekliyor?
Önümüzdeki iki üçer aylık çeyrek dilimlerde, sanayide ve elektrik üretiminde kullanılan doğal gaza şu ana kadar yapılan zamların ve kur artışlarının bizlere iğneden ipliğe kadar her alanda yansımasını göreceğiz. Son üç yılda (2020-2019-2018) elektrik tarifelerinin yüzde 82 artışla enflasyonun (yüzde 53.92) çok üstünde seyrettiği görülmüştür. Pandemi koşullarında daha da yoksullaşan emekçi yığınların yaşadığı enerji yoksulluğunun baskısı altında, 2021 yılında hükümet elektrik fiyatlarında dördüncü dönem artışını yapamamıştır.
Diğer ülkelere göre kıyaslandığında neler çıkıyor karşımıza bu
rakamlarla?
Bundan tam bir yıl önce 16 Aralık 2020 tarihinde Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İzmir Şubesi’nin Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) enerji endeksi üzerinde gerçekleştirdiği çalışmanın sonuçlarına göre; koronavirüs salgının yaşandığı 2020‘nin ilk 10 ayında enerji fiyatları OECD genelinde yüzde 7.3 düşerken, Türkiye’de yüzde 11.5 arttı. Ülke son 17 yılda da OECD şampiyonu.
https://www.evrensel.net/haber/451158/akpnin-enerji-yonetimi-icinde-halk-yok
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder