11 Eylül 2022 02:55
Bu hafta son bir ay içinde yayımlanan iki araştırmanın sonucundan bahsetmek istiyorum. Önemli veriler var bu araştırma sonuçlarında. Yine de aslında her şey bu verileri nasıl yorumladığınızla ilgili.
Şöyle ki; fosil yakıt karşıtı ciddi bir lobi çalışması var uzun zamandır. Küresel ısınmanın yol açtığı iklim krizinin artık bilimsel bir gerçek olarak onlarca raporla ortaya konmasının ardından, iklim değişikliğine neden olan başta fosil yakıtlar olmak üzere birçok konuya dair araştırmalar, bilimsel çalışmalar yoğunlaştı. BM tarafından oluşturulan IPCC bünyesinde yüzlerce-binlerce bilim insanı aylar süren çalışmalar sonucu hazırladıkları raporları sunuyorlar ve sürekli uyarıyorlar; “Bu böyle gitmez!”.
İyi de “Bu böyle gitmez”den kim ne anlıyor? “Gitmez evet ama çözüm ne?”
Raporlar “son 250 yıl içerisinde meydana gelen insan faaliyetleri nedeniyle oluşan küresel ısınma dünyayı ekolojik bir felakete sürüklüyor. İşte verileri…” diyor ama herkes bundan anlamak istediğini ya da işine geldiği kısmı anlıyor.
Utangaç da olsa küresel ısınmadaki rolünü artık kabul etmek durumunda kalan (Binlerce rapor var ve son 250 yıllık insan faaliyetleri zaten kapitalist sistemin başlangıcından günümüze kadar geçen süreyi tanımlıyor) kapitalistler, yine de dünyanın yok oluşa sürüklendiğini bile bile bu süreci hızlandıran politikalarına devam ediyorlar.
Öte yandan sanki bu soruna karşı bir şeyler yapıyorlarmış gibi gürültülü, tantanalı uluslararası toplantılar düzenleyip (En sonu Glasgow’da yapılan COP26 toplantıları gibi) durum tespiti yapıyorlar. Küresel ısınmayı durdurmak için atılacak adımlara gelindiğinde ise ayak diriyorlar, yasak savıyorlar. Sonrası “Paris Anlaşması başarısız oldu, Glasgow’da da istenen sonuç çıkmadı, üzgünüz!” türünden anlamsız duygusal konuşmalar yapıyorlar.
Oysa yirmi küsur toplantıda olduğu gibi bir şey çıkmayacağı baştan belliydi Glasgow’dan da.
RUSYA’NIN UKRAYNA İŞGALİNİ AB FİNANSE EDİYOR!
Sözü çok da uzatmadan son yapılan araştırmalardan bahsedelim. Avrupa’nın göbeğinde aylardır bir savaş var. Rusya Ukrayna’yı işgal ediyor. Avrupa Birliği ve ABD’nin desteklediği Ukrayna ise Rusya’nın büyük askeri gücüne karşı direnmeye çalışıyor.
İşgalin ilk günlerini anımsayın, ABD ve AB’nin anlı şanlı ülkeleri ardı ardına Rusya’ya karşı ekonomik yaptırım paketleri açıkladılar. Rusya’yı bu saldırganlığı nedeniyle ekonomik olarak yok etmekle, bedelini ağır ödetmekle tehdit ettiler. Gelinen noktada ne oldu dersiniz?
Son yapılan araştırmalara göre “Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden bu yana geçen altı ayda petrol, gaz ve kömür ihracatından elde ettiği kazanç, işgalin toplam maliyetini geride bıraktı!” Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezinin (Centre for Research on Energy and Clean Air, CREA) analizine göre savaş Kremlin’e 100 milyar avroya mal olurken, Rusya’nın şubattan ağustosa kadar fosil yakıt ihracatı ise 158 milyar avroya ulaştı.!
Rusya’dan fosil yakıt alan ülkelerin başında -ne gariptir ki- 85.1 milyar avro ile Rusya ekonomisini batırmakla tehdit eden AB ülkeleri geliyor. Bir anlamda Ukrayna’nın başına düşen her bombayı yine AB ülkeleri fonluyor! Ne garip çelişki değil mi?
Emperyalist bir işgale karşı ekonomik ambargo uygulayan, işgale direnen ülkeye
askeri-ekonomik yardımlar yapan ülkelerin aslında rahatlarıNI bozmamak için çok fazla da bir sıkıntıya girmediklerini gösteriyor bu rakamlar. Analizi yapan CREA’nın Çevresel Girişimler Merkezi Enerji Bölümü Başkanı Kostiantyn Krynytskyi de “Acısına katlandığımız her bombalama fosil yakıtlarla finanse edildi” diyor.
RUSYA’NIN KÖMÜRÜ ELİNDE KALMADI
Rusya’nın fosil yakıt satışında AB’yi 34.9 milyar avro ile Çin ve hemen ardından ise 10.7 milyar avro ile Türkiye izliyor. Sonra sırasıyla Hindistan (6.6 milyar avro), Japonya (2.5 milyar avro), Mısır (2.3 milyar avro) ve Güney Kore (2 milyar avro) geliyor. Evet, AB’nin Rus işgaline tepki olarak ortaya koyduğu kömür ithali yasağı nedeniyle Rusya’nın yüzde 18’lik bir kaybı var ancak özellikle kömür satışları Hindistan, Çin, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Türkiye’de artmış durumda. Her ne kadar AB’deki kaybı karşılamasa da kömürü elinde kalmadı Rusya’nın.
SÖMÜRÜ ÇARKI DÖNSÜN DİYE...
Bu analizi yayımlayanlar çözüm olarak fosil yakıtların terkedilerek “yenilenebilir-temiz enerji” modellerine bir an önce geçilmesini öneriyorlar. Zaten bu tür araştırmaların ve analizlerin gelip dayandığı ve hatta çıkış noktaları da bu önerilerde gizli. Çark dönsün, “sürdürülebilir kalkınma-sömürü” düzeni devam etsin. Araştırmaların temel amacı da bu çarkın nasıl dönebileceğinin araştırılması ile sınırlı. Küresel ısınma sorununda da bu aynı, emperyalist işgale karşı önerilerde de. Şu teknolojileri terk edip bunu satın alın! Tamam da bu çözüm olacak mı, küresel ısınmaya, emperyalist savaşlara, sömürüye, açlığa, işsizliğe… O kısımlar yer almıyor araştırmalarda. O kısımlara henüz gelemediler burjuvazinin bilimcileri!..
KARBON YAKALAMA TEKNOLOJİLERİ NE İŞE YARIYOR?
Küresel ısınmaya karşı ortaya konan çözüm önerileri arasında sıkça dile getirilen karbon yakalama teknolojileri de özünde başka bir teknolojinin pazarlanması aslında. Oysa Energy Economics and Financial Analysis, Enerji Ekonomisi ve Mali Analiz Enstitüsünün (IEEFA) açıkladığı son rapor, hükümetlerin net sıfır hedeflerine ulaşmak için karbon yakalama teknolojilerine güvenmemeleri gerektiğini ortaya koymakla kalmıyor başka şeyler de anlatıyor. Doğal gaz, sanayi ve enerji sektörlerindeki önde gelen 13 büyük ölçekli karbon yakalama ve depolama (CCS)/karbon yakalama, kullanma ve depolama (CCUS) projesinin tarihçeleri, ekonomileri ve performansları açısından analizi sonrası hazırlanan rapora göre “Başarısız olan ve düşük performans gösteren projelerin sayısı, başarılı olanlardan çok daha fazla. Başarılı CCUS projeleri, esas olarak fosil yakıt endüstrisine hizmet eden ve daha fazla emisyona yol açan doğal gaz işleme sektöründe yer alıyor. Yakalanan karbon, çoğunlukla gelişmiş petrol geri kazanımı için kullanılıyor. Bu süreç petrol üretiminin arttırılmasına neden oluyor ve daha fazla emisyon üretiyor. Fosil yakıtlı enerji santrallerinin ömrünü uzatmak için karbon yakalamayı kullanmak önemli bir finansal ve teknik risk barındırıyor.”
Yani küresel ısınmaya çözüm olarak önerilen teknoloji aslında küresel ısınmanın baş sorumlusu olarak gösterilen petrolün geri kazanımı için kullanılıyor!
İşte tam da bu yüzden kapitalist bir çözüm mümkün değil, kapitalizm kendi yarattığı soruna çözüm bulamaz! Bu böyle gitmez denilen şey, adını net koyalım kapitalizmdir. Artık bundan sonrasını tartışalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder