13 Eylül 2022 04:35
Ekoloji Birliği Eş Sözcüsü Güner Yanlıç: "Kayseri, Dersim, Edirne, Aydın, Artvin ya da Şırnak ormanları arasında bir fark yoktur ve öyle yaklaşılmalıdır."
Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel
Özer AKDEMİR
Geçtiğimiz haftalarda Cudi ve Dersim’deki ormanlarda yüz binlerce ağaç kesildi. Mezopotamya Ekoloji Hareketinin açıklamalarına göre Besta, Cudi ve Gabbar Dağlarında bulunan ormanların yüzde 10’u bu kesimlerde yok edildi. Şırnak Valiliğinin “güvenlik” gerekçesine dayandırdığı orman katliamlarını Ekoloji Birliği Eş Sözcülerinden Güner Yanlıç’a sorduk.
BÖLGE YÜZYILLARDIR YANIYOR, YAKILIYOR
Geçtiğimiz yıllarda bölgeden “güvenlik” gerekçesiyle yangınlar çıkarıldığı yönünde haberler gelirdi. Bu sene ise ormanların yoğun miktarda kesilmesi ve taşınması söz konusu. Bu devletin “Yakmak yerine keselim, paraya çevirelim” anlayışına geçtiğini mi gösteriyor?
Bölgede yıkma-yakma ve yok etme meselesi yüzyıllık ulus devletle yaşıttır. Şeyh Sait isyanından başlayan yangınlar Dersim isyanında devam etti. ’90’larda bir kez daha ormanların yakılması silah olarak yaşam alanlarının yok edilmesi için kullanıldı. Günümüze kadar aralıksız tüm coğrafya, her yıl düzenli olarak yangınlara sahne oluyor. Yaşam alanlarını korumak isteyenlerin, sivil toplum örgütlerinin çıkan-çıkarılan yangınları söndürmesine güvenlik gerekçesiyle izin verilmez. Yangınlar günlerce hatta aylarca sürer. Ve çoğu sefer kendiliğinden sönene kadar devam eder.
Sivil toplum ve yöre halkı, yangın ve kesime müdahale etmek istediğinde yıllardır güvenlik bölgesi ilan edilerek, çatışmalar var denilerek engelleniyor. Bu kadar fütursuzca kesimin tek nedeni cezasızlık ve bilgisizlik.
SİSTEMATİK EKOKIRIM UYGULANIYOR
Ormanlar tüm dünyaya ait ekosistemlerdir. Yakma-kesme sadece yörede yaşayanları etkilemez. Meseleye bu bilinçle yaklaşmak gerekir. Böylelikle yıllardır sistematik olarak uygulanan ekokırım daha iyi anlaşılacaktır.
Son üç yılda yakma dışında kesme yöntemini de kullanmaya başlayan bir anlayış gün yüzüne çıkmaya başladı. Elbette bunu kesen yerel kolluk kuvvetleri olan korucular. Kulp Şenyayla bölgesinde başlayan kesimler bu yıl Şırnak bölgesindeki korucularca örnek alındı. Yıllardır korunmuş olan orman alanlarının ticari potansiyeli çok yüksek. Aç gözlü sermayeye hizmet edenler bunu görerek kazanç sağlamaya başladı. Özelikle Şırnak Barosunun Çevre ve Kent Komisyonunun duyarlı davranarak olaya müdahil olmasıyla kesimler duyuldu.
HÂLÂ GÜNDE 50 KAMYON AĞAÇ TAŞINIYOR
Bölgede nerelerde, ne kadarlık bir orman alanı kesildi?
Şırnak Barosunun Kent ve Çevre Komisyonuna göre bu yıl martta başlayan kesim bir ay önceye kadar devam etti. Besta, Cudi ve Gabbar Dağlarında bulunan ormanların yüzde 10’u yok edildi ve bugünkü oran yüzde 10’u da geçmiştir. Büyük bir orman varlığına sahip olan bu dağlarda hâlâ günde 50 kamyon ağaç kesilerek ülkenin her köşesine sevk ediliyor, ranta dönüştürülüyor.
Çevre, doğa ve ekoloji hareketlerinin tepkileri yeterince dikkate alınmamış ve ülke gündeminde yeterince yer bulamamıştır. Bilinmelidir ki ülkenin tüm ormanları birer ekosistem olup aynı yerküre bütününün parçasıdır. Kayseri, Dersim, Edirne, Aydın, Artvin ya da Şırnak ormanları arasında bir fark yoktur ve öyle yaklaşılmalıdır.
TÜM CANLILARIN YAŞAM HAKKINI ‘AMA’SIZ SAVUNUYORUZ
Güvenlik gerekçesiyle ormanların kesilmesi düşüncesini Ekoloji Birliği nasıl değerlendiriyor?
Ekoloji Birliği doğayı ve barışı savunan toplumsal ekolojik bir muhalefettir. Edirne’den Kars’a, Dersim’den Aydın’a İzmir’den Şırnak’a tüm alanlardaki yaşama dair tüm tahribatlara karşı ortak mücadele eden demokratik ve ekolojik bir birliğiz.
Bu vesile ile bizler, Ekoloji Birliği ve bileşenleri olarak ülkenin neresinde, kimden gelirse gelsin her türlü talan, tahribata karşı durarak tüm canlıların yaşam hakkını savunuruz. Akbelen’de, Hewsel’de, İkizdere’de, Kaz Dağları’nda, Cudi’de Mezeköy’de ya da herhangi bir yerde hatta başka ülkelerdeki kesim ve yangınlara karşı çıkan bir yapıyız. Birçok siyasi anlayışa rağmen doğanın tek olduğu bu konuda ‘ama’sız karşı duruş sergilenmesi gereken bir yerden olaya bakıyoruz.
17 EYLÜL’DE CİZRE’DEN KESİM YAPILAN ALANA YÜRÜNECEK
Önüzümdeki günlerde bu meseleye dair bir yürüyüş başlatılacak. Bu konuda biraz bilgi verebilir misiniz?
31 Temmuz 2022’de kesimin durması için bir açıklama yapıldı. Bu açıklama ve uyarılara rağmen kesim durmaksızın devam etti. Bu nedenle MEH (Mezopotamya Ekoloji Hareketi) öncülüğünde 17 Eylül’de Cizre’de buluşulup kesimlerin olduğu alana gidilerek, tahribat-talanın boyutlarının tespiti ile kesimin durması için çağrı yapılması planlandı.
Şırnak ormanlarındaki meşeler, sincaplar, kurt, kuş yok edilmektedir. Hayvan hakları çalışması yürütenler birçok hayvan keçi, tilki, tarla faresi, solucan, kabuklu böcekler, kuş türleri ve yüzlerce mikroorganizma türünün yaşam alanı olan bu kesimlere ses çıkarmalı ve bu yürüyüşü desteklemelidir. Korumamız gereken tüm canlılardır; kedi, köpek, sincap ve tavşan arasında bir fark yoktur ve olursa türcülük olur ki o da ekolojik bakış açısına uymaz.
ORTAK EKOSİSTEMİMİZİ SAVUNMAYA ÇAĞIRIYORUZ
Bir de sistemin tatlı su çevrecileri, Şırnak Barosu ve diğer sivil toplu örgütlerinin çağrılarına kör, sağır, dilsiz kalanlar var. Ya tüm çevre, doğa, ekoloji mücadelesi verip tüm hayvan ve bitkileri koruduğunuzu söylemekten vazgeçin ya da tür, ırk, cins, dil, din dahil her türlü ayrıma karşı durun.
Ekoloji Birliği olarak Şırnak için yapılan Mezopotamya Ekoloji Hareketinin “Savaş kıyımına, doğa talanına karşı yürüyoruz” çağrısını destekliyor, haklı buluyor ve çağrımızı yineliyoruz; İkizdere’de, Akbelen’de, Kaz Dağları’nda ormanların kıyım nedeni farklı olsa da Cudi, Gabbar, Besta’daki kıyım aynı aklın ürünüdür.
Şırnak’ta aralıksız devam eden bu yıkım-kıyım politikalarına karşı bizler çevre, doğa, ekoloji savunucuları olarak Kaz Dağları’ndan Cudi’ye ayrım gözetmeksizin tüm bileşenlerimizi ortak ekosistemimizi savunmaya çağırıyoruz.
BÖLGENİN DİĞER EKOLOJİK SORUNLARI
Bölgedeki diğer ekolojik sorunlara dair de kısaca bilgi verebilir misiniz?
Suyun barajlar yoluyla hapsedilerek savaş silahına dönüştürülmesi ve göçertme için kullanılması Keban Barajı ile başlayıp Silvan Barajı ile devam etmektedir.
Kaya gazı çıkarılması ile beraber yer altı sularını kirleten, yeryüzünde yaşamı yok eden fosil yakıtın çıkarılması gizlilikle yapılmakta hiçbir bilgi paylaşılmayarak tehlikenin boyutları saklanmaya çalışılmaktadır.
Mazıdağı’da fosfat tesisleri çok büyük bir alanda (Mardin Kızıltepe Derik ve Mazıdağı ilçelerinde) insan ve insan dışı yaşama yok edecek büyüklükte tahribatlar yaratmakta bununla birlikte bir göçertme politikası uygulanmaktadır.
Hasankeyf gibi neolitik dönemin günümüze gelmiş olan bir yaşam alanı, Ilısu Barajı gibi devasa ölçekli dünya literatürüne giren güvenlik barajı inşa edilerek sular altında bırakılmıştır.
Elbette 12 bin yıllık Göbeklitepe’nin kurucularının yaşam alanı olan Newala Çori Atatürk Barajı suları ile yine tarım ve hayvanların evcilleştirilmesinden önce yerleşik yaşama geçildiğine dair verileri barındıran Çemi Hola ve Kortik Tepe; Batman Baraj suları ile su altında bırakılmıştır.
Bölge maden ocaklarının istilası altındadır. Termik santraller atık sularını nehir ve derelere fütursuzca aktarmaktadır. İmar-beton politikalarını gerçekleştirmek için kum ocakları kurarak sazlıkları yok ederek tüm bir sucul yaşam yok edilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder