13 Ekim 2022 Perşembe

Balık tuttum, yiyen ölür!

 

13 Ekim 2022 04:43


Yüksek lisans öğrencisi Ömer Ali Emek tarafından B. Menderes'teki sazan balıkları üzerinde 2019 yılında yapılan bilimsel araştırmalar bu kirliliğin B. Menderes’teki yansımasını ortaya koydu.

 


Fotoğraf: EKODOSD

 Özer AKDEMİR

Ülkemizin tarımsal üretiminin yarıdan fazlasını tek başına karşılayan Büyük Menderes Havzası son yıllarda çevresel kirliliklerle anılır oldu. Havzanın dağlarında, zeytin ve incir bahçelerinin arasında pıtrak gibi çoğalan maden ocakları; ovada, tarım topraklarının tam üzerinde yapılan onlarca jeotermal enerji santrali ile havza adeta sermayenin yağma sofrasına konulmuş en iştah açıcı tabak gibi. Çok büyük ekolojik yıkımlara ve doğa tahribatına yol açan bu faaliyetlerin yanı sıra, evsel atıklar ve tarımda kullanılan gübre ve kimyasal zehirler nedeniyle havzadaki toprak, su, hava kirliliği had safhaya ulaşmış durumda.

Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü yüksek lisans öğrencilerinden Ömer Ali Emek tarafından Büyük Menderes Nehri’ndeki sazan balıkları üzerinde 2019 yılında yapılan bilimsel araştırmalar bu kirliliğin B. Menderes’teki yansımasını ortaya koydu. “Büyük Menderes Nehri’nden Avlanan Sazan Balıklarında Bazı Ağır Metal Düzeylerinin Araştırılması” başlıklı çalışmasını yüksel lisans tezi olarak sunan Emek, aynı zamanda Aydın yöresindeki ekoloji mücadelesinin içinde de yer alan bir isim.

EN KİRLİ BÖLGE SARAYKÖY SÖKE ARASI

Ömer Ali Emek yüksek lisans tezinde B. Menderes Nehri’ni üç farklı bölgeye ayırarak (1. bölge nehrin doğduğu Suçıkan’dan Sarayköy regülatörüne kadar; 2. bölge Sarayköy regülatöründen Söke sınırına kadar; 3. bölge Söke’den nehrin döküldüğü yere kadar) inceliyor. Tez de bu bölgelerden avlanan sazan balıklarının kas ve karaciğer dokularındaki lityum, berilyum, bor, krom, mangan, kobalt, nikel, bakır, çinko, rubidyum, kurşun, stronsiyum, kadmiyum, arsenik, vanadyum ve uranyum gibi ağır metal birikimleri araştırıldı. İncelenen üç bölge arasında, ağır metal kirliliğinin en çok ikinci bölgede olduğunu tespit eden Emek, üçüncü bölgedeki kirliliğin temel nedeninin de ikinci bölge olduğunu tespit etti.


Fotoğraf: EKODOSD

TERTEMİZ KAYNAK SULARI NASIL 4. SINIF SU HALİNE GELDİ?

Büyük Menderes Havzası içinde Ege Bölgesi’nin en yüksek dağları yer alıyor. Honaz, Madran, Bozdağ, Sandras, Menteşe, Samson, Murat, Çatma, Cevizli ve Beşparmak dağlarından çıkan tertemiz kaynak suları B. Menderes Nehri’ni beslerken, bu kadar kaliteli sularla beslenen nehrin suyu üçüncü, hatta dördüncü sınıf sulama suyu durumunda bugün. Ömer Ali Emek, yüksek lisans tezinde bunun nedeni olarak şunları yazıyor; “Havza içerisinde sanayi, madencilik, jeotermal kaynak sondaj ve evsel atıkların deşarjı sonucu üçüncü, dördüncü sınıf sulama suyu durumuna gelmiştir. Bu durum havzanın ekonomik getiri sunan tarımsal üretimine ket vurmakta, havzada yaşayan canlı çeşitliliğini azaltmakta ve insan sağlığını tehdit ediyor. Aydın ili genelinde kanser vakalarında ciddi artışların olduğu; pamuk, incir, üzüm vb. ürünlerin tarımsal üretim rekoltelerinin düştüğü, nehirlerde balık ölümlerinin gerçekleştiği haberlerinin sıklıkla yerel ve ulusal basında yer aldığı görülüyor. Her üç bölgeden avlanan balıkların insanlar tarafından tüketilmesinin sağlık açısından riskli olabileceği düşünülüyor.”

KİRLİLİĞİN SEBEBİ JES’LER VE ZİRAİ ZEHİRLER

Araştırmasında B. Menderes’in üç bölgesinden su ve sediment (çökelti) örnekleri alan Emek, ayrıca her üç bölgeden 10’ar balık olmak üzere toplam 30 adet sazan balığı üzerinde de incelemelerde bulunmuş. Balıkların kas ve karaciğerlerindeki ağır metal oranlarını belirleyen Emek, su ve sediment örneklerinde yüksek çıkan kadmiyum ve nikel oranlarının sebebinin içilebilir su kaynaklarına karışan jeotermal suları ile gübreler ve zirai ilaçlar olduğunu ileri sürüyor. Öte yandan tezde “Madencilik faaliyetlerinin ve Yatağan Termik Santrali’nin Büyük Menderes Nehri’nin yan kolu olan Çine Çayı üzerinde olumsuz etkisi de kirlilik nedenleri arasında yer alıyor” deniliyor.

BALIKLAR UZUN SÜRE AĞIR METALLERE MARUZ KALMIŞ

Tezin “sonuç ve öneriler” kısmında Büyük Menderes Nehri’nde avlanan sazan balıklarının kas dokusunda ölçülen Li, Be, B, Cr, Co, Rb, Cd, Pb, V ve U metallerinin düzeylerinin sınır limitlerinin üzerinde tespit edildiği belirtiliyor. Tez sonucunda Emek şu değerlendirmelerde bulunuyor; “Elde ettiğimiz sonuçlar, Büyük Menderes Nehri’nin, maden çıkarma faaliyetlerinde kullanılan kimyasal atıklar, endüstriyel ve evsel atıklar, bilinçsiz tarım uygulamaları, gübreleme ve zirai ilaçlar; jeotermal su kaynaklarının işlenmesi sonucu oluşan atıklarla kirletildiğini doğruluyor.”

‘B. MENDERES’TEN TUTULAN BALIKLARIN TÜKETİMİ YASAKLANMALI’

Balıklardaki ağır metallerin karaciğerden çok kas dokusunda birikmiş olmasının bu balıkların ağır metallere uzun süre maruz kalmasına bağlayan Emek, “Bu durum kirlilik etkenlerinin sürekliliğini gösteriyor. Gerekli önlemler bir an önce alınmazsa bu kirliliğin boyutunun artacağı ve daha olumsuz sonuçlar doğuracağı aşikardır” uyarısında bulunuyor.

Büyük Menderes Nehri’nde bulunan bu balıkların bölge insanı tarafından sıklıkla tüketilmesinin halk sağlığı açısından risk taşıdığına dikkat çekilen araştırmada, balıkların denetiminin sağlanması ve gerekirse tüketimlerinin yasaklanması öneriliyor.

TARIMSAL ÜRETİMİNİN YARISI BU HAVZADA

Adını Antik Yunanca “Meandros”tan (kıvrımlı akan su) alan Büyük Menderes, Afyon’un Dinar ilçesi Su Çıkan mevkiinden doğarak 560 km boyunca Ege’yi dolaşıp Dipburun mevkiinden Ege Denizi’ne dökülür. B. Menderes Nehri Havzası Türkiye yüz ölçümünün yüzde 3.2’sini oluştururken havza içerisinde Afyon, Uşak, Denizli, Muğla ve Aydın illerinin büyük kısımları bulunur. Türkiye’de üretilen pamuk, incir, üzüm gibi endüstriyel üretime yönelik tarımsal ürünlerin yarısından fazlası da bu illerden elde edilmektedir. Bu yüzden B. Menderes Havzası Türkiye için özellikle endüstriyel tarım ham maddelerinin ve temel gıdaların karşılanması bakımından büyük önem taşır.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...