25 Ekim 2022 17:39
Diyarbakır'da ve İzmir'de görev yapan gazeteciler, gözaltılarla tüm gazetecilere gözdağı verilmek istendiğini belirterek, meslektaşlarının serbest bırakılmasını istedi.
Vecdi Erbay, İnci Hekimoğlu, Özer Akdemir | Fotoğraflar: MA
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında Ankara, İstanbul, Van, Diyarbakır, Urfa, Mersin ve Mardin'de eşzamanlı düzenlenen ev ve bürü baskınlarda Mezopotamya Ajansı (MA) Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, MA muhabirleri Deniz Nazlım, Selman Güzelyüz, Zemo Ağgöz, Berivan Altan, Hakan Yalçın, Emrullah Acar ve Ceylan Şahinli ile JINNEWS muhabirleri Habibe Eren, Derya Ren ve Öznur Değer gözaltına alındı. Kısıtlılık kararı bulunan dosya kapsamında, farklı kentlerde gözaltına alınan gazeteciler Ankara'ya götürüldü. Diyarbakır’da ve İzmir'de çeşitli basın kurumlarında görev yapan gazeteciler, Kürt gazetecilere yönelik baskı ve gözaltıları kınayarak, meslektaşlarının serbest bırakılmasını istedi.
ERBAY: MESLEKTAŞLARIMIZI SERBEST BIRAKIN
Gazete Duvar’dan Vecdi Erbay, demokratik kamuoyunun, sansür yasasının etkilerini düşünürken, sabah saatlerinde gazetecilerin evlerine yapılan baskınla gözaltına alındığını belirterek, "Ankara emniyeti, ‘sözde’ demeyi ihmal etmeden, gazetecilerin ‘halkı kin ve düşmanlığa sevk edici içerikte haber yaptıkları’ iddiasıyla gözaltına alındığını açıkladı. Bütün bunlar moral bozucu ve istenilen de esas olarak budur. Ancak gazeteciler mesleklerinin gereğini yerine getirmekten, kamuoyunun haber alma hakkını sağlama çabasından vazgeçmeyecektir. Benzer olaylarda tekrarladığımız uyarıyı bir kez daha yapacak olursak: Gazetecilik suç değildir, meslektaşlarımızı serbest bırakın” dedi.
BALIKÇI: GÖZDAĞI VERİLMEK İSTENİYOR
Gazeteci Faruk Balıkçı da sansür yasasının yürürlüğe girmesiyle birlikte gazetecilerin topluca gözaltına alınmasına tepki gösterdi. "Gözaltılarla gazetecilik kriminalize edilmek isteniyor” diyen Balıkçı, dezenformasyon yasasıyla gazetecilere gözdağı verilmek istendiğini dile getirdi. Balıkçı, “Ama gazeteciliğin susturulamayacağının bilinmesi gerekir. Gazetecilerin tehdit edilmesi, gözaltına alınması, tutuklanmasının bir çare olmadığı bilinmelidir” şeklinde konuştu.
TOPAL: DAYANIŞMA AĞI ÖRÜLMELİ
Gazeteci Fırat Topal da “Bölge'de güç kaybeden iktidar, özellikle Kürt gazetecileri uzun süredir, hedefine almış durumda. Sansür yasası Meclis’ten yeni geçmiş olsa da yıllardır uygulanıyordu. Meslektaşlarımıza yönelik gözaltı ve operasyonlar hepimize verilmek istenen göz dağıdır. Elbette derdi gerçekleri halka ulaştırmak olan gazeteciler, bugüne kadar baskılar karşısında geri adım atmadı, atmayacak. Fakat açıklamalardan öte bir dayanışma ağı örülmelidir” ifadelerinde bulundu.
AKDEMİR: SENDİKALAR, EMEK ÖRGÜTLERİ, MUHALİFLER TEPKİ GÖSTERMELİ
Evrensel Gazetesi Ege Temsilcisi Özer Akdemir, Meclis’ten geçen “Sansür Yasası”na dikkat çekerek, “Yasa muhalefet tarafından herhangi bir engellemeyle karşılaşmadan Meclis’ten geçti. Sansür yasası ile basının susturulmasının amaçlandığı ortada. Kürt gazetecilerin gözaltına alınması da bu sansür yasasına ilişkin değerlendirilebilir. Hükümet alacağı tutumu da bu gözaltılarla ortaya koymuş oldu. Mezopotamya Ajansı, geçtiğimiz dönemde de gözaltılarla maddi olarak yıpratmak, susturulmak istendi. Bu, AKP hükümetinin yıllardır yürütmüş olduğu bir politikadır. Ancak bu politikalar geçmişte de günümüzde de gerçekleri yazma üzerine habercilik yapan basın üzerinde etkili olmadı. Bu baskıların da etkili olacağını düşünmüyorum” dedi. Kürt gazetecilere yönelik gözaltıların kamuoyunun sesini kısmaya yönelik olduğunu vurgulayan Akdemir, basına yönelik baskıların direk olarak topluma yönelik olduğunu ifade etti. İktidarın ekonomik ve siyasi krizini yansıtan gazetecilerin hedefte olduğunun altını çizen Akdemir, “Bu baskılara karşı sendikaların, emek örgütlerinin, muhaliflerin bütün kamuoyunun örgütlenip, tepki göstermesi gerekiyor” diyerek gazetecilere sahip çıkma çağrısında bulundu.
ERTUNÇ: ORTAK TUTUM ALACAĞIZ
Birgün Gazetesi Ege Bölge Temsilcisi Halil Ertunç, son süreçte muhalif basına yönelik saldırıların hat safhaya ulaştığını belirtti. Basının mali ve yargı eliyle susturulmak istendiğini dile getiren Ertunç, “Bu demokratik bir ülkede normal karşılanacak bir durum değil. Seçim süreci yaklaştıkça bu saldırılar artıyor. Sansür yasasıyla birlikte sesimizi hepten kısmaya yönelik hamleleri var. Bu baskılara karşı muhalif basın olarak MA’nın yanında olduğumuzu belirtiyoruz. Bu yaşananlara karşı ortak bir tutum alacağız ve yaşanan gözaltılar kınıyoruz” dedi.
HEKİMOĞLU: MUHALİFLERİ SUSTURMA STRATEJİSİ
Gazeteci İnci Hekimoğlu ise, Diyarbakır’da 18 Haziran’da 16 gazetecinin tutuklandığını hatırlatarak, hemen bunun arkasında da Meclis’ten “Sansür Yasası”nın geçtiğini belirtti. Hekimoğlu, “Bu yasanın getireceği baskının sansürün ötesinde yargılama ve polis müdahalelerinin olacağının farkındaydık. Yine bu baskı ve zorbalığın Kürt medyası ve onlara destek veren gazetecilerden başlayacağını tahmin ediyorduk. Bu bizi şaşırtmadı” ifadelerini kullandı. Yaşananların seçim süreciyle bağlantılı olduğunu sözlerine ekleyen Hekimoğlu, bu süreçte bütün muhalifleri susturmak ve sindirmek için polis ve yargı eliyle geniş çaplı bir strateji hazırlandığını söyledi. Hekimoğlu, şöyle devam etti: “İnsanların anlamadığı bu sansür yasası sadece medyayı ilgilendirmiyor. Bütün kamuoyunu ilgilendiriyor. Bütün sanal medya kullanıcılarını da ilgilendiriyor. Artık gerçeği okuyamayacaklar. Dolayısıyla muhalefetin doğrularını anlatamayacağı, eşit, özgür propaganda sürecinin yaşanmayacağı bir seçim sürecine girdik. Öte yandan Türkiye tarafından kimyasal silah kullanıldığı iddialarının araştırılmasını isteyen Şebnem Korur Fincancı hedefe konuldu. Bugün artık farklı alanlarda işlenen suçların karşısında gerçeği söylemeye izin vermeyecekler. Ayrımsız, ötekisiz bir karşı çıkış hem partilerden hem kamuoyundan olmadığı sürece herkesi tek tek ‘avlamaya’ devam edecekler.” (MA)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder