Özer Akdemir
MİT Kontrterör Dairesi Eski Başkanı Mehmet Eymür yine Necip
Hablemitoğlu suikastını konu edinen bir yazı ile gündemde. Emekli MİT’çi
doğruyu, yanlışa, yalanı, gerçeğe karıştırmış, bazı bilgiler karşısında ‘üç
maymun’ oyununu oynayarak, bir yerlere mesaj iletmiş. Artık gelenekselleşen
Hablemitoğlu çarpıtmalarından birisini yapmış yani…
Bu yazı emekli MİT’çinin, yanlışlığını, sahteliğini bildiği
bilgileri neden hâlâ kullanma gereğini duyduğunu sorgulayacak. Bir de bilmemesi
olanaksız olan bilgiler karşısındaki “üç maymun” taklidinin artık tutmadığını
ortaya koyacak…
HABLEMİTOĞLU- EYMÜR ‘ÇEKİŞMESİ’
Son TV İnternet sitesindeki “Necip Hablemitoğlu cinayeti”
başlıklı yazısında Eymür, 2002 yılında evinin önünde başına sıkılan iki el
mermi ile öldürülen Necip Hablemitoğlu’nun o dönemki ilişkilerini ele almış.
Hablemitoğlu ile suikasttan önce çok sert polemikler yaşayan Eymür, o zamanlar
ondan soyadını “Hable-MİTOĞLU” diye çarpıtarak bahsediyordu. Eymür, o gün de
günümüzde yazdığı yazıda da Hablemitoğlu’nun Milli Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterliğine bağlı Toplumla İlişkiler Başkanlığı (TİB) elemanı olduğunu ileri
sürüyor.
Hablemitoğlu ise “Etki ajanları-Nüfus Casusları ve
Fethullah’çılar” yazısında, “Düşmüş bir istihbaratçı eskisi” diye bahsettiği
Eymür’ü Fethullah Gülen’in borazanlığına soyunmakla ve CİA ajanlığı ile
suçluyordu.
Son TV deki yazısının girişinde Hablemitoğlu ile eskiden
aralarında yaşananları ‘çekişme’ olarak tanımlayan Eymür, Hablemitoğlu’yu
Perinçek’in (Aydınlık ve Ulusal Kanal’ın) ABD temsilcisi Tuğrul Keskingören’in
yönlendirdiğini yazıyor.
GERÇEK TUĞRUL HANGİSİ?
Hablemitoğlu’nun “Cumhuriyete Aydın İhanetinin Belgesi ve
Düşündürdükleri” başlıklı yazısında “cumhuriyet aydını” diye örnek gösterdiği
Tuğrul Keskingören’in aynı cümle içinde geçen bir başka isimle, Atilla Ongun’la
aynı kişi olduğunu ileri süren Eymür, bu kişinin “Tuğrul Keskin, Tuğrul Ongun”
gibi başka sahte adları da kullandığını açıklıyor. Eymür bu kişiyi herkese
yanaşan, “Ülkücü, sosyalist, ulusalcı, karmaşık ilişkilerin ortasındaki kişi”
olarak tanımlarken, en son olarak Mısır’daki darbe ile ilgili uzman olarak
Kanal 24’teki bir programda boy gösterdiğini belirtiyor. Eymür, bu kişinin bir
zamanlar şiddetle eleştirdiği Fethullah Gülen Cemaatine yanaşmaya çalıştığını
da dile getiriyor.
Eymür, Hablemitoğlu’nun aynı yazısının aynı cümlesinde geçen
Taner Bacınoğlu ile ilgili de bir takım bilgiler veriyor. Eymür devam eden
satırlarda Hablemitoğlu’nun Alman Vakıfları ve onların Türkiye’ye yönelik
faaliyetleri hakkında yazdığı bilgilerin, “doğru bilgiler” olduğunu,
Hablemitoğlu’nun Alman Vakıfları ile ilgili kitapları bulunan Taner
Bacınoğlu’dan etkilenmiş olabileceğini söylüyor.
EYMÜR BUNLARI BİLMİYOR MU?
Eymür, “Hablemitoğlu’nun Alman Vakıfları ile ilgili
yazdıkları doğruydu” derken, adı dahi geçmese de Bergama Köylü Hareketinin bu
vakıflar tarafından yönlendirildiğini ileri sürmekte. Hablemitoğlu’nun Alman
Vakıflarının Türkiye’deki faaliyetleri konusundaki en önemli iddiası bu çünkü.
Bunun, köylü hareketini ‘milli tehdit’ olarak algılayan MGK tarafından
pişirilmiş bir psikolojik harp çalışması olduğunu Eymür bilmiyor mu? Yine
“TİB’de çalışıyordu” dediği Hablemitoğlu’nun iddiaları ile MGK’ye bağlı bu
birim arasındaki bağı neden ısrarla kurmak istemiyor? Hablemitoğlu’nun bu
iddiaları kaleme aldığı kitabının (Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası) sahte
bilgi, belge ve kişiler üzerinde kurulduğunu da mı bilmiyor Eymür? Bu kitap
nedeniyle açılan Alman casusluğu davasının ilk duruşmasından 8 gün önce yapılan
Hablemitoğlu suikastı ile onun yazdığı bu kitap arasında bir ilişki olabileceği
ihtimalinin yanına bile yaklaşmıyor eski MİTçi.
HER YOLU ERGENEKONA ÇIKARMAK
Ona göre, öldürülmeden önce “Yolsuzluk.com” adlı sitede
askeri yolsuzluklarla ilgili yazıları paylaşılan Hablemitoğlu Perinçekçilerle
birlikte davranıyordu. Eymür’ün yazısının amaçlarından biri de da bu gibi; Hablemitoğlu’nu
Perinçekçilerle ilişkilendirip buradan yolu Ergenekon’a çevirmek. Yazının bir
başka amacı ise Aydınlık Dergisinin ABD sorumlusu olduğu ileri sürülen Tuğrul
Keskinören adlı kişinin deşifre edilmesi sanki. Eymür Hablemitoğlu ile 11 yıl
önce yaşadığı polemiklerde Keskingören ile ilgili bugün dile getirdiği
iddiaların hiçbirini ortaya atmamıştı. Bugün niye Keskingören’i deşifre etme
gereği duyuyor o zaman? Keskingören’in Gülen Cemaatine ‘yanaşması’mı Eymür’ü
rahatsız ediyor acaba?
EYMÜR’ÜN YENİ MARİFETİ
Son olarak, Emekli MİT Daire Başkanı Mehmet Eymür’ün,
yazdığı, yazmadığı, çarpıttığı, çarpıtamadığı tüm bu iddiaları konu edinen,
kendi adının da bolca geçtiği 2011 yılında Evrensel Basım Yayın tarafından
yayınlanan “Kuyudaki Taş / Alman Vakıfları ve Bergama Gerçeği” adlı kitaptan
haberi yok mu acaba? Olsa bu kadar desteksiz sallamazdı diyesi geliyor insanın.
Yine de, Hablemitoğlu’nun eşi Şengül Hablemitoğlu’nun tespitini doğrular bir
yazı Eymür’ün ki. Birileri, hemen her yıl, en az bir kere Hablemitoğlu
suikastini gündeme getirerek bir yerlere mesaj vermek istiyor. Mesajını
verirken de gerçekleri çarpıtmayı marifet biliyor…
EYMÜR’ün yazısındaki en önemli kısımlarından birisini de
“Gerçek Ergenekon” isimli siteden aldığı Hablemitoğlu ile ilgili iddialar ve
belgeler oluşturuyor. Eymür, “Önemli olan bu iddiaların ‘eğer sahte değilse’
resmi bir belgeye dayanması” diye verdiği ‘resmi belge’ Hablemitoğlu’nun
PKK’nin Ankara Sorumlusu olarak gözaltına alındığını yazan 04.09.1989 tarihli
AA çıkışlı bir haber.
İlk olarak Bandırma’da yayınlanan Genç Bayrak adlı bir
gazetede yayınlanan haberde, Hablemitoğlu’nun “ERNK’nin Ankara sorumlusu olarak
Ankara Gençlik Caddesi’nde bir hücre evine düzenledikleri operasyonda çok
sayıda örgütsel dokümanla ele geçirildiği, “Hablemitoğlu’nun bir üniversitede
görevli olduğu… Doğu Perinçek ve Abdullah Öcalan ile ilişkileri de sağladığı…”
yazıyor. Hablemitoğlu kendisini PKK’li yapan bu haberle ilgili o zamanlar
yaptığı yazılı açıklamada ‘sahte’ belgeyi yayınlayanların “Fethullahçı
sürüngen”ler olduğunu söylüyordu.
Hablemitoğlu suikasti sonrası bu belgenin tekrar gündeme
gelmesinin ardından AA Genel Müdür Yardımcısı İsmail Bezgin “Haberimiz yok.
Formatımıza uygun değil. Bilgisayar sistemimizde o tarihte haberlerin altına
tarih atma bile yok” açıklamasını yapmıştı. Bu resmi açıklamaya rağmen Eymür’ün
aradan 11 yıl geçtikten sona hâlâ bu sahte belgeyi yazısına koyması yazının
çarpıtma ve bir mesaj amacını taşıdığını ortaya koyuyor. Günümüzün moda
deyimiyle “ulusalcı” Hablemitoğlu’yu PKK sorumlusu yapmak, en az onun Bergama
köylülerini Alman casusluğu ile suçlaması kadar saçma…
GÖSTERİLENE DEĞİL GÖSTERİLMEYENE BAK!
ESKİ MİT’çinin Hablemitoğlu suikastı üzerinden, yalan-yanlış
bilgileri bazı doğrularla karıştırıp bir yerlere mesaj iletme kaygısının son
örneğini yazdığı yazının son satırında görüyoruz. Eymür yazısının sonuna
TRT’nin hazırladığı Hablemitoğlu belgeselini ekleyerek izlenmesini tavsiye
ediyor. Suikastın Ergenekon örgütünün işi olduğu, örgütün bu suikastla
laik-şeriatçı ayrımını körüklemek istediği, suikastın İslami kesim üzerine
yıkılmasının hedeflendiği gibi bir kurguya sahip olan belgeselde, vurgu yapılmayan
iki önemli nokta var. Bunlardan birincisi”Hablemitoğlu’yu İzmir’li Mafya Babası
İbrahim Çiftçi’nin talimatı ile ben öldürdüm” diyen Durmuş Anuçin’in adının
dahi geçmemesi ve bu konuyla ilgili yapılan soruşturmalardan hiç söz
edilmemesi. İkincisi ise Hablemitoğlu’nun Gülen Cemaatine yönelik eleştirileri
ve bu cemaatle ilgili çalışmalarına tek kelime ile bile değinilmemesi…
Eklenme Tarihi: 27 Eylül 2013