HDP İzmir Milletvekili Müslüm Doğan çevresel koşulları uygun
hale gelene kadar tüm maden ocaklarını kapatacaklarını söyledi.
EGEÇEP’in basın toplantısında konuşan Müslüm Doğan, daha
önce Efemçukuru ile ilgili Meclis’e soru önergesi verdiğine dikkat çekti ve
“Yaşanabilir bir dünya hepimizin talebi olmalı. Siyasi farkı farkları olmamalı.
Partimizin bu konuda ne kadar duyarlı olduğunu ileride göreceksiniz” diyerek,
EGEÇEP ve benzeri kuruluşların bu yöndeki mücadelelerinin örnek teşkil ettiğini
ve çok değerli olduğunu söyledi.
İzmir’in en önemli su havzalarından olan Efemçukuru’nda 2011
yılından beri altın arayan şirketin ÇED raporunun iptal edilmesine rağmen
çalışmalarını durdurmasını ve yaklaşan tehlikeyi kamuoyuyla paylaşmak için
EGEÇEP’in düzenlediği basın toplantısına HDP Milletvekili Müslüm Doğan,
milletvekili adayları Gülistan Kılıç Koçyiğit, Eylem Yıldız ve İbrahim Akın da
katıldılar.
EGEÇEP Dönem sözcüleri Merih Yücel, Cezmi Tomrukçu, Turgut
İnel ve EGEÇEP Avukatı Arif Ali Cangı’nın katıldığı basın toplantısında,
açıklamanın okunmasından sonra söz alan HDP Milletvekili Doğan, daha önce
Efemçukuru ile ilgili Meclise soru önergesi verdiğine dikkat çekti ve “Çevresel
koşulları sağlanana kadar tüm madenleri kapatacağız. Yaşanabilir bir dünya
hepimizin ortak hedefi olmalı” dedi. “HDP iktidarda söz sahibi olduğunda
yapacaklarımızı hepiniz göreceksiniz” diye söz de veren HDP Milletvekili Müslüm
Doğan, EGEÇEP gibi kuruluşların mücadelelerinin çok değerli olduğunun altını
çizdi ve “Yaşanabilir çevre konusunda siyasi parti farkı olmamalı” ifadesini
kullandı.
KOCAOĞLU İZMİRLİYİ YANINA ÇAĞIRSIN, BİZ ONUN YANINDAYIZ
HDP İzmir Milletvekili adayı İbrahim Akın ise yaptığı
konuşmada İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na çağrı yaptı. “Aziz
Kocaoğlu İzmir halkını yanına çağırsın, biz Aziz Kocaoğlu’nun yanındayız” diyen
Akın şöyle devam etti: “Aziz Kocaoğlu Efemçukuru konusunda sağlam dursun, biz
arkasındayız. Mevcut hükümet yasal olarak engel oluyorsa açıkça ilan etsin, biz
HDP olarak arkasındayız”
“İzmir’in sağlıklı içmesuyu hakkını sağlamak ve korumak
yerel yönetimlerin sorumluluğundadır” diyen Akın, İzmir Büyükşehir
Belediyesi’ne İzmir halkıyla birlikte hükümetin karşısında yerel yönetimden
gelen yetkilerini kullanma çağrısında bulundu.
SUYUMUZ PET ŞİŞE İÇİNE GİRDİĞİNDE TEPKİ VEREBİLSEYDİK
HDP İzmir Milletvekili adayı Gülistan Kılıç Koçyiğit de
basın toplantısında söz alarak “İçme suyumuz pet şişelere girdiğinde topyekûn
tepki verebilseydik, bugün Efemçukuru için mücadele etmek zorunda
kalmayabilirdik” dedi. HDP’nin parti programında ekolojinin temel başlıklardan
biri olduğunun altını çizen HDP’li vekil adayı Koçyiğit “EGEÇEP’in başarılı
mücadelesini selamlıyor ve bugüne kadar yapamadıklarımız için bugünden sonra
yanınızda olma sözü veriyorum” ifadesini kullandı.
HDP Milletvekili adayı Eylem Yıldız da ülkenin sağ
hükümetler tarafından hep genelgelerle yönetildiğinin altını çizdi ve “Uluslararası
sözleşmeler bir tarafta, yılların direnişleri kazanım olarak bir tarafta
dururken, hiyerarşi gereği en alt sıralarda yer alması gereken genelgeler,
bizim ülkemizde birinci sırada. Su hakkımız da genelgelerle elimizden alınıyor”
dedi. Yıldız HDP’nin sloganının inadına Barış olduğu kadar, İnadına Yaşanabilir
Çevre olduğuna da vurgu yaptı ve “İzmir’in suyu damla damla zehirlenirken,
Kıbrıs’a İsrail’e su götürmeye çalışmamız çok acı” dedi.
MİLLETVEKİLLERİ VE MİLLETVEKİLİ ADAYLARI BASIN AÇIKLAMASI
TOPLANTIMIZ EFEMÇUKURU FORUMUNA DÖNÜŞTÜ
23 Ekim Cuma günü Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi'nde
yaptığımız, "Efemçukuru ile Elele İzmir Milletvekili Adaylarına Soruyor:
Zehir Saçan Altın Madeni ve Çamlı Barajı Hakkında Hedef ve Programınız
Nedir" basın açıklamamız aday ve milletvekillerinin katkılarıyla bir saati
geçen bir foruma dönüştü.
Efemçukuru ÇED İnceleme Değerlendirme Komisyonu'nun
Efemçukuru toplantısından çıkartılan CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır,
Geçici Hükümet'te bir süre Kalkınma Bakanlığı yapan HDP İzmir Milletvekili
Müslüm Doğan, HDP İzmir Milletvekili adayları Eylem Yıldız, Gülistan Kılıç
Koçyiğit ve İbrahim Akın(Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi kökenli) da katıldı.
Her iki milletvekili, adaylar birer konuşma yaptı. Elele
Dönem Sözcüleri Merih Yücel, Turgut İnel, Cezmi Tomrukçu, Egeçep Derneği
Yürütme Kurulu Üyeleri Oya Otyıldız, Arif Ali Cangı ve Jeoloji Mühendisleri
Odası İzmir Şubesi'nden Savaş Dilek son kısımda kısa hatırlatmalar,
milletvekili ve adaylarına önemli bilgilendirmeler yaptılar. 22 Ekim günü
Efemçukuru Köyü'nde yolu Maden çalışanları tarafından kesilen ve Jandarma'nın
konuya dahil olmasıyla yoluna devam edebilen Barış Özel de söz aldı.
Müslüm Doğan, bakanlık görevi süresinde benzer bir şirket
raporunun önüne geldiğinde, danışmanlarıyla yaptığı kısa incelemenin ardından,
raporun çelişkiler, tutarsızlıklar ve çarpıtmalarla dolu olduğundan ve konunun
çevre açısından zararlar doğurabilecek nitelikte olduğunu tespit ettiğinden ve
kağıdın üzerine kocaman bir çarpı attığından bahsetti. Gelecek HDP
iktidarlarında çevre konusundaki duyarlılıklarının aynı olacağını ve zaten
HDP'nin Parti Programı ve Seçim Bildirgesi'nin çevre konusunda gerekli
düzenlemeleri ve ilkeleri içerdiğini söyledi. Risk şüphesi barındıran tüm
madenlerin işletilmesinin toplu bir şekilde gerekli tedbirler alınana dek
durdurulacağının sözünü verdi. Ayrıca Doğan'ın Efemçukuru konusunda, 25.
Dönem'de verdiği bir Soru Önergesi uzun süredir yanıtlanmayı bekliyor.
Kamil Okyay Sındır, EGEÇEP ile birlikte, İzmir Zıraat
Mühendisleri Odası Başkanlığı sırasında yaptığı çevre mücadelelerinden,
Efemçukuru için yaptıklarından bahsetti. “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu
süreçteki tavrı, duruşu ve bakışını da çok iyi biliyorum. O meseleye
girmeyeceğim ama şunu söyleyeyim en nihayetinde Büyükşehir Belediyesi de artık
Çamlı Barajı’nın yapılması ve orada bu madencilik işletmesinin olmaması
gerektiği konusunda taraftır” dedi.
Kamil Okyay Sındır'ın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nda 20
ağustosta yapılan İnceleme Değerlendirme Komisyonu'nun Olaylı Efemçukuru
Toplantısı'yla İlgili Çarpıcı Açıklamaları:
Kamil Okyay Sındır, 20 Ağustos 2015 günü Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı tarafından düzenlenen İDK Toplantısı'na, Ege Üniversitesi Tıp
Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa ile
birlikte katıldıklarını, toplantının katılımcısı olan milletvekilleri, Bakanlık
yetkilileri ve Şirket ortaklarının buna çok şaşırdıklarını, böyle bir durum
beklemediklerini belirtti. Kendilerine söz hakkı verildikten sonra dışarıya
davet edildiklerini, bir süre itiraz ettikten sonra olayın büyümemesi için
salonu terk ettiklerini söyledi. "Kendi aralarında konuştuklarından,
planladıkları gizli bilgi ve belge paylaşımlarının kamuoyu tarafından
öğrenilmesinden endişe ediyorlardı" dedi.
Ancak toplantıda yaşananlar Sayın Milletvekili'nin
alçakgönüllülükle anlattığının çok ötesindedir. Dışarıya davet sonrası yaptığı
konuşma son derece ağır, muhattapları açısından yüz kızartıcı ve çevre
savunması adına tarihe geçecek nitelikteki sözlerden oluşmaktadır. En altta
verdiğimiz bağlantıdan konuşmayı okuyabilirsiniz.
HDP İzmir Milletvekili adayı Gülistan Kılıç Koçyiğit “İçme
suyumuz pet şişelere girdiğinde topyekûn tepki verebilseydik, bugün Efemçukuru
için mücadele etmek zorunda kalmayabilirdik” dedi. Parti Programı'nda
ekolojinin temel başlıklardan biri olduğunun altını çizen Koçyiğit “EGEÇEP’in
başarılı mücadelesini selamlıyor ve bugüne kadar yapamadıklarımız için bugünden
sonra yanınızda olma sözü veriyorum” dedi.
HDP Milletvekili adayı Eylem Yıldız da ülkenin sağ
hükümetler tarafından hep genelgelerle yönetildiğinin altını çizdi ve
Anayasa'nın 90. Maddesi'ndeki "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak
ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda
farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası
andlaşma hükümleri esas alınır" hükmünden bahsederek, “Uluslararası
sözleşmeler bir tarafta, yılların direnişleri kazanım olarak bir tarafta
dururken, hiyerarşi gereği en alt sıralarda yer alması gereken genelgeler,
bizim ülkemizde birinci sırada. Su hakkımız da genelgelerle elimizden alınıyor”
dedi. Yıldız, HDP’nin sloganının "İnadına Barış" olduğu kadar,
"İnadına Yaşanabilir Çevre" olduğuna da söyledi ve “İzmir’in suyu
damla damla zehirlenirken, Kıbrıs’a İsrail’e su götürmeye çalışmamız çok acı”
dedi.
Söz Alan Diğer Kişilerin Konuşmalarından Önemli Kısımlar:
Savaş Dilek (Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi
bünyesinde hazırladığı bilimsel raporlarla, mahkeme kararlarına dayanak olmuş
Jeoloji Yüksek Mühendisi)
Savaş Dilek şu iki noktaya dikkat çekti:
1. Bilimsel, teknik ve hukuksal mücadele yeterli değildir.
Mücadele siyasi olmalıdır. İktidar şirketlerin yanında duruyor. Halkın yanında
durması için demokratikleşmelidir.
2. Son Bilirkişi Raporu'ndan önce, bir tek, 2005 ÇED Raporu
ile ilgili, 9 Eylül Üniversitesi'nden Hidrojeolog Doç. Dr. Gültekin Tarcan,
Alper Baba ve bir diğer öğrencisine yaptırttığı yerinde incelemeye dayalı
yeraltı suları ve akış yönleriyle ilgili tezi temel alan bir rapor
hazırlamıştır. Geri kalan raporların tümü kuramsal ve varsayımsaldır, yerinde
incelemeye dayanmamaktadır.
2012 ÇED Raporu'nun Mahkeme'ce iptal edilmesine dayanak
olan, şimdiye kadar Efemçukuru hakkında yazılmış beşinci bilirkişi raporu,
yerinde örnekler alarak, şirket tarafından hazırlatılmış önceki raporları test
etmiş; kuru atık ve pasadadan(ekonomik olmayan kaya) aldığı beş örnekte, ağır
metal ve asit maden drenajına neden olacak sülfürlü mineral tespit etmiş, en az
20 yıl olması gereken pasa geçirimsizliğini 58 gün olarak saptamıştır.
Bu rapor, yerinde inceleme ile, alınan pasa, kuru atık ve su
örnekleri önceki raporların gerçekleri yansıtmadığını faş etmiştir. (açığa
vurmuştur)
Bu Bilirkişi Raporu da, ilgili Mahkeme Kararı da çok
önemlidir. Bunu her yerde, her ortamda vurgulamalıyız.
Arif Ali Cangı (Egeçep Derneği Hukuk ve Yazışmalar'dan
Sorumlu Yürütme Kurulu Üyesi, Avukat)
2009/7 Genelgesi, şirketlerin çevre davalarını arkadan dolaşmalarına
olanak sağlıyor. Bir bakan imzasıyla yürürlüğe girmiş bir genelge, Yasa'nın,
Anayasa'nın üzerinde görülüyor. Yargı yoluyla genelgeyi iptal ettiremedik.
Yasama yolu ile iptal ettirilmesi gerekiyor. Bu konuda değerli
milletvekillerimize ve milletvekili adaylarımıza çok görev düşüyor.
Oya Otyıldız (Egeçep Derneği Basın, Organizasyon'dan Sorumlu
Yürütme Kurulu Üyesi, Doktor)
Efemçukuru Altın Madeni'nin açılmasını bu girişimin yıllarca
engellediğini, bu çabalar olmasa tahribatın 2011'de değil belki de çok daha
önceki yıllarda, 2000 yılında başlamış olacağını belirtti. Salonda bulunan ve
bulunmayan çok değerli yaşam savunucuların, hiçbir ücret talep etmeden mücadele
yürüten avukatlarımızın başardıklarının, Bergama ile başlayan süreçte,
şirketlere ve İdare'ye karşı 20 yılı aşkın böylesine bir mücadele yürütmenin
çok, çok zor olduğunu söyledi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder