İzmir-Manisa Çevre Düzeni Planı’nın geçtiğimiz günlerde
yürürlüğe girmesiyle İzmir’de milyonlarca metrekarelik doğal sit alanı ve tarım
arazisinin yapılaşmaya açılmasına tepki gösteren EGEÇEP Yöneticisi Özer
Akdemir, tüm kent sakinlerini rant projesine karşı yaşam alanlarına sahip
çıkmaya davet etti.
2002 yılından beri rant politikalarında sınır tanımayan AKP,
tarih, kültür ve doğayı, Kürdistan’da “kamulaştırma” Türkiye’de ise “imar
planları” ile yok etme çabasında. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından
hazırlanan ve son 1.5 yıl içerisinde 3 kez değiştirilerek onaylanan İzmir-
Manisa 1/100.000 ölçekli ‘Çevre Düzeni Planı’ geçtiğimiz günlerde yürürlüğe
girdi. Bu imar planının yürürlüğe girmesi ile birlikte İzmir’de milyonlarca
metrekarelik doğal sit alanı ve tarım arazisi yapılaşmaya açarak konut, otel ve
sanayi tesislerinin önünü açıldı.
Bu planın yürütmesinin durdurulması ve iptali için Şehir
Plancılar Odası, 26 Şubat 2016 tarihinde Danıştay 6. Dairesi’ne başvururken,
bakanlığın hazırladığı imar planına göre yapılaşmaya açılan doğal sit alanı ve
tarım arazileri arasında Çeşme, Alaçatı, Kemalpaşa, Torbalı, Selçuk, Urla,
Bergama ve Dikili gibi tarihi ve kültürel değerlerin yoğun olduğu alanlar da
bulunuyor. İmara açılan toplam alanın yaklaşık 25 milyon metrekareye ulaşması
ise tehlikenin boyutunu gözler önüne seriyor.
Bakanlığın hazırladığı imar planına göre yapılaşmaya açılan
doğal sit alanı ve tarım arazileri ise şöyle:
“* Çeşme’de 620 bin metrekarelik birinci derece doğal sit
alanı turizm tercihli konut alanına çevrildi.
* Alaçatı’nın da içinde bulunduğu üç mahalledeki toplam 1
milyon 680 bin metrekare büyüklüğünde yeşil ve ağaçlandırılacak alan
yapılaşmaya açıldı.
* Kemalpaşa’da birinci ve üçüncü derece arkeolojik sit alanı
içerisinde kalan 1 milyon 100 bin metrekarelik arazi kentsel gelişme alanı
olarak belirlendi.
* Selçuk ve Kemalpaşa’da bulunan toplam 2 milyon 500 bin
metrekarelik tarım alanında yapılaşma öngörülüyor.
* Urla ve Güzelbahçe’de “tarımsal niteliği korunacak alan”
olarak belirlenen arazilerde de konut yapılabilecek.
* Torbalı’da bulunan 1 milyon 180 bin metrekare ve Ayrancılar’daki
850 bin metrekarelik tarım arazileri sanayi alanına çevrildi.
* Dikili Çandarlı’da 2 milyon 500 bin metrekarelik tarım
alanı tercihli turizm alanına alındı.
* İzmir Bergama’da da içinde tarım alanları, birinci derece
arkeolojik sit alanlarının da önemli yer tuttuğu onaylı 21 milyon metrekarelik
arazinin 15 milyon metrekaresi kentsel genişleme alanı oldu.”
Ege Çevre Platformu yöneticisi Özer Akdemir, söz konusu rant
projesi ile İzmir kent merkezinin çevresindeki ormanlık alanların yıllardır
çimento fabrikaları, taş ocakları ve madencilik faaliyetleri tarafından yok
edildiğini söyledi. Akdemir, “Şimdi bunlara RES’ler de eklendi. Urla Ovacık’ın
en son kalan bakir ormanlık alanlarının RES şirketi tarafından talan edilmek
istenmesi bunun en son örneği. Turizm adı altındaki kent, orman ve kıyı
yağmasına gelirsek aslında yıllardır süren bir yağma politikasıdır” dedi.
Ege bölgesinde birçok alanın kıyılarda tatil siteleri,
AVM’ler ve oteller tarafından parsellenmiş durumda olduğunu, bu sebepten dolayı
halkın sahillere bile gidemediğini belirten Akdemir, en son Klaros antik
kentine birkaç km uzaklıktaki 1’inci derece arkeolojik SİT Klaros Koyunda
yaşanan inşaatın bu duruma anlatan bir örnek olduğunu söyledi.
İzmir ormanlarının bu şekilde turizm adı altında sermayenin
talanına açılması ile ormanların yok olacağını belirten Akdemir, “Bunun önüne
geçmek gerek. Ormanlar, kıyılar ve diğer yaşam alanlarının korunması için,
sermayenin bu saldırılarının püskürtülmesi için ekoloji mücadelesi, emek
mücadelesi ile birleşerek topyekun bir karşı çıkıştan başka yolumuz yok. EGEÇEP
olarak bir kez daha tüm İzmirlileri yaşam alanlarını koruma mücadelesine katkı
koymaya, yaşamına, geleceğine sahip çıkmaya çağırıyoruz” şeklinde konuştu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder