06 Ağustos 2018 16:49
Çaldağı'da işletilmek istenen nikel madeninin ÇED raporuna
karşı açılan davada mahkeme, bilirkişilerin 'yetersiz' dediği raporu iptal
etmedi.
Özer AKDEMİR
Turgutlu Çaldağı'da işletilmek istenen nikel madeninin ÇED
raporuna karşı açılan davada mahkeme raporun iptali istemini reddetti.
Bilirkişilerin oy birliği ile "ÇED raporu yetersiz" denmesine ve
mahkeme başkanının karşı oyuna rağmen heyetin davayı oy çokluğu ile reddetmesi
tepkiyle karşılandı. TURÇEP, "madenin çalışmasına izin vermeyeceğiz"
açıklaması yaparken, karara karşı bugün temyiz dilekçesi verildi.
MAHKEME BAŞKANI KARŞI OY KULLANDI
Gediz Ovasının ortasında, Çaldağı'da yapılmak istenen nikel
madenciliği ile ilgili hukuki süreçte bir dönemeç daha geride kaldı. On yılda
madenci şirket birçok kez el değiştirirken, madene verilen ilk ÇED Raporu'da
mahkemece iptal edilmişti. Madene verilen ikinci ÇED Raporuna karşı da dava
açılmış, Manisa 2. İdare Mahkemesi madenin ÇED olumlu raporunu 2016 yılında
iptal etmişti. Kararın bakanlık ve şirket tarafından temyiz edilmesinin
ardından Danıştay 14. Dairesi, 3 kişilik bilirkişi heyetinin yetersiz olduğu
gerekçesi ile kararı bozmuş, yeniden, çeşitli uzmanlık alanlarından 9 kişilik
bir bilirkişi heyeti ile inceleme yapılmasına karar vermişti. Bu bilirkişi
keşfi sonrası hazırlanan raporda 9 kişilik heyet oy birliği ile ÇED raporunun
yanlış ve yetersiz olduğuna karar verdi. Ancak mahkeme heyeti ilginç bir karara
imza atarak, mahkeme başkanının karşı oyuna rağmen önceki ÇED’i baz alarak
bilirkişi raporunu geçersiz sayıp ÇED iptal davasını reddetti. Mahkeme
kararında “19.01.2006 tarihli ÇED olumlu belgesinin iptali davası reddedildi, o
yüzden eksiklikleri olsa da bu ÇED olumlu belgesinin iptali gerekmez” dedi.
'BU KEŞİFLER NEDEN YAPILIYOR O HALDE?'
Fotoğraf: Özer Akdemir/EVRENSEL
Başkanlık yaptığı heyetin kararına karşı oy veren Mahkeme
Başkanı Bünyamin Akdağ ise "her ÇED olumlu kararı diğerlerinden bağımsız
bir şekilde incelenmesi gerekir, daha önce yargı yolundan geçen ÇED raporunda
yer alan tespitler esas alınarak karar verilemez” dedi. Akdağ, karşı oyunda
bilirkişi raporundaki kararın oybirliği ile verildiğine dikkat çekerek ÇED
raporunun iptal edilmesi gerektiğini ifade etti. On yıldır Çaldağı'da yapılmak
istenen madenciliğe karşı mücadele eden Turgutlu Çevre Platformu (TURÇEP)
yaptığı açıklamada bilirkişi raporuna ve mahkeme başkanının karşı oyuna dikkat
çekerek "Bu keşifler neden yapılıyor?" dedi.
'MADENİ KESİNLİKLE ÇALIŞTIRMAYACAĞIZ'
TURÇEP, açıklamasında ayrıca bu kararın kamu yararı ve
ulusal çıkarları gözetmediği, sadece maden şirketinin çıkarına hizmet edeceği
belirtilerek; “Bizler bir yerlerde dünyanın en bereketli ovası Manisa
ovası ve Gediz havzasını yok etme planları yapıldığı ve ölüm fermanı
yazıldığının farkındayız. Başta Turgutlu olmak üzere tüm Manisa halkı
yaşadıkları toprakların değerinin bilincindedir ve milyonlarca ton sülfürik
asitle bu toprakların çöle çevrilmesine göz yummayacaktır. O fermanı yırtıp
atacak, topraklarımıza ne pahasına olursa olsun sahip çıkacak ve bu madeni
kesinlikle çalıştırmayacağız" denildi.
KARAR TEMYİZ EDİLDİ
Fotoğraf: Özer Akdemir/EVRENSEL
Mahkemenin red kararına karşı davacı TMMOB'a bağlı bazı
odalar, EGEÇEP ve Ekoloji kolektifi tarafından yürütmenin durdurulması istemi
ile Danıştay'a temyiz dilekçesi verildi.
Madende yapılan son bilirkişi keşfinde ÇED Raporunun
eksikliklere ve yanlışlıklara dikkat çekilerek yetersiz bulunduğunun altı
çizilerek, "Var olan eksiklikler taahhütlerle giderilebilecek eksiklikler
olsaydı bilirkişi heyeti de bu noktaları eksiklik olarak değerlendirmezdi. Bu
sebeple tespit edilen bu eksikliklere rağmen ve ÇED Raporunun yeterli
görülmediğine ilişkin bilirkişi raporunun bulunmasına rağmen işlemin iptal
edilmemesi hukuka açıkça aykırıdır" denildi. Mahkemenin bilirkişi raporu
aksine kanaat getirme hakkının olduğuna dikkat çekilen dilekçede; "Ancak
hâkim bilirkişi raporunun aksine karar verirken, bilirkişi raporundaki sonucun
neden dolayı yanlış olduğunu (kabul edilmeyeceğini) hükümde gerekçesiyle
birlikte inceleyip belirtmelidir" ifadelerine yer verildi.
YAŞAM VE ÇEVRE HAKKI ÜSTÜN TUTULMALI
Çevre Hukuku'ndaki “İhtiyat ilkesi"ne vurgu yapılan
dilekçede, yaşam hakkı ve gelecek kuşaklarının hakları ile doğrudan ilgili olan
çevresel konularda, yorum yapılırken yaşam ve çevre hakkının üstün tutulması
gerektiği ifade edildi. Dilekçede madenle ilgili şu görüşlere yer verildi,
"Söz konusu işletme, bilirkişi raporunda belirtilen risklerin dışında
bölgenin tarım alanlarıyla çevrili olması, işletmenin tamamının orman alanı
üzerinde kurulu bulunması, deprem riskli bölgede yer alması, tarımsal faaliyet
gösteren bölgenin suyunu göz ardı edilemeyecek şekilde tüketecek ve kirletecek
olması ve sadece Turgutlu ovası için değil, Menemen ve Foça ilçelerini
kapsayacak kadar geniş bir alanı etkileyecek şekilde gibi pek çok riski
içermektedir". Anayasa ve uluslararası yasalara da atıfta bulunulan
dilekçede, "uygulandığında doğal varlıkların geri dönülemez bir biçimde
kaybı ile bölgenin geleceğinde önemli kayıpların oluşması söz konusudur. Bu
nedenle daha fazla gecikmeden, temyiz incelemesine başlanmadan dava konusu
işlemin yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmesini talep ediyoruz".
Son Düzenlenme Tarihi: 06 Ağustos 2018 17:10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder