22 Kasım 2019 17:06
Yıllardır taahhüt ettikleri çevresel önlemleri almayan
termik santrallere 2 buçuk yıl daha havayı kirletme izni verilmesine tepki
geldi: 3-5 enerji şirketinin baskısına boyun eğildi.
Fotoğraf: Evrensel
Özer AKDEMİR
İstanbul
Yıllardır taahhüt ettikleri çevresel önlemleri almayan
termik santrallere 2 buçuk yıl daha havayı kirletme izni veren düzenleme,
dün akşam TBMM'den geçti. Kamuoyunun, muhalefet
partilerinin ve ekoloji örgütlerinin tüm tepkilerine rağmen ülkenin çeşitli
yerlerindeki 15 termik santralin baca filtrelerinin takılmasını 2 buçuk yıl
daha erteleyen Torba Yasa'nın 50. Maddesi, AKP ve MHP'lilerin oylarıyla kabul edildi.
CHP, yasayı Anayasa Mahkemesine (AYM) götürmeye hazırlanıyor.
ANAYASA MAHKEMESİ YASAYI İPTAL ETMİŞTİ
Daha önce TBMM'deki tüm siyasi partilerin reddettiği öneri,
1 Kasım 2019 tarihindeki Plan Bütçe Komisyonu toplantısında görüşülen
"Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi" ile
gündeme getirildi.
Anayasa Mahkemesi, 2014 yılında Anayasa'nın "Herkes,
sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek,
çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların
ödevidir" içerikli 56. Maddesi'ne atıfta bulunarak filtresiz çalışan
kömürlü termik santrallerin hava kirliliğine neden olarak insan ve çevre sağlığını
tehdit etmesini Anayasaya aykırı bulmuştu. AYM, bu termik santrallere 2021
yılına kadar verilen filtresiz çalışma iznini iptal etmişti. Bu karara rağmen
AKP hükümeti, 2015 yılında yeni bir yasal düzenleme yaparak bu santrallere son
olarak 31 Aralık 2019 tarihine kadar süre tanımıştı. AYM de 2017 yılındaki
kararıyla 2019 yılı sonuna kadar santrallerin gerekli yatırımları sağlamasını
zorunlu tutmuştu. Çevre taahhütlerini bir türlü yerine getirmeyen termik
santrallere ödül gibi teşvikler verilirken son ödül ise dün TBMM tarafından, bu
santrallere 2 buçuk yıl daha havayı kirletme izni verilmesi oldu.
HAVA KİRLİLİĞİ ÖLDÜRÜYOR!
Özellikle kış aylarının gelmesi ile kendini iyice
hissettiren hava kirliliğinin en önemli nedenleri arasında fosil yakıt
kullanımı sayılıyor. Türkiye'nin yarısından fazlasının ulusal standartlara göre
kirli hava soluduğu ve kirli hava kaynaklı hastalıkların dünya genelinde her
yıl milyonlarca insanın ölümüne yol açtığı ifade ediliyor. Sanayi ve evsel
fosil yakıt kullanımından kaynaklanan kirli havanın en çok hissedildiği iller
arasında filtresiz termik santrallerin çalıştırıldığı Muğla, Çanakkale, Şırnak,
Kahramanmaraş, Karabük, Kütahya, Manisa, Sivas, Zonguldak, Ankara, Bursa gibi
iller geliyor.
EKOLOJİ BİRLİĞİ: ASLA KABUL EDİLEMEZ
50. Maddenin kabul edilmesine dair bir açıklama yapan
Ekoloji Birliği, AKP hükümetinin bir kez daha doğanın, canlı yaşamının, halkın
değil şirketlerin çıkarını gözettiğini belirterek "Her gün havamızı
kirleten, canlıların yaşam haklarını ellerinden alan, Yatağan'da, Çanakkale
Biga'da ve Aliağa'da olduğu gibi kültür varlıklarımızı da yok eden termik
santrallere 2 buçuk yıl daha kirletme izni verilmesi asla kabul edilemez. Bu
yasaya evet oyu veren milletvekilleri kirli hava nedeniyle yaşamını yitiren tüm
canlıların ve yok olan kültür miraslarının vebalini taşımaktadırlar"
dedi.
Greenpeace Avukatı Deniz Bayram, yaptığı açıklamada
"Bu santrallerin 2 buçuk yıl daha havayı kirletmesine izin verilmesi
Türkiye’de temiz hava hakkının korunmadığının en açık göstergesidir’’ dedi.
"3-5 ENERJİ LOBİSİNİN BASKISINA BOYUN EĞDİLER"
CHP'nin Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı
Gülizar Biçer Karaca, yasanın komisyona gelmesinden itibaren muhalefet
partileri olarak ciddi bir çaba yürüttüklerini belirterek "Çünkü gerçekten
ülkemiz adına, yaşam hakkını savunanlar adına, anayasal yükümlülüklerimiz
adına, insan ve çevre sağlığı adına çok tehlikeli bir düzenlemeydi bu. Maalesef
yine AKP'nin ve MHP'nin direnciyle karşı karşıya kaldık" dedi.
Şubat ayında ayın yasanın TBMM'de görüşmesi yapılırken ortak
önerge ile 45. madde olarak geri çekildiğini anımsatan Karaca, "O zaman
MHP'nin Grup Başkan Vekili '45. maddenin ortak önerge ile geri çekilmesi
sevindiricidir. Çünkü MHP olarak çevre ve insan sağlığına önem veren duyarlı
bir partiyiz' demişti. Tutanaklarda bu cümleler hâlâ duruyor. Ne oldu da çevre
duyarlılığı bu boyuta geldi? İkincisi AKP de aynı iradeyi göstermişti o gün.
Temmuz 2019'da yine bir torba yasanın görüşmeleri sırasında AKP Grup Başkan
Vekili Mehmet Muş, 'Vatandaşlarımızın gönlü rahat etsin. 31 Aralık 2019'da
süreleri doluyor. Uzatılmasına da biz izin vermeyeceğiz' demişti. Şimdi MHP'li
ve AKP'li vatandaşlarımıza üç-beş enerji lobisinin baskısı ile onlara teslim
olarak sizlerin zehir solumasına evet oyu veren bu yetkililerden, milletvekillerinden,
AKP Genel Başkanına varıncaya kadar bunun hesabını ve 9 ay sonra ne değişti de
bu kararı çıkardıklarını hesabını sormalarını rica ediyorum" diye konuştu.
OYLAMADA NEDEN SADECE 36 RET OYU ÇIKTI?
Oylamada 600 milletvekili bulunan TBMM'de 217 AKP ve MHP
milletvekili evet oyu verirken muhalefetten sadece 36 ret oyu çıktı. Karaca,
Meclisteki oylamaya muhalefet milletvekillerinin çok azının katılması ve sadece
36 hayır oyu çıkmasına yönelik eleştirilere ise şu yanıtı verdi:
Milletvekillerinin tek görevi parlamentoya giderek oylamalara katılmak değil.
Plan bütçe komisyonu devam ediyordu. Bu komisyonlarda arkadaşlarımız mücadele
ediyorlar. Aynı zamanda önümüzdeki hafta 95 maddelik bir torba yasa daha
getirilecek. Dün sabah görüşülmesine başlandı. Israrla aynı gün bitirilmesi
için bir mücadele yürüttü AKP. Tabii ki 95 maddelik kanun teklifi komisyonda
görüşülürken birçok milletvekilimiz komisyondaydı. Aynı zamanda da Rabia Naz
Komisyonu da vardı. Bu komisyon da gece yarılarına kadar devam etti. Bu nedenle
muhalefet partilerinin Mecliste olmaması diye bir şey doğru değil.
"CHP OLARAK YİNE AYM'YE GÖTÜRECEĞİZ"
CHP'nin 2013 yılında TBMM'den geçen kanunu AYM'ye götürüp
iptal ettirdiğini hatırlatan Karaca, "CHP olarak yine AYM hazırlıklarına
başladık. Bu madde, hatta vergi düzenlemesini sağlayan 51. madde de Anayasa’ya
aykırı. Kombassan'a, Yimpaş'a bir af düzenlemesi içeriyor. Kişiye özel kanun.
Muhalefet şerhi koyduğumuz tüm maddeleri AYM'ye götüreceğiz" dedi.
"FATURA DOĞAYA VE EMEKÇİLERE ÇIKACAK"
TMMOB Çevre Mühendisleri Odasından Sedat Durel, bu kararın
enerji piyasalarıyla ilgili olduğunu belirtti ve "Maliyeti düşürmek için
yapılıyor. Çok açık bir şekilde hem doğaya hem bölgede yaşayan emekçilere, bir
bütün olarak da hepimize faturası çıkacak olan bir kararla karşı
karşıyayız" dedi.
Bu gazların çevre sağlığına etkisinin kamuoyu tarafından
bilindiğini aktaran Durel, "Bu gazların ve etrafa saçılan küllerin ne
kadar zararlı olduğunu da biliyoruz. Şu an
havaizleme.gov.tr’den
baktığımızda bile önemli santrallerin olduğu bölgelerde havanın tehlike
sınırlarını aştığını, artık solunmaması gereken vaziyette olduğunu biliyoruz.
Aslında bu göz göre göre enerji şirketleri kâr etsin diye doğaya, sömürülsün
diye de emekçilere verilen bir zarar" diye konuştu.
Bu bölgeleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının
belirlediğini hatırlatan Durel, "Bunun en kötü örneklerini şu anda daha
çok kömürde değil de jeotermal kaynaklarda yaşıyoruz. Onlar belirli bölgeleri
işaret ediyorlar. Kömür tesislerine yakın bölgeler oluyor genellikle. Buralarda
enerji kaynaklarının artırılması üzerine projeler açıyorlar" dedi.
Bölgenin kapasitesinin gerektiği gibi değerlendirilmediğini
belirten Durel, "Hava değerleri vs. hiçbir şey incelenmeden ruhsat
izinleri veriliyor" dedi.
Bu santrallerin mantar gibi türediğine işaret eden Durel,
"Tam sayıları bilmiyoruz. Bu sayılar hakkında net bilgi alamamamızın
sebebi de denetimsizlik. 'Bırakınız yapsınlar' ekonomisi ile ilerleyen bir
süreç bu" diye vurguladı.
"ELDE EDİLEN ENERJİ İHTİYAÇ DUYULANDAN FAZLA"
Türkiye'nin en büyük problemlerden birisinin enerji
santrallerinden elde edilen enerjinin ihtiyaç duyulan enerjinin üzerinde olması
olduğunu belirten Durel, "Planlı bir enerji çalışmasını başlatmamız
gerekiyor. Bu nasıl olur dersek, bir Türkiye’nin ihtiyacından daha fazla enerji
üretiliyor. Türkiye’de yeni enerji üretimine gerek yok. Yüzde 30-40’a varan
oranlarda üretilen enerjinin kaybedildiği gerçeği ile de karşı karşıyayız. Şu
anda birinci elden kirletici olan enerji santrallerinin hepsini kapatsak,
işletim maliyetleri ile tüm Türkiye’de enerji iletim hatlarının hepsini
yenileyebiliriz. Böylelikle yüzde 30 gibi daha fazla enerjiye sahip oluruz.
Buna da enerji firmaları yanaşmazlar çünkü kârlı değil. Yapılabilmesi için de
kamuda bir enerji yönetimi için baskı uygulamalıyız" diye konuştu.
Doğanın korunmasını tek başına kanunların sağlamayacağına
işaret eden Durel şöyle konuştu: Bunu sağlayacak iki müttefikin olduğunu
düşünüyorum: Bir tanesi bundan çıkarı olmayan işçiler ve emekçiler, ötekisi de
yıkımından nasibini alan halk. Emek örgütleri, doğa örgütleri ile bir araya
gelerek gerçeği halka anlatmalıyız.
"MECLİS ANAYASAYA AYKIRI DAVRANMIŞTIR"
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı
Meryem Kayan ise, kömür yakılması sonucunda ortam çok ciddi miktarda kükürt
dioksit, partikül madde, azot oksitler ve kömürün yapısına bağlı daha farklı
bileşiklerin ortaya saçıldığını hatırlattı ve "Aslında olan, konutlarda
yaktığımız kömürün devasa bir fabrikada yakılmasıdır. Bu da içerisinden tonlarca
kükürt dioksitin ve partikül maddenin açığa çıkması oluyor" diye söze
başladı.
Bu durumun insan sağlığına çok zararlı olduğunu belirten
Kayan, "Gazların ve solunum yoluyla direkt akciğerlerin bronşlarını
tıkayan partiküller maddelerin atmosfere verilmesi demek" diye zararını
vurguladı.
Yanma sonucunda korbon monoksit ve karbon dioksitin ortaya
çıktığını ve bu gazların sera gazı etkisi oluşmasına sebep olduğunu hatırlatan
Kayan, iklim kriziyle mücadelede kömürlü termik santrallerle mücadelenin de
önemli olduğunu vurguladı.
Oluşan kirliliğin Anayasa'nın 56. Maddesine aykırı bir eylem
olarak görülmesi gerektiğini belirten Kayan şöyle konuştu: Anayasa'nın 56.
Maddesi der ki, 'Herkesin sağlıklı, dengeli bir çevrede yaşama hakkı vardır ve
bu devletin sorumluluğundadır'. Bu yanıyla Meclisin yaptığı bu faaliyet,
maddeye aykırıdır. O termik santrallerin herhangi bir çevresel önlem almadan,
filtreleme sistemi kurmadan çevre sağlığını ve halk sağlığını tehlikeye atması,
Anayasa'nıın bu maddesinin yerine getirilmemiş olması demek. Kamu olarak bunu
yapmıyorsunuz demek.
Bu bölgelerde çok sayıda kanser vakası görüldüğünü belirten
Meryem Kayan, "Bu yasayla iki yıl daha insanlara 'Siz bu zehri soluyun,
iki yıl daha bu çevreyi kirleteceğiz' deniyor. Bu tabii ki görünen yüzü.
Görünmeyen yüzü olarak da çok ciddi miktarda çıkan külün, kullanılan çok ciddi
içme suyu kaynağı da bulunuyor" dedi.
YASA HANGİ SANTRALLERİ KAPSIYOR?
Çanakkale / ÇAN 18 Mart Termik Santrali
Şırnak / Silopi Termik Santrali
Kahramanmaraş / Afşin Elbistan A Termik Santrali
Karabük / Kardemir Termik Santrali
Kütahya / Tunçbilek Termik Santrali
Kütahya / Seyitömer Termik Santrali
Manisa / Soma A Termik Santrali
Manisa / Soma B Termik Santrali
Sivas / Kangal Termik Santrali (1. Ve 2. üniteler)
Zonguldak / Çatalağzı Termik Santrali
Ankara / Çayırhan Termik Santrali
Muğla / Yeniköy Termik Santrali
Muğla / Kemerköy Termik Santrali
Bursa / Orhaneli Termik Santrali
Kahramanmaraş / Afşin Elbistan B Termik Santrali