07 Ocak 2020 04:30
Aydın Çine'de maden işletmesinde çalışan Saliha İnce
silikozis hastası olduğu için işten çıkarıldı.
Saliha İnce | Fotoğraf: Özer Akdemir | Evrensel
Özer AKDEMİR
İzmir
İzmir
Saliha İnce Aydın Çine’de maden işletmelerinde çalışırken
silikozis hastalığına yakalanan ve bu nedenle işten çıkarılan işçilerden
birisi. Hastaneden çıktığı gün çıkışının verildiğini belirten 45 yaşındaki
İnce’nin anlattıkları maden işletmelerinde kadın olmanın zorluklarını da ortaya
koyuyor. İnce, “Bize her işi yaptırırlar, itiraz ettiğimizde ise ‘kapı orada’
derlerdi” diyor.
"HER İŞİ YAPTIRIRLARDI KADINLARA"
1974 doğumlu Saliha İnce maden işletmelerinde çalışmaya,
2007 yılında Eczacıbaşı şirketine taşeron olarak iş yapan HCC Madencilikte
başlamış. “Çok eziyet çektim. Burada çalışırken çektiğim eziyeti hayatımın
hiçbir döneminde çekmedim” diyen İnce çalışma koşullarını şöyle anlatıyor:
“Kuars madeniydi, pudra mal yapıyordu. 12 kadındık biz. Sekiz sene çalıştım
burada. Triyajda çalışıyorduk, taş seçiyorduk yani. Ancak her işi yaptırırlardı
bize. Triyajda arıza olduğu zaman başka yerlere gönderirlerdi. Yirmişer kilo
torbalar yapar, hem ağzını diker hem de kaldırırdık. 1200 tonluk malı torba
yapardık her gün. Günde en az 20 kamyon doldururduk. Bazen portifin önüne boru
taktırırlardı mal çabuk gelsin diye. O torbayı gücüm yettiği yere kadar
kaldırır olmayınca iki kişi yapardık.”
"TOZDAN YÜZÜMÜZ GÖZÜMÜZ BELLİ OLMAZDI"
HCC Madende kendilerini değirmenin içine de soktuklarını
anlatan İnce, taş öğüten değirmenin içini şöyle anlatıyor: “Değirmenin içinde
bilye temizledik. Yüzümüz, gözümüz kirpiklerimize kadar pudra gibi toz
oluyordu. Kıyafetlerimizi yıkamakla tozdan arıtamazdık. Kulede kazanların
içlerini de temizlettirirlerdi biz kadınlara. Merdivenleri, rögarı bile
temizlerdik. Bir kez kırıcının içine bile girdik. Büyük taşlar sıkışınca
kadınları gönderirlerdi. Bazı erkek işçiler yapmazlardı benim işim değil diye.
Hep kadınlara yaptırırlardı. Biz de işten çıkarırlar diye sesimizi çıkarmaz
çalışırdık. Hepimizin maddi sıkıntıları, bankalara ödememiz gereken krediler
vardı.”
"MASKEMİZİ ON BEŞ GÜNDE BİR DEĞİŞTİRDİLER"
HCC'den çalıştığı yerdeki aşırı toz nedeniyle dayanamayarak
çıktığını belirten İnce, kendisini ve diğer kadınları tozlu ortamda çalışmaya
zorladıklarını, karşı geldiklerinde ise “Ya çalışırsın bu şartlarda ya da kapı
orada” diye işten çıkarılmakla tehdit edildiklerini anlattı. İnce; “HCC’de
aşırı toz nedeniyle tesisin içine girmek istemedim. Mecbursun ya da kapı orada
dediler. Bunun üzerine çıkışımı istedim ben de” diye konuştu. İnce çalıştıkları
ortamı şöyle tarif etti: “Çalıştığımız bölüm kırma tesisine yakın olduğu için
çalıştırdıkları zaman karşımızdaki insanı bile göremezdik. O derece toz olurdu.
Maskenin içinde bile ağzımız çatır çutur ederdi. Biz maske isterdik, 15 günde
bir maske verirlerdi. Lastikleri gevşerdi, yüzümüzü örtmezdi. Biz uzatırdık
iyice sıkışsın diye. Yine öyle iken bir fayda etmezdi.”
İnce, işletmede müdür ve şeflerin ise iyi maske ile
çalıştıklarını söylerken, kendilerine verilen maskenin hiçbir işe yaramadığını,
maskenin içinin tozdan görünmediğini belirterek, “Nefes bile alamazdık” diyor.
"SOLUNUM TESTİM KÖTÜ ÇIKINCA HASTANEYE
GÖNDERDİLER"
HCC'den çıktıktan sonra Polat Maden’e girdiğini, burada da
15 gün boyunca alelade bir bez maske ile çalıştığını söyleyen İnce, iş
koşulları nedeniyle buradan da çıktığını dile getirdi. Daha sonra Esan şirketinde
8 ay kadar çalıştığını, en son olarak Kormat şirketinde çalışırken hastalığının
ortaya çıktığını aktardı. İnce, “Buraya girerken hiçbir sağlık sorunumun
olmadığına dair rapor alarak girdim. Burada da ocaktan mal geliyor, biz de taş
seçiyorduk. Tesisin içini temizlettiriyorlardı bize orada da. 15 günde bir bez
maske verirlerdi burada da” dedi.
İnce hastalığının ortaya çıkışı ve sonrasında yaşadıklarını
ise şöyle anlattı: “İşletmeye doktorlar geldi, bizi solunum testine soktular.
Düşük çıktı test. 6-7 defa girdim hep düşük çıktı. Oradaki doktor ‘Abla sen
Çine Hastanesine gideceksin orada tomografi çektireceksin’ dedi. Buradaki
doktor da ‘Abla senin ciğerinde toz var. Ben seni hemen Aydın Üniversitesine
gönderiyorum’ dedi. Orada da solunum testi, filmler hepsi yapıldı. Solunum
testi yüzde 50 çıktı.”
Aydın’daki doktorların kendisini Ankara’ya yönlendirdiğini,
Ankara'da bir ay yattığını belirten İnce, bir ayın sonunda ise kendisini
bekleyen acı sürprizi şöyle anlattı: “Kormat benim hastaneden çıkışımı beklemiş.
Raporumun bittiği gün kadınların şefi Aysun hanım aradı, ‘Senin çıkışın
verildi, imzaladık’ dedi. ‘Sana her türlü yardım edeceğiz’ dediler. Sonra da
hiç arayan soran olmadı bir daha.”
"MERDİVEN, YOKUŞ ÇIKAMIYORUM"
İnce yaşadığı sağlık sorunlarını ise şöyle sıraladı:
“Merdiven, yokuş çıkamıyorum, halsiz düşüyorum, kalp çarpıntım oluyor. Gıcık
tutuyor. Boğazım hep kuru. Yorulduğum, halsiz düştüğüm için çalışamıyorum da.
Ailem bakıyor bize. Bir kızım var, üniversiteden yeni mezun oldu.
Reklam
Kendisi gibi birçok işçinin hastalandıktan sonra işten
çıkarıldığını belirten İnce, “Eysim'de çalışırken hastalanan Sedat Kara bu
hastalıktan öldü. Şenol'da da çıktı. Mehmet Korkmaz'da çıktı Esan'da
çalışıyordu. Bazı arkadaşlar işten çıkarırlar diye seslerini çıkaramıyor. Ben
girdiğim zaman bir çocuk vardı tozdan rahatsızlandı diye çıkışını vermişler.
Ayten Telci vardı, toz çıktı ondan da. Emekli oldu ama hasta şu anda. Gülyar
var, onda da toz çıktı. Necmiye’de çıktı, Cahide’de. Daha yeni bir arkadaşta
çıktı, ‘Abla ben de çıktım işten. Ankara'da yattım geldim’ dedi. Çok
rezillikler çektik çok” diye konuştu.
"MADENE GİRMEK İSTEYENLERE TAVSİYE ETMİYORUM"
Yeni madene girecek olan kadınların kendisine ‘Gireyim mi’
diye sorduklarında tavsiye etmediğini söyleyen İnce, “Durumumu anlatıp, önemli
olan sağlığınız diyorum. Madende çalışanlara da yol yakınken çıkın diyorum. Hep
işsizlik tehditleriyle çalıştırdılar bizi” dedi.
Çine’deki dört ayrı maden işletmesinde toplam 10 yıl kadar
çalıştığını ve hastalandıktan sonra işten çıkarıldığını anlatan İnce, “Sağlık
sorunlarım devam ediyor, kimse arayıp sormuyor. Maddi durumumuz çok kötü.
Zeytine yevmiyeye gitmek istedim, yokuşu çıkamadığım için gidemedim. Nefes
alamıyorum...” dedi.
"PATRONLAR HASTA ETTİKLERİ İŞÇİYİ KAPI ÖNÜNE
KOYUYOR"
Çine’deki kuars ve felspat maden işletmelerinde çalışırken
işyerlerindeki toz nedeniyle tedavisi olmayan silikozis hastalığına yakalanan
işçilerin dramı devam ediyor. Çine'nin dağlarından çıkarılan madenler ilçe
yakınlarındaki işletmelerde ürün haline getirilip paketleniyor. İşçi sağlığı ve
iş güvenliğini hiçe sayan şirket patronları nedeniyle buralarda çalışan işçiler
silikozis hastalığına yakalanıyorlar ve ciğer filmlerinde toz tespit edilen
işçiler kendilerini bir anda kapı önünde buluyor. Maden işletmelerinin
patronları kendileri açısından çeşitli yasal zorluk ve yaptırımları nedeniyle
bu işçilere “meslek hastalığı” tanısı konulmasını istemiyorlar. Bu nedenle
“ekonomik kriz, işlerinde uyumsuzluk, verimsizlik” gibi çok çeşitli
gerekçelerle işten çıkarılan işçilerin çoğuna hastalıkları dahi söylenmiyor.
İşçiler, silikozis hastası olduklarını ancak başka bir işe girmek için sağlık
raporu almak istediklerinde öğreniyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder