05 Ocak 2020 03:35
Silikozis hastası bir işçinin doğum günü: Ciğerleri
yorulmasın diye yakınları söndürdü mumları
PAZAR
Özer AKDEMİR
Cuma günü Şenol Girgin’in doğum günüydü. Perşembe gecesi Fox
Tv’nin ana haber bülteninde, bir maden işletmesinin önünde “42 yaşındayım ama
ihtiyar insanlar gibi gösteriyorum” dedi. Bir deri bir kemik kalmıştı
gerçekten. Üzerindeki kabanın içinde adeta küçülmüş, derisi büzülmüş, rengi
solmuştu. “Ailemizi geçindirmek için çalışıyoruz. İşveren önlem almayıp biz bu
hale getiriyor” diye konuştu mikrofona. Başka şeyler de söyledi. Yürek
dayanmayan sözcükler döküldü ağzından. Televizyon kanalı zaten haberi de “böyle
vicdansızlık görülmedi” diye vermişti.
Şenol, aylardır çektiği acıların ve sanki rüzgarlara
fısıldamış gibi hiçbir geri dönüşü olmayan konuşmaların ağırlığını kaldıramadı
daha fazla. Sesi titredi, gözleri doldu çocuklarından bahsederken. “İki küçük
çocuğum var. Biri 12 diğeri 3 yaşında!.. Maden sektörü bizi bu hale getirip
kapının önüne koydu. Şimdi ölümü bekliyorum!..”
CİĞERLERİ HASTA İŞÇİLER KENTİ!
Aylardır işsiz Şenol. Çine’de hemen her madene emeğini, alın
terini akıtmış. On sekiz senesini ve ciğerlerini vermiş maden patronlarına.
Onlar ise üç kuruş daha çok kâr elde edebilmek için üç liralık maskelerle
sokmuşlar Şenol’u ve diğer işçileri tozdan dumandan göz gözü görmeyen maden
işletmelerine. Sonucu da yıllardır hep aynı. Ciğerleri silikozis hastalığına
yakalanan işçiler bir bahane ile kapı önüne konmuşlar. Tazminatını alabilen
kendini şanslı saymış.
Şenol gibi yüzlerce işçi var Çine ve köylerinde. Kimi çoktan
öldü, kimi ölümü bekliyor! Kurtuluşu, tedavisi yok çünkü hastalıklarının.
Çine ciğerleri hasta işçiler kentine döndü adeta. Ciğerinden
yaralı, umutları ve yarınları çalınmış, genç yaşta işsizlik, açlık ve
hastalıkla yüzleşmek zorunda bırakılmış işçiler kenti!..
TELEVİZYONA KONUŞTU DİYE İŞTEN ÇIKARILDI
Uğur Aydoğdu perşembe akşamı yayınlanan televizyon
programında konuştu diye ertesi gün işten çıkarıldı. Şenol gibi o da haberlerde
madende çalışırken “ekonomik kriz var” diyerek işten çıkarıldığını anlattı.
Başka bir işe girmek istediğinde çektirdiği filmin ortaya çıkardığını söyledi silikozis
hastası olduğunu. “Şimdi, hangi işe başvursak hastasınız diye işe almıyorlar”
dediği için bugün işinden oldu!..
Aylardır işsiz gezmişti oysa. En son bir lojistik firmasında
forklift şoförü olarak iş bulabilmişti. Sigortasını dahi yapmayan patron, Uğur’un
televizyon haberlerinde söylediklerinin hemen ertesi günü telefon açıp “işe
gelme” dedi. İşçilerin haber çekimi sırasında önünde konuştukları Polat Maden
şirketi müdürünün telkinleri etkili olmuş bunda. Uğur’un çalıştığı firma bu
şirkete iş yapıyormuş.
İşten çıkarıldığı gün öğleyin iş yerine çağırdılar Uğur’u.
Polat Maden şirketinin müdürü de oradaydı. Önce “asarım, keserim, döverimli”
efelenmeler, ardından “sizi oraya kim getirdi, bu işin arkasında kim var?”
türünden ispiyonculuk tekliflerine maruz kaldı. “Bir şey bilmiyorum, tehdit de
edemezsiniz” çıkışı üzerine, “şimdilik git, ortalık sakinleşince durumuna
bakacağız” diye gönderildi
Uğur.
Uğur silikozis hastası işçiler içerisinde durumu ciddi
olanlardan. Vereme çevirme olasılığından bahsetmiş Uğur’u muayene eden Prof.
Dr. Arif Hikmet Çımrın. Dokuz Eylül Üniversitesi Meslek Hastalıkları Bölümü
Başkanı Çımrın, vicdanlı bir bilim insanı olarak Çineli işçilerin hastalıkları
ile yakından ilgileniyor.
İlyas Tekin, çalıştığı büfeden izin alamadığı için
katılamadı televizyon çekimlerine. Yine de sosyal medya hesabından maden
işletmelerinin yeni görüntülerini paylaştı haberin yayımlandığı gün. Fotoları
gönderen arkadaşı da daha o gün işten çıkarılmıştı, silikozis hastası olduğu
için! Haber programında yayınlanan ve birkaç ay öncesini gösteren görüntülerin
hemen hemen aynısı olan, tozdan göz gözü görmeyene işletme içi görüntülerini
“değişen hiçbir şey yok” diye göndermişti. İlyas da silikozis hastası olduğu için
işten çıkarılan işçilerden birisi.
Sayım Ünal da silikozis hastası olduktan sonra işten
çıkarılan işçilerden. Kendini şanslı sayıyor diğer arkadaşlarına göre. “Sağ
olsun belediye bana iş verdi” diyerek temizlik işini bulabildiğine şükrediyor.
Bir de şiirler yazıyor Sayım. Özellikle kendi yaşadıklarına ve Çineli silikozis
hastası arkadaşlarına dair şiirler.
Çine de yüzlerce silikozis hastası işçi var. Kimi bilmiyor
bile hâlâ hasta olduğunu ve ancak işten çıkarıldığında öğrenebiliyorlar bunu!..
Kimi konuşuyor hakkını arıyor, çoğunluğu ise bir daha iş bulamam kaygısıyla
derin bir sessizliğe bürünüp kaderine razı geliyor. Adları farklı, öyküleri
aynı Çineli maden işçilerinin. İlyas, Sayım, Uğur, Şenol...
Önceki gün Şenol’un doğum günüydü. Kendisi gibi silikozis
hastası işçi arkadaşları, Çine Yaşam Platformu üyeleri ile birlikte ben de
katıldım Çine’nin birkaç kilometre uzağında bulunan Çaltı köyündeki evinde,
akşam vakti yapılan doğum gününe. Boruları ince ince tüten bir kömür sobası
yanıyordu duvarlarında rutubet izleri bulunan küçük odanın köşesinde. İçinde
yanan kömürden ara sıra sobanın kapağını yerinden fırlatacak derecede
patlamalar meydana geliyor, bu ani patlamalar odadaki herkesi korkuyla yerinden
fırlatıyordu. Ciğerleri sağlıklı bir insanı bile rahatsız edecek hale geliyordu
bir süre sonra içerinin dumanı. Bu nedenle sık sık pencereyi açmak zorunda
kalıyorduk. Dışarıdan ise temiz hava ile birlikte keskin bir kış soğuğu
doluyordu içeriye.
Üzerinde dört tane mum bulunan küçük bir doğum günü pastası
kondu odanın ortasına. Çocukları, eşi ile birlikte bizler de “iyi ki doğdun,
nice yıllara” dedik kırk üç yaşına giren arkadaşımıza.
Ve o küçük doğum günü pastasındaki mumları onun hasta
ciğerleri daha fazla yorulmasın diye ondan daha çok üfleyerek söndürdük!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder