19 Şubat 2020 04:17
Muratlar Köyünden Hacıbekirler Köyü arasındaki yolda yürüyüş
yapan bir grup, çok sayıda ağacın kesildiğini gözlemledi. "Altın madeni
için mi?" sorusu gündeme geldi.
Fotoğraf: Evrensel
Özer AKDEMİR
Çanakkale
Kaz Dağı’nda, Bayramiç’in Muratlar Köyünden Hacıbekirler
Köyü arasındaki 16 km’lik yolda yürüyüş yapan bir grup, ormanlık alanda yoğun
miktarda ağaç kesiminin yapıldığını gözlemledi. Bölge, geçtiğimiz yıl yaz
aylarında Kanadalı şirketlerden Cengiz Holdinge satılan Halilağa altın
madeninin olduğu yerler olunca “Ağaçlar acaba altın madeni için mi kesiliyor?”
sorusu gündeme geldi. Öte yandan geçtiğimiz günlerde Bayramiç Kaymakamının
Hacıbekirler köyüne giderek altın madeninin yakında çalışmalara başlayacağını ve
köylülerin buna karşı eylem yapmamalarını istemesi, bu şüphenin bir anlamda
doğrulaması oldu.
KAYMAKAMDAN KÖYLÜYE “MADENE KARŞI GELMEYİN” TELKİNİ
Halilağa altın madeni ruhsat sahasına 500 metre kadar uzaklıkta
arazileri olan Alpaslan Adatepe, Bayramiç kaymakamının jandarmalarla
Hacıbekirler köyüne giderek köylülere “şirket gerekli izinleri almış. Madene
karşı gelmeyin, eylem yapmayın” diye telkininde bulunduğunu aktardı. Kendisinin
Akçay’da yaşadığını ve yazın o bölgedeki 32 dönümlük arazisinde organik tarım
yaptığını belirten Adatepe, “Kaymakamın görevi bu mu? Altın madeni işletilmek
istenen yer benim arazime 500
metre kadar yakınlıkta. Hacıbekirler köyüne ise 2-3 km uzaklıkta. Maden sahası
ormanlık bir alanda ve tarım alanlarının tam ortasında kalıyor. ÇED raporlarına
göre bölgede 58 bin sondaj yapmışlar! Deprem bölgesinde bu kadar sondaj yapılır
mı?” dedi.
Fotoğraf: Evrensel
“DAVA AÇACAĞIZ”
Altın madeninin 5-6 köyü etkileyeceğini ifade eden Adatepe,
madenin bölgeye su sağlayan Bayramiç ve Atikhisar Barajlarına da yakın olduğunu
ifade etti. Bölgede eski yerleşim kalıntıları bulunduğunu ve bir kısmının sit
alanı olduğunu aktaran Adatepe, “Maden bölgedeki tarım, hayvancılık açısından
çok büyük bir yıkım olacak. Sularımız da kirlenecek. buna karşı mücadale
edeceğiz. Dava açacağız” dedi.
ALTINCILAR FARE GİBİ DAĞLARIMIZI KEMİRİYOR
Bu hafta sonu yörede yürüyüş yaparken yoğun miktarda ağaç
kesiminin yapıldığını görüntüleyen yürüyüş grubu üyeleri, sosyal medya
hesaplarında ağaç katliamı fotoğrafları ile birlikte, “Uydudan bakıldığında
orada birşey görünmüyor, ağaçlar duruyor gibi. Ama aralar öyle
seyreltilmiş ki bir gün kalkıp bakacağız bir dağ traşlanmış. Altıncılar
bir fare gibi dağlarımızı, ormanlarımızı kemiriyor. Hem de orman müdürlükleri
eliyle” yorumlarını yazdılar.
ÇED RAPORU BİR GÖZ BAĞCIĞI
Halilağa altın ve bakır madeni projesinin ÇED Raporu ile
ilgili 2012 yılında değerlendirme raporu hazırlayan Jeoloji Yüksek Mühendisi
Tahir Öngür, ÇED raporundaki verilerin sadece o dönemdeki kapasite ve alan için
geçerli olduğunu belirtmişti. İşletme aşamasına geçildiğinde bu ölçeklerin kat
be kat artacağına dikkat çeken Öngür, ÇED raporundaki projeyi “miniminnacık bir
işletme modeli” olarak tanımlayarak kamuoyunun bu modelle oyalandığını ileri
sürmüştü. Öngür, “Bu ÇED raporu, sonradan gelecek yıkımı bugünden
meşrulaştırabilmek için bir gözbağcılığı girişimi. Bir yandan da zaman
kazanmaya çalışıyorlar” demişti.
GERÇEKLEŞEN ÖNGÖRÜ
Öngür, değerlendirme raporunda madenin ÇED raporunda cevher
üretimine dair bir veri olmadığına dikkat çekerek, bunun nedeni olarak ruhsatın
ileride satılacağı öngörüsünde bulunmuştu. Öngür bu konuda şu görüşleri ileri
sürmüştü: “Şirketin parası ancak aramaya yetiyor. Saha biraz daha
geliştirildiğinde daha önce kaç kez olduğu gibi bir kez daha ve bu kez
işletmeyi yapacak olana satılırsa hiç şaşmayın. Bunu hazırlamaya çalışıyorlar
ve bunu yaparken mevzuatımız ve bürokrasimizi kötüye kullanıyorlar”.
Reklam
YIKIMIN FİTİLİNİ ATEŞLEYECEKLER
Öngür raporunda, bölgede yapılacak madencilik faaliyetini
yıkımın fitilini ateşlemeye benzeterek, “Bir kez ateşlendi mi bu fitil,
Kazdağlarında yüzlerce kilometrekare alan ormansızlaştırılacak, birkaç milyar
ton kaya kazılacak, bunların yarısı yeni dağlar oluşturacak şekilde sağda solda
yükselecek ve yüzlerce yıl boyunca asitli sular, kanser yapıcı metaller
sızacak, kalan yarısı öğütülüp yığılacak ve üstlerine yüz binlerce ton
siyanürlü sular damlatılacak, atık barajları kurulacak, dünyanın dört bir
yanında ucuz emekçiler getirilecek buraya ve ölesiye sömürülecekler, yerli
işbirlikçiler palazlanacak, vahşileşecek, tiranlaşacak, bize de kala kala
çıkarılacak metalin ocak başı satış fiyatından yüzde 2,5 devlet hakkı kalacak”
diye yazmıştı.
BİR MİLYON İNSANIN SAĞLIĞI TEHDİT ALTINDA!
Öngür’ün bu raporunu dayanak alan Çanakkale Tabip Odası
Çevre Komisyonu, Halilağa Altın Madeni Değerlendirme Raporunda, Halilağa’da
yapılmak istenen altın ve bakır madenciliğinin Çanakkale Bölgesinde, metalik
madencilik yapılmak istenen tek bölge olmadığına dikkat çekerek, “Kirazlı’dan
başlayarak bölgenin birçok yerinde uluslararası maden sirketlerinin güdümünde
madencilik faaliyetleri yapılması planlanmaktadır. Ancak bu faaliyetler
bölgeden başlayarak etrafındaki çok genis bir habitatta yaşayan yaklaşık bir
milyona yakın insanın (Biga Yarımadası) sağlığını tehdit etmektedir” denildi.
KANADALILAR MADENİ CENGİZ HOLDİNGE SATTILAR
Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında, Kanadalı Liberty Gold ve Teck
Resorurces’a ait altın bakır madeninin Cengiz Holding’e 55 milyon dolara
satıldığı açıklanmıştı. Cengiz Holding, Artvin Cerattepe ve Murgul’da da altın
bakır işletmeciliği yapıyor. 2011 yılında Halilağa köyünün tepelerinde
gerçekleştirdiğimiz Çepeçevre Yaşam çekimlerinde, Kanadalı şirketin
ormanlık alanda yaptığı sondajları görüntülemiştik. Çekimlerde ayrıca
köylülerin “Şarap anaları” adını verdiği kayalara oyulmuş tarihi buluntuları da
fotoğraflamıştık. Çanakkale Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu, Halilağa
köyündeki oygu mezarı 2018 yılında tescil ederek mezarın bulunduğu bölgeyi
koruma alanı ilan etmişti.
HAYVANCILIK BÖLGESİ İLAN EDİLSİN İSTEDİLER AMA...
Öte yandan Bayramiç Muratlar köyünde altın madeni
sondajlarının tekrar başlatıldığı dile getiriliyor. Muratlar köyünde çiftçilik
yapan Mustafa Alper Ülgen bölgedeki Hacıbekirler, Armutlu, Yeniceköy,
Çiftlikköy, Bıyıklı, Tülüler köylerinde de sondajların başladığını ifade
ederek, “Muratlar’dan Bayramiç barajına kadar her yerde sondaj makineleri
çalışıyor. Bunların dışında, içerideki köylerde kiralanan tarlalarda, orman
içinde onlarca makine var ve harıl harıl çalışıyor. Bayramiç maden bölgesi
ilan edildi de kimsenin haberi mi yok? Bayramiç köy muhtarları, kooperatif
başkanları, ziraat odası başkanı Ankara’da Meclise gittiler ve çok açık bir
talepleri vardı: ‘Bayramiç, hayvancılık bölgesi ilan edilsin’.
Reklam
Bence de edilsin ve bu sondajlar derhal durdurulsun. Tarım
ve hayvancılık asla madencilik ile birlikte yapılamaz” dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder