Ekoloji Birliği‘nin 25-26 Ocak tarihlerinde Muğla’da yapılan Ege
Bölge Toplantısı Sonuç Bildirgesi basın ve kamuoyuna açıklandı. Sonuç
Bildirgesi’nde “iklim krizi ve ekolojik yıkıma dur demek için ekoloji
mücadelesinin daha da yükseltilerek toplumsal bir hale getirilmesi gerektiği”
vurgulaması yapıldı.
Ekoloji Birliği Ege Bölge Toplantısı 25-26 Ocak
tarihlerinde Muğla’da yapıldı. Daha önce Samsun ve Aydın’da bölge toplantıları
yapan Ekoloji Birliği, 2020 yılının ilk bölge toplantısını Muğla’da MUÇEP‘in
ev sahipliği ile gerçekleştirdi. Muğla’daki Ege Bölge Toplantısına
önümüzdeki aylarda Ekoloji Birliği tarafından gerçekleştirilmesi planlanan “Enerji
ve Maden Çalıştayı”nın düzenleyicilerinden olan Ekoloji
Kolektifi de katıldı.
HEM HALKA HEM BİLEŞENLERE YÖNELİK TOPLANTI
25 ve 26 Ocak tarihlerinde MUÇEP’in ev sahipliği ile 2 gün
olarak gerçekleştirilen Ege Bölge Toplantısı’na 100 dolayında kişi katıldı ve
toplantı yoğun ilgi gördü. Muğla’nın Akyaka, Bodrum, Dalyan, Datça,
Gökova, Marmaris, Milas, Yatağan gibi bölgeleri ile İzmir Söke, Manisa
Turgutlu, Aydın, Çine, Balıkesir, Çanakkale ve Ankara’dan da toplantıyı izlemek
üzere gelenler oldu.
Ekoloji Birliği’nin Ege Bölge toplantısı, hem halka
hem de bileşenlere yönelik iki ayrı özellikte gerçekleştirildi. Halka yönelik
yapılan ve halktan katılımların olduğu ilk günkü toplantıda, yerellerde
yaşanılmakta olan sorunlar, köylü yurttaşların da yaptıkları açıklamalar ve
sunumlarla aktarıldı.
Ekoloji Birliği Ege Bölge Toplantısı’na EGEÇEP, AYÇEP,
ÇİYAP, TURÇEP, FOÇA FORUM, SÖKEÇEP, MUÇEP, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları
Koruma Derneği gibi Ekoloji Birliği bileşenleri katılımları ve
sunumları ile katkıda bulundu.
Enerji politikasından kaynaklanan jeotermal ve termik
santraller ile madencilik alanında ise siyanür kullanımına dayalı altın
madenciliği, sülfürik asit kullanımına dayalı nikel madenciliği gibi kimyasal
ve metalik madencilik uygulamalarının yarattığı ekolojik tahribat ve bunlara
karşı verilen mücadeleler geçmişten ve günümüzden örneklerle anlatıldı. 26 Ocak
günü toplantının ikinci gününde Yatağan termik santrali önünde yapılan basın
açıklaması ile birlikte santral sembolik olarak kapatıldı.
ENERJİ ve MADENCİLİK POLİTİKALARI İLE EKOLOJİK YAŞAMA
ETKİLERİ
Ekoloji Birliği ve Ekoloji Kolektifi’nin birlikte
düzenleyeceği “Enerji ve Maden Çalıştayı” konusunda, bu çalıştayın
neden gerekli olduğuna ilişkin açıklamalar da yapılarak, Ege Bölge
Toplantısı’ndan elde edilecek sonuçların da çalıştaya katkı sunacak bazı
veriler sağlayabileceği üzerinde duruldu.
Yapılacak çalıştayın; siyasi iktidar eliyle uygulanan enerji
ve madencilik politikaları ile ekolojik yaşama etkileri temelinde ele alınması,
yürütülen ekoloji mücadelesinin haklılık temellerinin topluma daha etkili
anlatılabilmesini sağlayacak şekilde bu çalıştay ile ekoloji mücadelesinin
alternatif politikalar oluşturmasının da hedeflenmesi gerekliliği ifade edildi.
Toplantının ikinci gününde Yatağan termik santrali önünde
basın açıklaması yapılarak, santral sembolik olarak kapatıldı.
EKOLOJİ MÜCADELESİNİN TOPLUMSAL ve HUKUKSAL BOYUTLARI
Yaşanılmakta olan ekolojik sorunlar ve buna karşı yürütülen
ekoloji mücadelesi birlikte değerlendirilirken, siyasi iktidarın enerji ve
madencilik politikası temelinde sermaye düzenince topluma dayatılan uygulamalar
ve ekolojik yaşamda karşı karşıya bırakılan durum, hem çevre hem de insan
sağlığı açısından ele alındı.
Yerellerde verilen mücadelelere ilişkin sunumlarda da, bu
duruma dikkat çekecek şekilde ekoloji mücadelesinin toplumsal boyutları yanı
sıra hukuksal sürece ilişkin özet değerlendirmelerle aktarıldı.
ÖRGÜTLENME ve POLİTİKA
Bileşenlere yönelik olarak gerçekleştirilen toplantının
ikinci gününde, Ekoloji Birliği’nin 2 yıla yaklaşan mücadele süreci
içindeki bazı deneyimleri de paylaşılarak değerlendirildi.
Toplumsal mücadelelerde “örgütlenme” ve “politika” alanında
iki önemli sürecin varlığına dikkat çekilen Ekoloji Birliği Ege Bölge
Toplantısı Sonuç Bildirgesi‘nde şu vurgulamalar yapıldı:
“Ekoloji Birliği; bugünkü süreçte taşıdığı özellikleri ile
ekoloji mücadelesi içinde toparlanma ve örgütlenmeyi temsil etmektedir. Genel
ekoloji mücadelesini yönlendirecek nitelikte bir ekoloji politikasının oluşması
ise mücadele içinde olgunlaşma süreci yaşamaktadır.
Temel bir gerçeklik olarak; ekoloji mücadelesi kapitalizme
ve sermaye düzenine karşı bir mücadeleyi de kapsamaktadır. Dolayısıyla
demokrasi, emek ve yaşam mücadelesi ile de içiçe bir mücadele özelliğindedir.”
SONUÇ OLARAK:
Ekoloji Birliği Ege Bölge Toplantısı‘ndan çıkan sonuçlar şu
tespit ve değerlendirmelerle açıklandı:
— Topluma dayatılan enerji politikası, yapılan ekolojik
yıkım ve tahribatı meşru göstermeye yönelik ortaya konulan bir aldatmadan
ibarettir, gerçekte ise Türkiye’nin bu kadar çok enerjiye ihtiyacı yoktur.
— Madencilik adı altında yapılmakta olanlar, sadece yeraltı zenginliğimizin soyulup sömürülmesidir. Mevcut madencilik yasası da bu yapılanları yasal bir hale getirmek amacıyla yapılmış bir düzenleme anlamını taşımaktadır.
— Yaşam alanları ve tarım arazileri siyasi iktidar tarafından sermayenin mülkü haline dönüştürülmeye başlanmış, izlenen politika nedeniyle ekolojik yaşam bir rant kapısı haline getirilirken, doğa sadece bir meta gibi görülmeye çalışılmaktadır.
— Siyasi iktidar tarafından hukuku askıya alan bir anlayış egemen hale getirilmeye çalışılmakta, bu durum da şirketlere projelerini uygulamada hukuka aykırı yöntemlere başvurma cesareti vermektedir.
— Ekosistemin bu kadar ciddi tehdit ile karşı karşıya kalarak günümüzde tarihin en büyük ekolojik yıkım ve tahribatı yaşanmasının ardında, siyasi iktidar desteği ile yürütülen projelerin gerçekleşmesi doğrultusunda şirketlerin çıkarının kollanması için hukukun da göz ardı edilmekte olduğu gerçeği yer almaktadır. Dolayısıyla sadece doğa değil, aynı zamanda hukuk da katledilmektedir.
— Sermayenin doğaya vahşi saldırganlığını yansıtan enerji, madencilik vb. alanlarda uygulamaya çalıştığı bazı projelere karşı yaşam alanlarına ve tarım arazilerine sahip çıkma temelinde verilmekte olan mücadele tamamen meşru ve hukuki bir mücadeledir, daha da gelişip yükseltilerek toplumsal bir mücadele şekline dönüştürülmelidir.
— Madencilik adı altında yapılmakta olanlar, sadece yeraltı zenginliğimizin soyulup sömürülmesidir. Mevcut madencilik yasası da bu yapılanları yasal bir hale getirmek amacıyla yapılmış bir düzenleme anlamını taşımaktadır.
— Yaşam alanları ve tarım arazileri siyasi iktidar tarafından sermayenin mülkü haline dönüştürülmeye başlanmış, izlenen politika nedeniyle ekolojik yaşam bir rant kapısı haline getirilirken, doğa sadece bir meta gibi görülmeye çalışılmaktadır.
— Siyasi iktidar tarafından hukuku askıya alan bir anlayış egemen hale getirilmeye çalışılmakta, bu durum da şirketlere projelerini uygulamada hukuka aykırı yöntemlere başvurma cesareti vermektedir.
— Ekosistemin bu kadar ciddi tehdit ile karşı karşıya kalarak günümüzde tarihin en büyük ekolojik yıkım ve tahribatı yaşanmasının ardında, siyasi iktidar desteği ile yürütülen projelerin gerçekleşmesi doğrultusunda şirketlerin çıkarının kollanması için hukukun da göz ardı edilmekte olduğu gerçeği yer almaktadır. Dolayısıyla sadece doğa değil, aynı zamanda hukuk da katledilmektedir.
— Sermayenin doğaya vahşi saldırganlığını yansıtan enerji, madencilik vb. alanlarda uygulamaya çalıştığı bazı projelere karşı yaşam alanlarına ve tarım arazilerine sahip çıkma temelinde verilmekte olan mücadele tamamen meşru ve hukuki bir mücadeledir, daha da gelişip yükseltilerek toplumsal bir mücadele şekline dönüştürülmelidir.
Ekoloji Birliği Ege Bölge Toplantısı katılımcıları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder