26 Şubat 2020 15:38
Gaziemir'de eski kurşun fabrikasının bahçesine gömülü olduğu
tespit edilen nükleer atıklarla ilgili fabrika sahiplerine verilen 5 milyon
liranın üzerindeki para cezaları AYM tarafından da onaylandı.
Fotoğraf: Evrensel
Özer AKDEMİR
İzmir
İzmir
İzmir Gaziemir’deki eski kurşun fabrikasının bahçesine
gömülü olduğu tespit edilen nükleer atıklarla ilgili fabrika sahiplerine
verilen 5 milyon liranın üzerindeki para cezaları Anayasa Mahkemesi (AYM)
tarafından da onaylandı. Para cezasına "Mülkiyet hakkının ihlali"
gerekçesi ile itiraz eden fabrika sahiplerinin başvurusunu reddeden AYM,
çevrenin korunması ve sağlıklı çevrede yaşama hakkına vurgu yaparak, verilen
para cezasının “orantısız” olmadığına ve fabrika sahiplerinin mülkiyet
haklarına aykırılık taşımadığına karar verdi.
"İZMİR’İN ÇERNOBİLİ"
1940’lı yıllarda İzmir Gaziemir’de faaliyete başlayan Aslan
Avcı kurşun fabrikası sahasına radyoaktif atıkların gömülü olduğu 2007 yılında
ortaya çıkmıştı. Yaklaşık 70 dönümlük bir alanda Türkiye Atom Enerjisi Kurumu
(TAEK) tarafından yapılan ölçümlerde fabrika bahçesindeki alana gömülü olarak
200 tona yakın radyoaktif atık tespit edilmişti. Bölge bu olayın ardından
“İzmir’in Çernobil’i olarak adlandırılmaya başlandı. Alanda tespit edilen
radyoaktif maddenin Türkiye’de bulunmayan, sadece nükleer santrallerdeki
nükleer çubuklardan bulaşan europium 152 olduğu belirlenmişti. Emrez ve Aktepe
Mahallelerinde on binlerce insanın yaşadığı bir bölgede tespit edilen atıklar
13 yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ kaldırılmadı.
TÜRKİYE’NİN EN YÜKSEK ÇEVRE CEZASI
2010 yılında şirketin başka bir yere taşınması ile terk
edilen fabrika bahçesindeki atıklar, fabrikanın eski ortaklarından birisinin
ihbarı sonrası ortaya çıkmıştı. Atıkların tehlikeli atık olduğunun tespit
edilmesinin ardından İzmir Valiliği tarafından şirkete 321 bin lira para cezası
kesilirken, ayrıca şirketle ilgili “Çevreyi kasten kirletme” suçlaması ile
ilgili suç duyurusunda da bulunulmuştu. Şirketin idari para cezasına itirazı
İzmir 2. İdare Mahkemesi tarafından 2009 yılında reddedilmiş, mahkeme kararın
gerekçesinde fabrika bahçesinde gömülü olan atıkların tehlikeli atık olduğuna
vurgu yapılmıştı. Bu süreç içerisinde bölgede yapılan inceleme ve denetimlerde,
şirkete atıkların kaldırılması ile ilgili tanınan sürede atıkların bertaraf
edilmediği görülürken, atıklar nedeniyle çevredeki su kuyularında yüksek oranda
ağır metallerin olduğu tespit edildi. Şirkete bu kez de idari para cezasının
üst sınırından Türkiye’de verilen en yüksek çevre cezası olan 5 milyon 79 bin
900 lira yeni para cezası verildi. Şirketin itirazları ile devam eden
hukuki süreç sonunda temyiz talepleri de reddedilerek karar kesinleşti.
Mahkemenin kararı temyizden de geçerek kesinleşince şirket sahipleri bu sefer
AYM’ye başvuru yaparak verilen para cezası ile mülkiyet haklarının ihlal
edildiğini ileri sürdüler.
AYM: CEZALARIN AMACI KAMU YARARI VE ÇEVRENİN KORUNMASI
Verilen para cezalarını AYM’ye taşıyan şirket itiraz
gerekçesi olarak tehlikeli atıkların bertaraf edilmesinin hukuken ve fiilen
imkansız olduğunu, cezai sorumluluk doğmadığı halde ölçüsüz bir ceza
verildiğini ileri sürerek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştü.
Şirketin başvurusunu değerlendiren mahkeme kararında şu konuların altını çizdi;
“Tehlikeli atıkların bertaraf edilmesi, çevrenin korunması
ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı açısından büyük önem arz etmektedir.
Başvurucu şirkete verilen cezaya dayanak incelemede fabrika sahasından alınan
numunelerin analiz edilmesi sonucu atıkların çevreyi kirlettiğinin sabit olduğu
görülmüştür. İdari para cezası verilmesi suretiyle mülkiyet hakkına yapılan
müdahalenin kamu yararı ve çevrenin korunması amacına yönelik olduğu
değerlendirilmiştir”.
MÜLKİYET HAKKI İHLAL EDİLMEDİ
Tehlikeli atıkların bertaraf edilmesine ilişkin fiili bir
kısıtlama olmadığı ve mülkiyet hakkına müdahaleye karşı fabrika sahiplerinin
etkin bir biçimde itiraz edebilme olanağı bulduğuna dikkat çeken AYM, şirketin
iddialarının aksine idari para cezasının uygulandığı tarihlerde 2872 sayılı
Çevre Kanunu’nun yürürlükte olduğunu dile getirdi. AYM, “İdari para cezası
dışında başvurucuya herhangi bir adli veya idari yaptırım uygulanmamış,
müsadere veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi ya da şirketin faaliyetlerinin
engellenmesi gibi bir tedbir yoluna da gidilmemiştir. Ayrıca idari para cezası
verilmesine yol açan fiilin başvurucunun kusurundan kaynaklandığı, kamu
makamlarının özensiz bir tutum veya davranışının ise söz konusu olmadığı
gözetilmiştir. Başvurucunun mülkiyet hakkı ile kamu yararı arasında olması
gereken adil dengenin bozulmadığı ve müdahalenin ölçülü olduğu sonucuna
varılmıştır” dedi. AYM bu gerekçelerle mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine
karar verdi.
CEZA DAVALARI BERAATLE SONUÇLANMIŞTI
Şirket sahipleri ile ilgili çevreyi kasten kirletme iddiası
ile açılan davada verilen 4 yıl 2 ay hapis cezası ise ilerleyen süreçlerde
fabrikaya geçici depolama ruhsatının verilldiği 2004 yılından sonrası için
fabrika bahçesine tehlikeli atık gömülmesine iştirak ile ilgili yeterli kanıt
bulunmadığı gerekçesi ile beraatle sonuçlandı.
"NÜKLEER KİRLİLİK GİZLENMEYE ÇALIŞILIYOR"
EGEÇEP avukatı olarak dava açan Arif Ali Cangı, karardan
anlaşıldığına göre şirketin 321 bin liralık cezayı ödediğini, daha sonraki 5
milyon liralık cezaya itiraz ettiğini ve bu itirazın reddedildiğini belirtti.
AYM'nin kararında para cezasının radyoaktivite mevzuatına dayalı olarak
verilmediğinin belirtildiğini aktaran Cangı, şunları söyledi:
"Çevre Bakanlığı bilinçli olarak tehlikeli atıklarla
ilgili para cezası kesmiş şirkete. Oysa o günlerde radyoaktivite bulaşıklı
atıklardan dolayı kesildiğine yönelik açıklama yapılmıştı, kamuoyunun tepkisini
dindirmek için. Radyoaktivitene dolayı para cezası kesmemişler çünkü ondan
dolayı kesmiş olsalar TAEK ve diğer devlet kurumlarının sorumluluğu doğacak.
Yani Radyoaktivitenin kaynağının nereden olduğunu araştırmak zorunda
kalacaklar. Burada sanki radyoaktivite bulaşığı yokmuş gibi bir para cezasının
kesildiğini görüyoruz mahkeme kararında. Bu ciddi bir sürecin eksikliğinin
göstergesidir. Yani radyoaktivite bulaşınığın TAEK kendi raporları ile kabul
etmişken daha sonra da bunu reddetmeye başlamıştı, o red buraya yansımış. Çevre
Bakanlığı radyoaktivite bulaşığından bahsetmemiş, sadece tehlikeli atıktan
bahsetmiş. İdare tarafından nükleer kirlilik gizlenmeye çalışılıyor. AYM tabii
dosyada böyle bili olmadığı için burada radyoaktivite bulaşığı vardır diyemez,
kararında. AYM'nin değil, idarenin Çevre Bakanlığının kusuru bu. Nükleer atığı
görmezden gelme, örtbas etme, üzerini kapatma çabası var burada"
AYM kararının 65. paragrafında fabrika sahiplerinin kusuruna
dikkat çekilirken kamu makamlarının kusurunun bulunmadığı yorumunu yaptığını
belirten Avukat Cangı, "Burada bir anlamda 'bütün günah şirketin. O da
para cezasını ödedi. İş bitmiştir' gibi sanki oradaki tehlikeli ve nükleer
atıkların karşılığı 5 milyon liraymış gibi bir mantık var. Bu da paranı öde
kirlet mantığının bir ürünü bu yorum" diye konuştu.
EGEÇEP'İN BAŞVURUSU REDDEDİLMİŞTİ
Şirket sahiplerine verilen hapis cezaları ile ilgili
davalara dair EGEÇEP ve Yeşiller Sol Gelecek Partisinin AYM'ye yapıtğı
başvurunun "süresi geçmiş" denilerek reddedildiğine işaret eden
Cangı, "Oysa ceza yargılaması sonucunda Yargıtayın kararı bize tebliği
edilmedi. Bizim bu başvurumuzu AYM incelese buradan da bir ihlal çıkacaktı.
Şimdi AİHM ne yapacak bilmiyorum" dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder