26 Temmuz 2020 23:05
TEMA Vakfının hazırladığı "Kaz Dağları Yöresi'nde Madencilik" raporuna göre, Kaz Dağlarının yüzde 79'u madencilik yapılabilecek şekilde ruhsatlandırılmış.
Fotoğraf: Çanakkale Belediyesi, Harita: TEMA
Özer AKDEMİR
TEMA Vakfı tarafından hazırlanan rapor Kaz Dağı'nın nasıl büyük bir tehdit ile karşı karşıya olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Resmi verilere dayanılarak hazırlandığı belirtilen rapora göre Kaz Dağları Yöresi’nin %79'u maden ruhsatlı!
KAZ DAĞLARI 1.634 RUHSAT ALANINA BÖLÜNMÜŞ!
TEMA Vakfının hazırladığı "Kaz Dağları Yöresi'nde Madencilik" raporu açıklandı. 39 sayfalık raporda Biga Yarımadası ve Kuzey Ege’yi kaplayan 1.697.062 hektarlık alan olarak tanımlanan Kaz Dağları Yöresinin Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nden (MAPEG) elde edilen verilere göre 1.294.335 hektarı ruhsatlandırıldığı dile getirildi. Yörenin, ihale, arama ve işletme safhalarında 1.634 ruhsata bölündüğüne dikkat çekilen raporda, "Bu yoğunlukta bir madencilik faaliyetinin yörenin tüm ekolojik, kültürel ve ekonomik yapısını büyük ölçüde tahrip edeceği açıktır" ifadelerine yer verildi.
MADEN KANUNUNDA 2004 DEĞİŞİKLİĞİ KIRILMA NOKTASI
Maden Kanunu'nda 2004 yılında yapılan değişikliklerin "önemli bir kırılma noktası" olduğuna işaret edilen raporda, şu görüşlere şer verildi; "Kanun ile izin ve çevresel etki değerlendirmesi hususlarında düzenlemeler yapılmış, madencilik faaliyeti yapılabilecek alanlar genişletilmiştir. Orman, muhafaza ormanı, ağaçlandırma alanları, özel koruma bölgeleri, milli parklar, tabiat parkları, sit alanları, tarım alanları, su havzaları ve benzeri doğal ve kültürel zenginlikleri olan ve bu sebeple koruma altına alınmış alanlar madencilik faaliyetine açılmıştır. Bugün itibarıyla ne yazık ki ülkemizde doğayı, tarım alanlarını ve kültürel varlıkları madencilik faaliyetlerine karşı koruyan tek bir koruma statüsü bulunmamaktadır."
“Kaz Dağları Yöresinde Madencilik” raporunun, Maden Kanunu'nun mevcut haliyle Kaz Dağları örneğinden yola çıkarak ülke genelinde doğa ve tarım alanlarının, su varlıklarının ve kültürel mirasın madencilik nedeniyle karşı karşıya kaldığı tehditleri ortaya koyma amacıyla hazırlandığı belirtilirken, "coğrafyamızda bugün ve gelecekte sağlıklı bir çevre ve sağlıklı bir toplumda yaşayabilmemiz elimizdeki değerlerin korunmasıyla mümkündür." denildi.
KAZ DAĞLARININ BİYOÇEŞİTLİLİK ZENGİNLİĞİ
Kaz Dağları Yöresinin jeolojik oluşum özellikleri ile metalik madenciliğin ve kömür madenciliğinin yoğun olarak yapıldığı bir yöre olduğunun altının çizildiği raporda, madencilik faaliyetlerinin yörenin doğal varlıklarına, tarımsal üretimine ve turizmine olası etkileri incelenirken her iki madenciliğin bir arada değerlendirildiği IV. Grup maden ruhsat alanlarına bakılmış. Raporun Kaz Dağlarındaki biyolojik zenginliğe değinilen bölümünde yörenin 1994 yılında Milli Park, 1998 yılında Tabiatı Koruma Alanı ilan edildiğine dikkat çekildi. Kaz Dağları'nda bulunan 52 farklı noktada 3232 hektar alanın “Gen Kaynaklarını Yerinde Koruma Sahası” olduğunun altının çizildiği raporda, "Kaz Dağı Milli Parkı'nda bilim insanlarınca bugüne kadar 101 familyaya ait 800 civarında bitki türü tespit edilmiştir. Bu türlerin 77 tanesi dünyada yalnızca Türkiye’de (endemik), 32 tanesi ise dünyada sadece Kaz Dağları’nda bulunur. Kaz Dağları ile birlikte çalışma alanı dahilinde farklı statülerde çok sayıda doğa koruma alanı bulunur. Bu alanlar toplam 69.235 hektarlık bir alan oluşturmaktadır" ifadelerine yer verildi.
TÜRKİYE'NİN EN ÖNEMLİ TARIMSAL ÜRETİM BÖLGELERİNDEN BİRİ
Raporda Kaz Dağları Yöresinin ayrıca Karabiga Kıyıları, Manyas Gölü, Çanakkale Boğazı, Biga Dağları, Kaz Dağları, Babakale-Asos Kıyıları, Ayvalık ve Bakırçay Deltası ÖDA alanlarına ev sahipliği yaptığı da vurgulandı.
Raporun, yörenin tarımsal değerlerinin irdelendiği bölümünde tarım alanlarının Kaz Dağları Yöresi'nin %43’ünü (730.588 hektar) oluşturduğu belirtildi. Bu alanların büyük bölümünün Çanakkale ve Balıkesir illerini kapsadığı aktarılırken, bu illerin gerek ürün deseni gerekse ürün verimi açısından Türkiye’nin en önemli tarımsal üretim bölgeleri arasında yer aldığına dikkat çekildi. Yörede ayrıca tarım alanları korunmak amacıyla ilan edilen 9 büyük ovanın da bulunduğuna dikkat çekilen raporda, Çalışma alanındaki büyük ovaların alansal büyüklüğünün 112.610 hektar olduğu bilgisi verildi.
KAZ DAĞLARININ %79'U MADEN RUHSAT ALANI!
Raporun kuşkusuz en dikkat çekici ve esas vurgu yapmak istediği bölümü ise Kaz Dağları Yöresinde madencilik başlıklı bölümü oldu. Rapor MAPEG'e göre çalışma alanında toplam ruhsat alanının 1.294.335 hektar olduğu belirtilirken, alanın ihale, arama ve işletme safhalarındaki 1.634 ruhsata bölündüğü ifade ediliyor. MAPEG’in IV. Grup ruhsatların alansal dağılımına bakıldığında çalışma alanının %79’unun (aktif ruhsatlar ve ihale alanları) ruhsatlandırıldığı belirtildi. Raporda bu ruhsatlarla ilgili şu bilgilere yer verildi; "Bu ruhsatların %41’i aktif ruhsatlardan oluşur. Aktif ruhsatların %57’si arama, %43’ü ise işletme ruhsatı safhasında bulunur. Ruhsatların %38’i ise ihale alanı olarak ruhsatlandırılmıştır. Tüm çalışma alanının sadece %21’i herhangi bir IV. Grup maden ruhsat sahası olarak tanımlanmamıştır. Ruhsat sahası olarak tanımlanmayan bu alanların büyük bölümünün verisi olmayan alanlardan oluştuğu ve potansiyel birer ruhsat alanı olarak değerlendirilebileceği de göz ardı edilmemelidir".
ORMANLARIN %80'İNDE MADENCİLİK YAPILABİLECEK
Bu maden ruhsatlarının farklı arazi kullanım türlerine göre dağılımına bakıldığında, çalışma alanındaki orman varlığının %80’inin madencilik yapılabilecek alan olarak belirlendiği dile getiriliyor. "Bu aktif ruhsatların %57’si işletme, %43’ü arama ruhsatı statüsündedir. Orman alanlarının %39’u ihale ruhsat alanları için tahsis edilirken, tüm orman varlığının ise sadece %20’si herhangi bir ruhsat sınırına dahil değildir. Ruhsat verilerine erişilemeyen ve bu nedenle boş olarak işaretlenen bu alanlar tüm çalışma alanındaki toplam boş orman alanının büyük bölümünü oluşturmaktadır."
KORUNAN ALANLARIN %55'İ MADENCİLİĞE AÇILIYOR
Rapora göre maden ruhsatlarının uluslararası ve ulusal koruma mevzuatı ile korunan alanlara dağılışı incelediğinde Gen koruma, kent ormanı, muhafaza ormanları, tohum meşcere alanı, tabiat parkı, tabiatı koruma alanı, milli park, özel çevre koruma bölgesi ve doğal sit alanı gibi farklı koruma statüleriyle korunan alanların %55’i madencilik yapılabilecek alanlar olarak belirlendiği dile getirildi. Raporda konuya dair şu görüşlere yerd verildi; "Korunan alanlar içinde madencilik faaliyetleri açısından en dikkat çekici alanlardan biri milli parklardır. Milli Parklar'ın %54'ü ihale ruhsat alanlarında kalmaktadır. Bu alanlardan biri olan Kaz Dağları Milli Park Alanı'nın %80'i Troya Milli Parkı’nın ise %10’u ihale ruhsat alanında kalmaktadır. Tabiat Koruma Alanları içinde yer alan ve dünyada sadece Kaz Dağları'nda yaşayan Kaz Dağı Göknarları'nın yaşam alanını oluşturan Kaz Dağı Göknarı Tabiat Koruma Alanı'nın ise %99,9’u ihale ruhsat alanında yer almaktadır.
ARKEOLOJİK ALANLARIN %42'Sİ AKTİF RUHSAT ALANI
Canlı tür çeşitliliği bakımından büyük öneme sahip olan Önemli Doğa Aalnları (ÖDA) alanlarının büyük bölümünün de madencilik faaliyetlerinin tehdidi altında olduğuna dikkat çekilen raporda şöyle denildi; "ÖDA alanlarının %55'i ihale ruhsat alanlarında, %40’ı ise aktif ruhsat alanlarında yer almaktadır. Aktif ruhsatların ise %43’ü işletme safhasındadır. ÖDA alanlarının sadece %5’si herhangi bir ruhsat alanına dahil değildir." Rapora göre arkeolojik sit alanlarının %42’si aktif ruhsat sahası, %23’ü ihale sahası alanında yer alıyorken, Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıkları’nın %81’i, sit alanlarının %60’ı ihale ruhsat alanında yer alıyor. Ruhsat alanları içinde kalan kültür varlıklarından Troya Milli Parkı’nın %10’u ihale ruhsat alanında. Yörenin su varlığı açısından maden ruhsatları irdelendiğinde ise havza alanlarının %31’i aktif ruhsat alanı, %42’si ise ihale ruhsat alanı içinde yer aldığı ifade ediliyor.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Raporun Sonuç ve Öneriler başlığında Maden Kanunu'nda yapılan değişikliklere göre Kaz Dağları yöresinin her karışının madenler için ruhsatlandırıldığının altı çizilirken şu görüşlere yer verildi; "Milyonlarca yılda oluşmuş doğal varlıkların ve binlerce yıllık kadim kültürün söz hakkı raporda gösterilen madencilik ruhsatlarının faaliyete geçmesiyle yok olacaktır. Raporun ortaya koyduğu sonuçlar hem Kaz Dağları Yöresi'nde hem de Türkiye genelinde ekolojik temelli, bütüncül, tarımsal üretimi önceliklendiren “arazi kullanım planlamasına ve koruma yaklaşımına” ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Sahip olduğu özellikler ile Kaz Dağları Yöresi madencilik faaliyetlerinden korunması gereken bir dünya mirasıdır. Geleceğimizin mirası doğal varlıklar madencilik faaliyetlerine tamamen kapalı doğa koruma statüleri ile korunmalıdır."
https://www.blogger.com/blog/post/edit/7587775499842386213/914920984527059262?hl=tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder