Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazisine yapılan
Cumhurbaşkanlığı Sarayı (Kaç-Ak Saray) hukuki, toplumsal ve siyasal yönleriyle
masaya yatırıldı. AKP hükümetinin siyasal islam düşüncesini topluma yayabilmek
için önce mekan algısıyla oynandığının dile getirildiği panelde, AOÇ'a yasadışı
bir şekilde yapılan Kaçak Sarayın Cumhuriyet değerleriyle hesaplaşmanın en
önemli simgelerinden birisi olduğu ifade edildi.
EGEÇEP ve Mimarlar Odası Ankara Şubesinin ortaklaşa
gerçekleştirdiği “AOÇ, Kaç-Ak Saray, Kent Hakkı ve kent Mücadelesi” başlıklı
söyleşi Mimarlık Merkezinde yapıldı. Söyleşiyi yöneten EGEÇEP Eş Dönem Sözcüsü
Hülya Yılmaz, kent hakkının Gezi eylemleri sürecinde öne çıktığını belirterek,
İzmir’deki çevre sorunları ve kent mücadelesi hakkında bilgi verdi.
“İNŞAAT YA
RESULLALLAH”
Söyleşinin ilk konuşmasını yapan Anadolu Üniversitesi
Öğretim üyesi Dr. Ethem Torunoğlu; Ankara da yıllardır süren kent mücadelesini
Türkiye kamuoyu ile paylaşmak için değişik kentlerde toplantılar yapıldığını
belirterek, “Türkiye kentlerindeki yağma ve talan süreci, sermayenin ve siyasi iktidarlarını
yasaları yönetmelikleriyle çok uzun yıllardır planlanan bir olaydı. Sadece Türkiye’ye
de özgü değil az gelişmiş dünya ülkelerinde de benzer süreçlerden geçiliyor”
diye konuştu. Torunoğlu, “AOÇ’un ve kentlerin yağması sermaye için, krizden
çıkışın yolunu inşaat sektöründe gören, “İnşaat Ya Resulallah” anlayışıyla
hareket eden hükümetin politikası olarak gündeme geldi. Bunlar sürpriz
değildir. Sürpriz olan siyasi iktidar için buna karşı yapılan direniştir. Gezi
Parkı direnişi o nedenle bunların ezberini bozdu” dedi.
AOÇ BİR LABORATUVARDI
TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Kent İzleme Merkezi
üyelerinden Redife Kolçak, sermayenin hızla doğal ve kültürel değerlere
saldırdığı bir süreçte bir başka saldırının da Cumhuriyetin özgürlükçü
değerlerine olduğunu söyledi. AOÇ’un bağımsızlık sembolü olduğunu, köy
enstitülerini ruhunu taşıdığını belirten Kolçak, “AOÇ bir özgürleşme
hareketinin, özellikle tarım ve tarımsal emeği dönüştürme deneyinin
laboratuarıdır” dedi.
50 DAVA AÇILDI 150'YE
ULAŞABİLİR
Mimarlar Odası Ankara Şubesi avukatı Gökçe Bolat AOÇ’de ulusal
bellek katliamının yanı sıra bir de hukuk katliamı da yaşandığını aktardı. AOÇ arazileri
için oda olarak açtıkları 50 davanın bulunduğunu belirten Bolat, “Mimarlar
odasının hobisi dava açmak değil ama bu dava sayısı çiftliğin ne denli talan
edildiğini ortaya koyuyor. Genel seçimlerde tablo düzelmezse bu dava 150'ye
çıkar. Talan edilse de AOÇ’un halen çok değerli araziler var ve sermayenin, iktidarın
gözü burada. 1925 de kurulan AOÇ yüzölçümünün %42 sini kaybetti” diye konuştu.
CUMHURİYETLE
HESAPLAŞMANIN MEKANI
Son olarak konuşan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan
Karakuş Candan, AOÇ’un AKP iktidarı için Cumhuriyetle hesaplaşmanın mekanı
olduğunu ile getirdi. Candan, “Çok doğru bir mekanı seçtiler kendi açılarından.
Ancak, Cumhuriyet e kendi değerlerini kendi çocukları üzerinden savunmasını Ankara’dan
gerçekleştirdi” dedi. AKP’nin iktidara gelir gelmez 2003 de TOKİ yönetmeliğini
değiştirerek en alttan, halkın ev barınma ihtiyaçları üzerinden politika
yapmaya ve toplumu değiştirmeye çalıştığını aktaran Candan, “TOKİ medrese
görünümlü okular yaptı, sonra 4+4+4 geldi. Osmanlı-Selçuklu mimarisi dedikleri
ne idüğü belirsiz adliye sarayları, hükümet konakları yaptılar ve ardından
hukuku, idari yapıyı değiştirdiler. Önce mekanları ardından içeriğini
değiştiriyorlar. Kaçak saray bunların tepesindeki en üst organ oldu. Aileden
başlayıp ülkenin temsiliyetine kadar giden bir yönetim isteminin mekansal
değişimini ifade ediyor” dedi. Konuşmaların ardından söz alan İzmir Orman
Mühendisleri Odası Şube Başkanı Kenan Öztan, AOÇ'un yağmalanmasına en önce
direnmesi gereken Orman Mühendisleri Odası Genel Merkezi'nin bunu yapmadığı
eleştirisinde bulundu. Söyleşiye CHP İzmir Milletvekili Musa Çam da izleyici
olarak katıldı. (İzmir/EVRENSEL)
Eklenme Tarihi: 05 Nisan 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder