Özer AKDEMİR
İzmir
İzmir
Tüm dünya içinde bulunduğumuz günleri su ve orman
varlıklarına dikkat çekebilmek için Su Günü ve Ormancılık Günü gibi adlarla
kutlarken, suların ve ormanların ülkemizdeki halini gösteren acı örneklerden
birisi de Bulgaristan sınırındaki Istrancalarda (Yıldız Dağları)
gerçekleştirilen bilirkişi keşiflerinde yaşandı. Sınırın öte tarafında,
Bulgaristan’da koruma altında bulunan Istranca Dağları, Türkiye sınırından
girildikten sonra hemen her noktasında doğal yaşamı ve kültür varlıklarını
tehdit eden bir faaliyetle yüz yüze.
ARICILIĞA İZİN YOK MADENCİLİĞE VAR!
Istrancalarda suları, ormanları ve biyoçeşitliliği tehdit
eden madencilik çalışmalarına karşı açılan davaların bilirkişi keşifleri Dünya
Su ve Orman Günlerine denk geldi. Daha önce altın madeni işletilmesi projesi
mahkeme kararı ile iptal edilen Dereköy’ün bu sefer mermer ocakları ile başı
dertte.
Mermer ocağına karşı açılan davanın bilirkişi keşfinde
Dereköy ormanlarının önemine dikkat çekildi. Doğal Yaşamı Koruma Vakfı (Dayko)
Kırklareli İl Temsilcisi Göksal Çidem’in aktardığı bilgiye göre keşif sırasında
Dereköy Ormanlarının iki yıl süren biyosfer rezerv alan çalışmasının 12
alanından birisi olduğuna dikkat çekildi. Keşifte proje dosyasındaki
çelişkilere vurgu yapılırken, orman içerisinde kilometrelerce açılacak yolun,
aşırı yağmurlarda Dereköy’e sel olarak geleceği dile getirildi.
Istranca Dağları, Tarım Bakanlığı tarafından 2010 yılında
koruma altına alınan Trakya arısının doğal yaşam alanı iken proje dosyasında bu
konudan hiç bahsedilmemesi dikkat çekti. Öte yandan keşifte Dereköy
ormanlarında arıcılık yapmak için kiralama talebine bile olur
verilmezken, madencilik faaliyetine izin verilmesindeki büyük çelişkinin da
altı çizildi. Ayrıca, madenciliğin koruma altındaki Trakya arısı popülasyonuna
olduğu kadar Avrupa Kırmızı Orman Karıncası başta olmak üzere çok sayıda nesli
tehlike altındaki türlere de olumsuz etki yapacağı uyarısında bulunuldu.
‘BURAYA KAZMA DAHİ VURAMAZSINIZ!’
Keşif heyetinin ikinci durağı ise sakin şehir (Cittaslow)
Vize’nin Doğanca köyü oldu. Bilirkişi incelemesinde ise Soğucak ve Doğanca
muhtarlarının davetlisi olarak katılan Prof. Dr. Doğan Kantarcı kil
ocağı açılmak istenen bölge için, “Siz bu alana kazma bile vuramazsınız” dedi.
Kantarcı, kil ocağı açılmak istenen bölgenin çeşitli türlerden oluşan meşe
ormanı, gürgen, akçakesme ağacı, karaçalı, katran ardıcı, yaban gülü gibi
birçok türlerin bir arada yaşadığı doğal bir ekosistem olduğunu belirterek; “Bu
orman alanı “Avrupa Vejetasyon Haritasında” “G28 “ biriminde tescil ettirilmiştir.
Diğer bir deyimle bu orman Avrupa’nın önemli ve korunması gereken “Ekolojik
olarak hassas yetişme ortamlarındaki kurak mıntıka ormanlarındandır. Buradaki
ve çevredeki meşe ormanlarındaki doğal çiçekli bitkiler aynı zamanda önemli bir
bal üretim kaynağıdır. Bu ormanın kök sistemi 300-500 yıllık olup, karaçam ile
ağaçlandırma yapılsa bile topraklaşma süreci ile birlikte doğal ekosistem
dengesi ancak 300-400 yılda oluşabilir” dedi. Soğucak köylüleri “Kil
ocağı açılmak istenen alanda avlanmak yasak. Avın yasak olduğu alan kepçelere,
kamyonlara nasıl serbest olacak. Tüfekle, köpekle girmenin yasak olduğu yere
kamyonlar, kepçeler mi girecek” diye tepkilerini dile getirdiler.
KÖYLÜLERDE GEÇİM DERDİ
Bilirkişi keşfinin son durağı Soğucak bölgesinde
kapasite artış talebinde bulunan kalker ocağı kırma eleme tesisi oldu.
Tesise karşı dava açan köy muhtarlığı ve söz alan katılımcılar, bölgenin
yer altı su besleme alanı olduğunu, köy kaynak sularının azaldığını,
geçimlerinin tehlikeye girdiğini anlattılar.
Eklenme Tarihi: 24 Mart 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder