12 Haziran 2016 10:23
Cerattepe’de bilirkişi keşfinin olduğu gün Artvin’deydik...
Bile bile beklenen bir gelişmenin açıklamasıydı bilirkişi heyeti raporu.
Özer AKDEMİR
Cerattepe’de bilirkişi keşfinin olduğu gün Artvin’deydik.
Keşiften bir gün önce, akşam saatlerinde geldiğimiz Artvin’de öncelikle Yeşil
Artvin Derneği’ne uğradık. Bir iki hafta önce, 7 ilin polisi jandarması ile
koca bir kenti karşı karşıya getiren Cerattepe direnişinin henüz sıcaklığı
soğumamıştı. Kente başta avukatlar olmak üzere, birçok kurumdan temsilciler
gelmiş, dernekte ertesi gün gerçekleşecek bilirkişi keşfi ile ilgili
değerlendirmeler yapılıyordu.
Akşam, Yeşil Artvin Derneği yöneticilerinden Bilgehan ve
Alev öğretmenlere, EGEÇEP Eş Dönem Sözcüsü Sevda Budak’la konuk olduk. Gece
boyunca konuşmalarımız, Cerattepe, direniş ve polis-jandarma saldırılarında
yaşanan olaylarla ilgiliydi.
Sabah, keşif heyetinin bekleneceği Kafkasör Yaylası’na
çıkmadan önce Sevgi Lokantası’nda kahvaltı yaptık. Sevgi Öney’in işlettiği
şirin esnaf lokantasının girişinde “Cerattepe’de altın madenine hayır”, “Bu
işletme Cerattepe’ye müdahale olduğu anda kapatılacaktır” yazıları bizi
karşıladı. Sevgi hanım, son yaşanan olaylar ve o günkü bilirkişi keşfi ile
ilgili Artvin esnafının çok büyük bir çoğunluğunun aynı duyguları beslediğini
söyleyerek şunları anlattı; “Bu madenin Artvin’e ne kadar zarar vereceğini
bütün Artvinliler biliyor. Bugün bilirkişi heyeti yukarıya gidiyor. Bunun
sonucu ne olursa olsun, mahkeme sonucu ne gelirse gelsin yılmayacağız ve
direnmeye devam edeceğiz. Çünkü biz Artvinliliyiz, burada doğduk büyüdük,
burada ölmek istiyoruz.”
‘BU SESSİZLİK ARTVİN İÇİN İYİ DEĞİL’
Keşif günü sakin geçti. Binlerce Artvinli Cerattepe’de
toplanıp, el ele tutuşarak karşıladılar bilirkişi heyetini. Heyeti taşıyan
camları karartılmış minibüs, “Madene hayır” kaşkolları, döviz ve pankartları
taşıyan, kadınlı-erkekli, yaşlı, genç, çoluk çocuk Artvinlilerin elele
tutuşarak oluşturduğu koridordan geçerken de Artvinliler tek söz söylemediler.
Yukarıda, Artvinlinin Kafkasör’den ötesine geçmesine jandarmanın izin vermediği
keşif alanı Cerattepe’de de durum çok farklı değildi. Keşfe katılan bir avukat,
oradaki durumun da “tedirgin edici bir sakinlik” içinde geçtiğini anlattı
sonradan. “Bilirkişi heyeti ve hakimler çok uyumluydular. Çok ilgili
göründüler, 90 yaşındaki Artvinlileri dinlediler” dedi ve yılların deneyimiyle
bu sessizliğin Artvin için iyi bir şey olmadığını söylediler.
Aynı hukukçu, Artvinlinin polis ve jandarma saldırısına direndiği günleri de değerlendirdi. “Bir noktadan sonra yanlış yapıldı” dedi. “O kadar silah, teçhizat, kaba kuvvet, gaz bombası üstünlüğüne rağmen, halk son derece kararlıydı, güçlüydü. Saatlerce o gaza, baskıya, plastik mermilere direndiler. Yine de direnirlerdi. Orada saldırının en yoğunlaştığı anlarda gençler, Artvinliler hendekleri kazmaya başlayacaklardı. Saldırı orada durdurulabilirdi. ‘Hendek’ sözcüğü bile korkuttu birilerini ve müdahale geldi. Direniş geri adım attı. Çünkü Artvinlinin Cerattepe’yi korumak için hendek kazması, Doğu-Güneydoğu’da yaşayan Kürtlerin, ‘özyönetim’ talebiyle hendek kazdığı bir sürece denk geliyordu ve anlamı sadece Cerattepe’yi korumaktan öte geçecekti. İnsanların yaşamlarını, yaşam alanlarını korumak, orada söz sahibi olmak için direnişi gibi bir siyasi bir anlam, bir mesaj olarak da yorumlanabilecekti ki, devletçi kafa buna izin vermedi.”
Aynı hukukçu, Artvinlinin polis ve jandarma saldırısına direndiği günleri de değerlendirdi. “Bir noktadan sonra yanlış yapıldı” dedi. “O kadar silah, teçhizat, kaba kuvvet, gaz bombası üstünlüğüne rağmen, halk son derece kararlıydı, güçlüydü. Saatlerce o gaza, baskıya, plastik mermilere direndiler. Yine de direnirlerdi. Orada saldırının en yoğunlaştığı anlarda gençler, Artvinliler hendekleri kazmaya başlayacaklardı. Saldırı orada durdurulabilirdi. ‘Hendek’ sözcüğü bile korkuttu birilerini ve müdahale geldi. Direniş geri adım attı. Çünkü Artvinlinin Cerattepe’yi korumak için hendek kazması, Doğu-Güneydoğu’da yaşayan Kürtlerin, ‘özyönetim’ talebiyle hendek kazdığı bir sürece denk geliyordu ve anlamı sadece Cerattepe’yi korumaktan öte geçecekti. İnsanların yaşamlarını, yaşam alanlarını korumak, orada söz sahibi olmak için direnişi gibi bir siyasi bir anlam, bir mesaj olarak da yorumlanabilecekti ki, devletçi kafa buna izin vermedi.”
O barikatı aştı devletin silahlı kuvvetleri. O hendekleri
kazdırmadı ‘önce devlet’ diyen akıl ve Cerattepeye Cengiz’in iş makineleri
çıktı. Sonra Cumhurbaşkanı, dönemin Başbakan’ının “Hukuka saygılıyız, hukuki
süreci bekleyeceğiz” açıklamaları, Başbakanla Artvin’den heyetin görüşmeleri.
Bu arada, en üst makamlardan yapılan “Maden zararsız, birileri Artvinlileri
kışkırtıyor” açıklamalarının hem mahkemeye, hem bilirkişilere açıkça müdahale
boyutu…
BİLİRKİŞİ ‘UCUBESİ’
Tüm bunlardan sonra geçtiğimiz günlerde açıklanan ve madenin
Cerattepe’de işletilebileceğine hükmeden “bilirkişi raporu ucubesi”nin gelmesi
sürpriz mi oldu? Değil elbette. Bile bile beklenen bir gelişmenin açıklamasıydı
bilirkişi heyeti raporu. Şimdi, şu saatten sonra mahkemeden bu ‘ucube’
bilirkişi raporun aksine, önceki mahkeme kararları doğrultusunda “Ya Artvin ya
maden” türünden bir görüş çıkar mı? O kararı veren hakimlerin iki yıl
içerisinde çil yavrusu gibi dağıtıldığı bir adalet mekanizmasında böyle bir şey
beklemek saflıktan da öte olur.
Ne olacak peki? Yeşil Artvin Derneği iki gün önce bilirkişi
raporuyla ilgili zehir zemberek bir açıklama yaptı ki, o raporun altında imzası
olup o açıklamadan sonra yüzü kızarmayan bir ‘bilim insanı’ın vicdanı
‘sıfırlanmış’ demektir. Bütün ömürleri boyunca o bildiride yazılanların
utancını taşıyacaklardır farkında olsunlar olmasınlar.
Buradan bir başka konuya değinerek konuyu bağlayalım. Bir
süredir şehit cenazesine katılan CHP lideri Kılıçdaroğlu’na yönelik sistematik
olduğu anlaşılan saldırılar var. AKP, “din-bayrak-şehit istismarcılığı”nı
kimseyle paylaşmak istemiyor anlaşılan. Bu nedenle güdümü altındaki lümpen,
derin ilişkiler kanalıyla CHP liderini baskılamaya, tedirgin edip, bu
alanlardan uzak durmaya zorluyor. En son cenaze töreninde işi Kılıçdaroğlu’na
kurşun çekirdeği atacak raddeye vardı. Atan da tacizden, yaralamadan sabıkalı
bir AKP ilçe yöneticisi.
Bu son saldırıda sonra Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları, bir
ana muhalefet partisinin kendi acziyetini ortaya koymasının yanında, aslında
memlekette gelinen noktanın da özeti gibi. “Devlet bizi korumaktan aciz duruma
gelmiş. Biz kendi güvenliğimizi alırız.”
Durum bu; devletin ve hukukun vatandaşın, ana muhalefet partisi genel başkanının, doğanın, kurdun kuşun böceğin güvenliğini korumaktan aciz olduğu noktada herkesin kendi güvenliğini alması, Anayasal güvencedeki yaşam hakkının bir gereğidir. Buna ister yaşamı savunma deyin, isten öz savunma, ister faşizme karşı direniş… Ne denirse densin, hukukun olmadığı, aksine zulmün ve sömürünün olduğu yerde direniş haktır.
Durum bu; devletin ve hukukun vatandaşın, ana muhalefet partisi genel başkanının, doğanın, kurdun kuşun böceğin güvenliğini korumaktan aciz olduğu noktada herkesin kendi güvenliğini alması, Anayasal güvencedeki yaşam hakkının bir gereğidir. Buna ister yaşamı savunma deyin, isten öz savunma, ister faşizme karşı direniş… Ne denirse densin, hukukun olmadığı, aksine zulmün ve sömürünün olduğu yerde direniş haktır.
Dünyayı güzellik, Cerattepe’yi de direniş kurtaracaktır.
https://www.evrensel.net/haber/282368/artvini-guzellik-cerattepeyi-direnis-kurtaracak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder