Manyas Kuş Cenneti Festivali kapsamındaki bir panel için
Bandırma'ya giden Özer Akdemir, bölgede ekolojik tahribatı büyütecek
gerçeklerle karşılaştı.
Özer AKDEMİR
Bandırma Manyas Kuş Cenneti Festivali kapsamında yapılan
“Medya diliyle çevre” paneline gitmeden birkaç gün önce Çanakkale’deki bir
arkadaş Yenice-Kalkım arasındaki çinko kurşun madenlerinden birisinin kapasite
artırımına gittiği bilgisini verdi. Bunun anlamı şuydu; Kaz Dağı’nın kuzey
yamaçlarındaki zümrüt yeşili ormanlar biraz daha yok olacaktı. O ormanların
içinden süzülüp gelen “Bin Pınarlı İda”nın suları daha da kirlenecekti. Dağın
doruğundan Agonya ovasına akan küçük şelalenin yarpuz, dağ çileği, kekik ve çam
sakızı kokan sularına ağır metaller karışacak, önce rengi, kokusu, sonra akışı,
sesi değişecekti.
Kalkım’ın yanı başından akıp Gönen Barajı’na akan Handere ve
Döşemedere’nin sularının bu bölgedeki üç maden tarafından kirletildiğini bizzat
gidip madenleri, dereleri ve Kaz Dağı’nın kuzey yamaçlarını görüp, görüntüleyen
birisi olarak bu bilginin hiç de hayra alamet olmadığını Bandırmalılara
anlatmak zorundaydım.
Panelde anlattım da. Birkaç yıl önce, o deredeki kirliliği
gösteren fotoğraflarla anlattım. Aynı karede, bu kirliliğe neden olan madenin
atık havuzunu gösteren, bu havuza birkaç yüz metre uzaklıktaki bir otelin
bahçesinden çektiğim fotoğrafta vardı. Bunları tam karşımda oturan Bandırma
Belediye Başkanı Dursun Mirza’ya bakarak anlattım. Acı acı kafasını sallayıp
onayladı sözlerimi başkan; “Bu madenlerin yanından geçen derelerdeki kirlilik
Gönen Barajı’na karışıyor. Gönen barajının suları Agonya Ovası’nı suluyor. Daha
da önemlisi Bandırma’nın içme suları da maalesef bu barajdan geliyor...”
KAPYA BİBERİNİN SONU
Belediye Başkanının onayladığı bu bilgiye göre, kapasite
arttıran maden ilerleyen günlerde Bandırma’nın içme sularını artan bir
yoğunlukla kirletmeye devam edecekti. Bu, aynı zamanda bölgenin en önemli
tarımsal ürünlerinden Kapya biberinin de sonunun biraz daha yaklaşması anlamına
geliyordu ki, artık topraklar bu kirli sularla verimsiz hale geldiği için
köylüler kaypa biberi üretmekten yavaş yavaş vazgeçmeye başlamışlardı. Keşke
Bandırma’nın sorunu sadece Gönen Barajın’dan aldığı bu sular kadar olsaydı.
Bir yıl kadar önce Balıkesir-Çanakkale 1/100.000’lik Çevre
Düzeni Planı ile ilgili haber yaparken Bandırma’nın bir sanayi kenti olarak
tanımlandığını öğrenmiştim. Plana göre Bandırma’da ithal kömüre dayalı termik
santraller yapılacaktı.
Panelden bir gün önce geldiğim Bandırma’da beni,
Balıkesir’in deneyimli gazetecisi Önder Balıkçı karşıladı. Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti (TGC) Balıkesir temsilcisi olan Balıkçı, TGC Başkanı Turgay Olcayto ve
TGC Genel Sekreter Yardımcısı Niyazi Kalyoncu ile buluşturmak üzere Erdek’e
götürdü. Bandırma Erdek arasında yol boyunca, körfeze dizilmiş ‘kirlilik
anıtları’nı da gösterdi.
RUHSATININ OLMADIĞI ORTAYA ÇIKTI
Yol üzerinde Eti Maden şirketinin sülfirik asit fabrikasının
hemen yanında Bandırma Gübre Fabrikaları (BAFSAŞ)’ın tesisleri yer alıyordu.
Erdek’te buluştuğumuz duayen gazeteci Turgay Olcayto, bu fabrikanın Demirel
zamanında yapılan açılış törenlerine o zamanlar Anadolu Ajansı’nda çalışan bir
gazeteci olarak katıldığını anlattı. Yıl 1975 ve o günden günümüze kadar
üretimine devam eden fabrikanın ruhsatsız çalıştığı, 2014 yılında Almanlarla
ortak bir iş yapmak istemesi üzerine ortaya çıkmış! Alman ortak yeni farika
kurmak için eskisinin ruhsatını sormuş ve var olanın foyası ortaya dökülmüş!
Belediyenin bu kaçak olduğu ortaya çıkan fabrikayı mühürlemesi işe yaramamış.
Mühürler sökülmüş, fabrika çalışmaya devam etmiş. Olmayan ruhsatın alınması
için de çalışmalar başlamış tabii.
Gazeteci Önder Balıkçı, beni bir yere daha götürdü, “Burayı
mutlaka görmeniz lazım” diyerek. Bandırmanın içinde, Levent mahallesinde,
denizin kıyısında, Boraks madenlerinin atıklarını bulunduğu bir alandı burası.
Yıllardır bu bölgeye dökülen atıklar arka vadilerden taşarak artık denize kadar
ulaşmıştı. Atıkların yol açtığı ağır metal kirliliği ve kimyasal kirlilik
doğrudan Bandırma Körfezi sularına karışırken, yanı başındaki Levent Mahallesi
sakinleri de bu atıklarla komşu olarak yaşamak zorundaydı.
“Bilmek istiyorsan düş yola” diye bir afiş görmüştüm
Bandırma’ya gelmeden önce. Oysa, işte Bandırma’da gördüklerimiz gibi bu “Han-ı
yağma” düzenin de çok gezen çok üzülüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder