Ahmet Özdemir
23 Haziran 2016, Perşembe
Hani derler ki; delinin biri kuyuya bir taş atmış, kırk
akıllı çıkaramamış.” Özer Akdemir, bir zamanlar kamuoyunu yakından ilgilendiren
Bergama Altın Madeni’ne ilişkin kitap yazmaya karar verdiğinde,
gazeteci Aydın Engin içinden “Allah akıl fikir versin. Bu
genç meslektaş nasıl bir gayya
kuyusuna daldığının, nasıl bir meslek belasına çattığının
galiba
farkında değil” diye geçirmiş. Ama genç meslektaşı uzun engel aşmalar, araştırmalar, incelemeler sonucunda “Alman Vakıfları ve Bergama Gerçeği”ni kitap haline getirerek “Kuyudaki Taş”ı yayınlamış. Bu kez Aydın Engin şu satırları kaleme almış:
farkında değil” diye geçirmiş. Ama genç meslektaşı uzun engel aşmalar, araştırmalar, incelemeler sonucunda “Alman Vakıfları ve Bergama Gerçeği”ni kitap haline getirerek “Kuyudaki Taş”ı yayınlamış. Bu kez Aydın Engin şu satırları kaleme almış:
“.. Özer Akdemir kitabında bir taşla iki kuş vurmayı
hedefliyordu. Hem Bergama altın madeninde dönen dolapları ve birbirinin içine
geçmiş iğrenç çıkar ilişkilerini sergilemeyi hem de Necip Hablemitoğlu'nun
öldürülmesinin üstüne yatan sır perdesini aralamayı. Yani birbiri ile ilintili
ama yine de birbirinden bağımsız ve büyük bölümleri karanlıkta kalmış iki ayrı
konuyu bir arada ve tek kitapta araştırmak.
Şimdi kitap elim(iz)de. Yanılmışım. Elimizde dört dörtlük
bir gazetecilik çalışması var. Ulaşılabilen her belge, her bilgi, her tanıklık
titizlikle taranmış, ayıklanmış. Cevabı bulunamayan sorulara dürüstçe
"bulunamadı" denmiş….”
Yılların gazetecisi Aydın Engin, “Kuyudaki Taş” için
“.. Kolaycılığa kaçmayan; yazanın sabır sınırlarını zorlayan bir iğne ile kuyu
kazması, ama okurun da sebep sonuç ilintileri içinde sunulan olaylar dizisini
iyi kavramasını sağlayan bir kitap bu…” yargısına varmış.
Hatırlanacağı üzere, Aralık 2002'de "faili meçhul"
bir cinayete kurban Dr. Necip Hablemitoğlu, Bergama köylülerinin direnişini
Alman Vakıflarının Türkiye'deki faaliyetleriyle ilişkilendirmiş, hazırladığı ve
o günlerde bir hayli ilgi gören kitabında, bu vakıflarla işbirliği yapan Türk
aydınlarının tutumunu eleştirmişti.
Hablemitoğlu, sivil toplum kuruluşlarının Avrupa kökenli
kurum ve kuruluşlarla olan ilişkilerinin ne tür riskler içerebileceği
konusunda, algılar oluşturmuş, bu algılardan bir kısım siyasiler de
yararlanabilmişti.
Özer Akdemir, “Evrensel Basın Yayın,” yayınları arasında
çıkan “Kuyudaki Taş – Alman Vakıfları ve Bergama Gerçeği” adlı kitabında
ezberleri bozuyor, yaratılan algıları alt üst ediyor. Diyor ki:
“… Hablemitoğhı'nun yazdığı "Alman Vakıfları ve
Bergama Dosyası" kitabının gerçek dışı bilgi-belge ve sayısal veriler
üzerine kurgulandığını, kitabın aslında Bergama köylülerinin mücadelesine
karşı, temeli MGK'larda atılan bir psikolojik harp çalışmasının parçası
olduğunu anlatmaya çalışacağım. Ulaşabildiğim bilgi ve belgelerle ortaya bir
fotoğraf koymak istiyorum. Bu fotoğraf ta sadece 2000-2002 yılları arasında
Bergama köylü hareketine karşı 'kaynatılan' cadı kazanını, kuyuya atılan taşın
etkilerini değil, kuyuya atılan taşta önemli bir rolü olan Hablemitoğlu'nu
ölüme götüren sürecin de izi sürülmeye çalışıldı.
Ulaştığım sonuç şu; 'Milli güvenliği tehdit'ten öte,
altın tekellerinin tekerine çomak soktuğu için Bergama köylü hareketine karşı
bir 'oyun' tezgâhlandı. Hablemitoğlu bu oyunda çok önemli bir role soyundu.
Kuyuya taşı ona attırdılar. O, bu oyundaki rolüne son nefesine kadar sadık
kalırken, oyunun başarısının ancak kendi ölümü ile olanaklı olacağını elbette
bilmiyordu...”
Özer Akdemir, Gazeteciliğe 1998 yılında Evrensel Gazetesi
Zonguldak muhabiri olarak başladı. Halen Evrensel gazetesi İzmir bürosunda
muhabir olarak çalışmakta.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder