19 Şubat 2017 17:03
‘OHAL’de Düşünce ve Basın Özgürlüğü’ panelinde daha özgür
bir basın için ‘Hayır’ çağrısı yapıldı.
Eğitim Sen Çanakkale Şubesi Çanakkale Belediyesi Prof. Dr.
Türkan Saylan Sosyal Tesisleri’nde “OHAL’de Düşünce ve Basın Özgürlüğü” paneli
düzenledi. Panelin moderatörlüğünü Gazeteci Sermet Atadinç yaptı. Muhabirimiz
Özer Akdemir ve BirGün Gazetesi Yazıişleri Müdürü Berkant Gültekin ise panele
konuşmacı olarak katıldı. Konuşmacılar, 15 Temmuz sonrasında yaşanan süreçte
basına ve düşünce özgürlüğüne yönelik yapılan baskılarla ilgili konuşurken,
daha özgür bir basın için başkanlık referandumuna “Hayır” denilmesi gerektiğini
söyledi.
Panelin açılış konuşmasını yapan Gazeteci Sermet Atadinç,
“Gazetecilik emek ve demokrasi mücadelesinin bir parçası haline gelmiş durumda.
Özellikle günümüzde bu bağlamda gazeteciliği değerlendirmek, emek ve demokrasi
mücadelesinin bir parçası olarak tüm emek ve demokrasi güçleri gazeteciler ile
dayanışma sağlamak zorunda” dedi.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında gazetecilere yönelik
gerçekleştirilen baskı ve sansürün daha da arttığını ifade eden Atadinç,
“Gazeteciler gerçeklerin peşinde olarak her zaman için halkın haber alma
özgürlüğü ve gerçekleri öğrenme hakkının savunucusu olacaklardır. Ancak, bu
mevcut olan emperyalist ve kapitalist sistemin yönetememezlik krizinin getirmiş
olduğu boyutta, mevcut olan hakim sınıfın bir engeli ile karşı karşıyayız”
dedi.
‘BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ SIRALAMASINDA 151. SIRADAYIZ’
Panele konuşmacı olarak katılan Muhabirimiz Özer Akdemir ise
panelde yaptığı konuşmasında, son süreçte gazetecilere ve basına yönelik
uygulanan baskıların giderek arttığını ifade etti.
AKP iktidarının 15 yıl boyunca gazetecilere yönelik yaptığı
baskıların sonucu olarak Türkiye’nin basın özgürlüğü konusunda dünyada 151’inci
sıraya gerilediğini ifade eden Akdemir, “Gazetecinin temel görevi nesnel durumu
sansürlemeden, çarpıtmadan yansıtmaktır. İkincisi demokratik değerlere ve insan
haklarına aykırı davranamaz. Bizim temel unsurlarımız bu. Gazeteci dediğimiz bu
temel ilkelere uymak zorundadır. Bu ilkeler evrenseldir. Ne yazık ki 2002’den
günümüze kadar gelen durumda gazeteciler, gazeteci olmaktan çıktı. Basın
özgürlüğü açısından dünyadaki en kötü ülkeler arasındayız. Sayısal olarak, 180
ülke arasında şu anda Türkiye 151’inci sırada. Daha önceleri Türkiye basın
özgürlüğü açısından 99’uncuydu. 15 yılda 151’inci sıraya indi ve hızla daha aşağılara
iniyor. Darbeler, muhtıralar her 10 yılda bir tekrarlanıyor. 15 Temmuz
sürecinde ilk saatlerde 5 haber sitesine erişim engellendi. 24 yayın organının
lisansı, 34 gazetecinin sarı basın kartı iptal edildi. Leman dergisinin yaptığı
darbe özel sayısının dağıtımı engellendi ve toplatıldı. 56 gazeteci hakkında
gözaltı kararı verildi. İşten çıkarmalar, istifalar, baskılar artan bir ivme
ile devam etti” dedi.
Anayasa paketinin referandumdan geçmesi halinde Türkiye
basınını daha zor günlerin beklediğini ifade eden Akdemir; “Anayasa değişikliği
geçerse, basın mensupları ve gazeteciler hak ihlalleri ile karşılaşacak. Yeni
anayasa ile seçilecek olan Cumhurbaşkanı istediği zaman yönetmelik
çıkarabilecek; örneğin, Basın İlan Kurumu ile ilgili bir yönetmelik çıkaracak
ve Basın İlan Kurumu da ‘Şu gerekçe ile şu gazetelere ilan vermiyorum’ diyecek.
Bu durum özellikle muhalif yerel basın üzerinde bir baskı aracı olarak
kullanabilecek” dedi.
‘HAYIR’LARI BİRLEŞTİRMEK GEREKİYOR’
Panelde konuşan gazeteci Berkant Gültekin ise basın ve
düşünce özgürlüğünün yaygınlaşabilmesi için anayasa referandumundan çıkacak
sonucun önemli olduğunu belirtti. Gültekin, basına karşı uygulanan baskılara
karşı anayasa referandumunda güçlü bir ‘Hayır’ kampanyası yürütülmesi
gerektiğini ifade ederek; “Eğer biz gazeteci isek sizler de okursunuz,
yurttaşsınız. Dolayısı ile bizim gördüklerimizi, yaşadıklarımızı, bizim
gördüğünüz baskıyı görüyorsunuz, okuyor ve biliyorsunuz. Gazetelere ve
gazetecilere cezalar yağdırılıyor. 150’ye yakın meslektaşımız gözaltında. Halen
iddianamelerini görebilmiş değiliz. Gazetecilere yönelik, medyaya yönelik
Türkiye’de ciddi bir baskı var. Birçok gazete, televizyon kapatılıyor.
Gazetecilere medya organlarına cezalar yağdırılıyor. Gazeteciler olarak kötü
bir süreçten geçiyoruz. Memleketin geleceği güçlü bir ‘hayır’ politikasının
örgütlenebilmesinden geçiyor. Burada sadece sol muhalif, ilerici demokrat
kesimlerin ‘Hayır’ı yetmiyor. Çok farklı kesimlerin ‘Hayır’larını bu ‘Hayır’
ile birleştirmek gerekiyor. Bunu sağlayabilmemiz için ‘Hayır’ın sesini daha
güçlü, daha gerçekçi bir şekilde örgütlememiz lazım. Kimse bu sürecin dışında
tutmamalı kendini. Her birimize çok önemli görevler düşüyor. Ülkenin geleceği
açısından çok önemli, ilk önce bunu anlamamız gerekiyor” dedi. (Çanakkale/EVRENSEL)
Panel öncesi Çanakkale Olay haberi:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder