03 Ocak 2019 14:48
Son Düzenlenme Tarihi: 03 Ocak 2019 21:10
Ekoloji Birliği ve TTB, gizlenen kanser raporunu halka
açıkladığı için hakkında hapis istemiyle dava açılan bilim insanı Bülent Şık'a
destek verdi.
Gizlenen kanser raporunu halka açıkladığı için hakkında 12
yıl hapis istemiyle dava açılan bilim insanı Bülent Şık'a Ekoloji Birliği
destek verdi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) de Sağlık Bakanlığı’a
araştırmanın sonuçlarının neden kamuoyuna açıklanmadığını sordu.
'RAPORU AÇIKLAMAYAN SAĞLIK BAKANLIĞI SUÇLUDUR'
Ülke genelinde 60 yerel ekoloji örgütünün birliği olan
Ekoloji Birliği Bülent Şık'a açılan dava ile ilgili yazılı açıklama yaptı.
Ekoloji Birliği "Asıl suçlu, kanser raporunu 4 yıl boyunca
halktan gizleyerek görevine ve halka ihanet eden Sağlık Bakanlığı'dır"
dedi.
Türkiye'de halkın, gıdasının yenmeyecek, suyunun içilmeyecek
kadar zehirli kimyasallarla kirli olduğunu Sağlık Bakanlığı'ndan değil, Gıda
Uzmanı ve Yazar Bülent Şık'ın yazdığı makalelerden öğrendiğini belirten Ekoloji
Birliği, Sağlık Bakanlığı'nın yaptırdığı araştırmada görev alan Bülent Şık'ın,
araştırma sonuçlandıktan 3 yıl sonra kendine ait bilgileri halka açıkladığını
dile getirdi.
Sağlık Bakanlığı'nın 2011 - 2015 yılları arasında Kocaeli,
Kırklareli, Tekirdağ, Edirne ve Antalya illerinde gıda ve su örnekleri
analizinin, kanser ve pek çok hastalık nedeni olarak bilinen pestisit, ağır
metal, poliaromatik hidrokarbon gibi zehirlerle gıdalarımızın imha edilmesini
gerektirecek kadar kirlendiğini ortaya koyduğunu aktaran Ekoloji Birliği,
araştırma yapılan illerimizde suyun, kurşun, alüminyum, krom ve arsenik
kirliliği nedeniyle içilemez durumda olduğu anlaşıldığını hatırlattı.
EKOLOJİ BİRLİĞİ: SAĞLIK BAKANLIĞI, GÖREV İHLALİ YAPTI
Araştırmanın yapıldığı Kocaeli Dilovası’nda her üç ölümden
biri, Tekirdağ, Kırklareli, Edirne’de her beş ölümden biri, Antalya’da ise
her on ölümden biri kanserden kaynaklandığını aktaran Ekoloji Birliği,
"Antalya ile diğer iller arasındaki çarpıcı farklılık, sanayinin yoğun
olduğu yerlerde kirliliğin ve buna bağlı kanserden ölüm oranını dramatik
biçimde arttırdığını ortaya koymaktadır. Sağlık Bakanlığı, kanser raporunu
aradan 4 yıl geçmesine rağmen bugüne kadar halka açıklamadı. Raporu gereken
önlemleri alması için ilgili devlet kurumlarına bile göndermeyen Sağlık
Bakanlığı, görev ihlali yaptı" dedi.
Görevini yerine getirmeyen Sağlık Bakanlığı'nın Nisan
2018'de gazetedeki yazı dizisinde, çalışmalarına katıldığı araştırmada kendine
ait sonuçları halka açıklayan bilim insanı Bülent Şık hakkında suç duyurusunda
bulunduğunu belirten Ekoloji Birliği: "Sağlık Bakanlığı'nın öncelikli
görevi, halk sağlığına zarar veren atıklarını havaya, derelere bırakan
fabrikaları ve onların sahibi bir avuç sermayedarı korumak değil, halkın
sağlığını koruma için bu kirliliğin oluşmasına engel olmaktır. Görevini yerine
getirmeyen Sağlık Bakanlığı, gizlediği araştırma sonuçlarını yayınladığı için
bilim insanı Bülent Şık hakkında suç duyurusunda bulunarak kendi kurumunu
halkın gözünde küçük düşürmüştür. Sağlık Bakanlığı, hatasından geri dönerek
Bülent Şık hakkında yaptığı suç duyurusunu derhal geri çekmeli ve yaptırdığı
kirlilik araştırma sonuçlarını sansürsüz olarak halka açıklamalıdır" dedi.
Ekoloji Birliği, Bülent Şık davasının izleyicisi olacağını
belirterek, "Davanın her aşamasında bilim insanı Bülent Şık'a desteğimizi
sunacak, asıl suçlu olan Sağlık Bakanlığı'nı görev ve sorumluluğunu yerine
getirmediğini anlatmaya devam edeceğiz" dedi.
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ'NDEN SAĞLIK BAKANLIĞI'NA SORULAR
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Sağlık Bakanlığı’nın Beş İlde Yürüttüğü
Çevresel Kirlilik Araştırması Sonuç Raporu Ne Oldu?” başlıklı açıklama
yayımladı. TTB açıklamasında Sağlık Bakanlığı’nca yürütülen araştırmanın
sonuçlarının neden kamuoyuna açıklanmadığını sordu.
TTB Merkez Konseyi ve TTB Halk Sağlığı Kolu tarafından
yapılan açıklamada, söz konusu projenin uzun zaman önce tamamlanmış olmasına
karşın henüz sonuçlarının açıklanmadığına ve açıklamak isteyen bilim
insanlarının da engellendiğine dikkat çekilerek, Sağlık Bakanlığı’nın bu
tutumunun, çevre ve insan sağlığının olumsuz etkilendiği yönündeki kuşkuları
doğrular yönde olduğu vurgulandı.
‘BU BÖLGELERDE ÖNLEM ALINDI MI?’
Açıklamada, araştırmanın sonuçlarına ilişkin olarak Sağlık
Bakanlığı’na şu sorular yöneltildi:
Adı geçen bölgelerde havadaki toz parçacıklarına (PM)
yapışan ve solunum yoluyla bünyemize aldığımız kanserojen kimyasalların
araştırılması yapıldı mı? Yapıldıysa sonucu ne oldu?
Projenin yürütüldüğü bu illerde bir yılın kaç gününde Dünya
Sağlık Örgütü’nün kabul ettiği hava kirliliği değerleri aşıldı?
Alınan gıda numunelerin yüzde kaçında maksimum kalıntı
sınırını aşan pestisitler tespit edildi? Gıda ürününde maksimum kalıntı
sınırının altında kalan ancak birden fazla sayıda pestisit içeren numunelerin
yüzdesi ne kadardır? Yer altı sularında pestisit ve kalıntıları tespit
edildi mi? Edildi ise miktarı nedir? Sularda ve bu bölgelerde üretilen gıda
maddelerinde arsenik ve benzeri ağır metal ve eser elementler tespit edildi mi?
Eğer edildiyse ne gibi önlemler alındı?
Araştırma sonunda bütün çalışmalar üst üste konularak bir
haritalama tekniği ile kanser vakalarının yoğun olduğu bölgelerde
kanserojen-kimyasal kirliliğinin de yoğun olup olmadığına bakıldı mı?
Bakıldıysa sonuçları nedir?
Klasik modelde bir kimyasalın miktarı azaldıkça zararlı
etkisinin de azalacağı kabul edilir. Oysa hormonal sistem bozucu kimyasalların
zararlı etkisi düşük dozlara doğru gidildikçe daha çok artış göstermektedir.
Çalışmada gıda ürünlerinde saptanan pestisitlerin hormonal sistem bozucu
nitelikte olup olmadığı incelendi mi?
Çalışmanın kapsadığı illerde kanser sıklığı ve kansere bağlı
ölümler ülke ve dünya ortalamalarına göre nasıl bir değişim izliyor, takip
edildi mi?
Projeden elde edilen bilgiler doğrultusunda bu bölgelerde
herhangi bir önlem alındı mı? Alındıysa nedir? (HABER MERKEZİ)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder