30 Ocak 2019 16:54
Bilirkişilerin “maden yapılamaz” dediği Çaldağı'da hukuk
nikel madenciliğine yeşil ışık yaktı.
Fotoğraf: Özer Akdemir/EVRENSEL
Özer AKDEMİR
İzmir
İzmir
Danıştay Turgutlu yakınlarında Çaldağı’da işletilmek istenen
nikel madenine yeşil ışık yaktı. İlk ÇED Raporu iptal edilen, daha sonra
verilen ÇED Raporu davasında iki kez yapılan bilirkişi keşfinde mahkemeye
madenin yapılamayacağı doğrultusunda sunulan rapora ve mahkeme başkanının karşı
oyuna rağmen yerel mahkeme ÇED'in iptalini reddetmişti. Danıştay yerel
mahkemenin bu kararını oy çokluğu ile onarken Çaldağı hukuk mücadelesinin
Anayasa Mahkemesinden (AYM) başka bir yolu kalmadı.
İKİ BİLİRKİŞİ RAPORU DA “MADENCİLİK YAPILAMAZ” DEDİ
Dünyanın en verimli tarım ovaları arasında gösterilen Gediz
Ovasının ortasında, Çaldağı'da yapılmak istenen nikel madenciliğinde hukuksal
süreçte sona gelindi. Birçok kez el değiştiren madene verilen ilk ÇED Raporunun
mahkemece iptal edilmesinin ardından madene ikinci ÇED Raporu verilmişti. Bu
ÇED Raporuna karşı da aralarında TMMOB bağlı odalar, EGEÇEP ve Ekoloji
Kolektifi'nin de bulunduğu kurumlar dava açmıştı. Manisa 2. İdare Mahkemesi
yılında sonuçlanmış, madenin ÇED olumlu raporu 2016 yılında iptal edilmişti. Bu
kararı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Çaldağı Nikel Şirketi temyiz ederken,
Danıştay 14. Dairesi, mahkeme sürecinde yapılan bilirkişi keşfindeki 3 kişilik
bilirkişi heyetinin yetersiz olduğu gerekçesi ile kararı bozmuştu. Mahkemenin
bu karar doğrultusunda yeniden oluşturduğu çeşitli uzmanlık alanlarından 9
kişilik bir bilirkişi heyetinin yaptığı keşif sonrası heyet oy birliği ile ÇED
raporunun yanlış ve yetersiz olduğuna karar vermişti. Ancak mahkeme bu açık
bilirkişi görüşüne ve mahkeme başkanının karşı oyuna rağmen önceki ÇED’i baz
alarak bilirkişi raporunu geçersiz sayıp ÇED iptal davasını reddetmişti. Yerel
mahkemenin "o zaman bilirkişi keşifleri neden yapılıyor" diye tepki
gösterilen kararı Danıştaya temyiz edilmişti.
TARIMI YOK EDECEK, SUYU TÜKETECEK
Temyiz dilekçesinde ÇED raporundaki birçok eksiği tespit
eden bilirkişi raporuna rağmen ÇED'in iptal edilmemesinin hukuka aykırı olduğu
ileri sürülmüştü. Temyiz dilekçesinde "Söz konusu işletme, bilirkişi
raporunda belirtilen risklerin dışında bölgenin tarım alanlarıyla çevrili
olması, işletmenin tamamının orman alanı üzerinde kurulu bulunması, deprem
riskli bölgede yer alması, tarımsal faaliyet gösteren bölgenin suyunu göz ardı
edilemeyecek şekilde tüketecek ve kirletecek olması ve sadece Turgutlu ovası
için değil, Menemen ve Foça ilçelerini kapsayacak kadar geniş bir alanı
etkileyecek şekilde gibi pek çok riski içermektedir” denilmişti. Dilekçede
uluslararası yasalara da vurgu yapılarak; "uygulandığında doğal
varlıkların geri dönülemez bir biçimde kaybı ile bölgenin geleceğinde önemli
kayıpların oluşması söz konusudur" denilerek yürütmenin durdurulma ı da
talep edilmişti.
“NE PAHASINA OLURSA OLSUN MADENİ ÇALIŞTIRMAYACAĞIZ”
Yerel mahkemenin davayı reddetmesine tepki gösteren Turgutlu
Çevre Platformu (TURÇEP) de yaptığı açıklamada mahkeme kararının kamu yararına
değil maden şirketinin çıkarına hizmet edeceği ifade edilerek, “Topraklarımıza
ne pahasına olursa olsun sahip çıkacak ve bu madeni kesinlikle
çalıştırmayacağız" demişti. Danıştay'ın yerel mahkemenin kararını onayarak
dosyayı kapatmasından sonra Çaldağı mücadelesinin hukuki anlamda Anayasa
Mahkemesi'ne gitmekten başka bir yolu kalmadı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder