3 Şubat 2019 Pazar

Kanser döşeli kaldırımlar! (Pazar yazısı)


03 Şubat 2019 04:35

Maden mühendisliği bölümündeki odasından alelacele çıkıp çevre mühendisliği bölümüne girdiğinde, kendisinden yana doğru gelmeye yeltenen birkaç öğrencisini kafasını başka tarafa çevirip görmezden gelerek koridorda hızla ilerledi. Kapısını yavaşça tıklatıp girdiği odadaki kadın meslektaşı onu ayakta karşıladı. Kalın çerçeveli gözlüklerinin üstünden bakarak onu karşısındaki koltuğa buyur etti.
Oturur oturmaz doğrudan meseleye girdi. “Hocam, bizim bu yazdığımız raporla TÜBİTAK’ın raporları taban tabana zıt” dedi, epey tedirgindi. Hazırlayıp mahkemeye sundukları bilirkişi raporunun başına bir iş açmasından korkuyordu. Meslek yaşamının en verimli döneminde sıkıntılı bir durum yaşamak istemiyordu. TÜBİTAK raporundaki verilerle böylesi bir sonuca ulaşmanın bir ‘yorum farkı’ olarak değerlendirebileceğine kanaat getirmiş ama raporun o cümlesine gelince tıkanıp kalmıştı.
Kanser döşeli kaldırımlar!
“Bakın hocam, burada ‘tehlikeli atık’ olduğunu yazmış TÜBİTAK Raporu. Bakın burada; “Tüm bu değerlendirmelerin ışığında ‘atık cüruf’ örneğinin ‘tehlikeli atık’ olduğu sonucuna varılmıştır”. Çok açık! Üstelik devamında da “örneğin ekotoksik özelliği sebebiyle yağmur, sızıntı vb sebeplerle sulu ortamlara (deniz, göl, kanalizasyon vb.) karışması engellenmeli, açıkta geçici depolanması da yapılmamalıdır” deniliyor. Oysa bizim rapor bütününe baktığımızda bu atıkları zararsız olarak niteliyor. Hadi diyelim bizim değerlendirmemiz o yönde oldu. Peki, Bu cümleyi ne yapacağız hocam?”
Elli yaşın üzerinde gösteren, kumral dalgalı saçlı kadın profesör hiç istifini bozmadan saçlarını eliyle düzeltirken, önüne itilen rapora tekrar bir göz attı. Gerilen sinirlerinin yatışması için yanıt vermeyi mümkün olduğu kadar geciktirerek kendini toparlamaya çalışıyordu.
Nihayet soluğunun düzeldiğine kanaat getirip hemen hemen aynı yaştaki, kırlaşmış saçlarının önü hafif dökülmüş meslektaşını olabildiğince sakin yanıtladı, “Hocam, lütfen bunlara takılmayın. Bu raporları okuyan mahkeme heyeti gördünüz mü şimdiye kadar? Ben bugüne kadar bilirkişi raporlarını okuyan yargıca denk gelmedim. Bakın, ben sizi tedirgin eden sorunu bir kalemde çözeceğim” dedi.
Rapordaki cümlede yer alan ‘tehlike atık’ sözcüklerini çizip ok çıkararak üstüne ‘tehlikesiz atık’ yazdı. Raporu ne yaptığını merakla seyreden hocanın önüne itti. “Buyrun, bu kadar basit!”
Şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemeyen hocanın “ama hocam...” diye başlayan cümlesini bitirmesine olanak vermeden, “Hocam hiçbir sıkıntı olmayacağına dair sizi temin ederim. TÜBİTAK MAM’dekilerin bu durumları ne kadar abarttığını siz de iyi bilirsiniz. Biz o atıkların bertarafını sağlayan bir işe olur veriyoruz. Milyonlarca ton atık vadilerin içine dolduruluyor. Biz çevreyi koruyoruz yani. Benim alanım bu hocam, bir sıkıntı olsa ben evet der miyim? ‘Tehlikeli atık’ yerine ‘tehlikesiz atık’ yazarak ‘sehven’ bir hata yapıldığını farz edin lütfen...”
 
***
İzmir’in en büyük üniversitelerinin birisinde, iki profesör arasında böyle bir konuşma geçip geçmediği bir tarafa, konusu edilen rapor tamamen gerçek!..
Bu bilirkişi raporuna dayanarak mahkeme cürufların hammadde olarak kullanıldığı tesise karşı açılan davayı reddetti. TÜBİTAK’ın ‘tehlikeli atık, suyla, canlılarla teması önlenmeli’ dediği atıklar belediyenin fabrikasında bordür, parke taşı yapılarak kaldırımlara serildi. Çocuklar üzerlerinde oyunlar oynadılar hergün. Bizler gelip geçtik...
Sonra köy yollarının altına dolgu malzemesi olarak serildi o tehlikeli atıklar. Yağmurda yaşta dağıldı, tarlalara, bahçelere karıştılar. Buradan yetişen ürünlerle de sofralarımıza kadar geldi.
Altında üç profesörün imzasının olduğu bilirkişi raporunda mahkemenin fark etmediği tahrifatı, cürufların İzmir Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından yol dolgu malzemesi olarak kullanılmasını eleştiren haberimden sonra İBB’nin “o cüruflar tehlikeli değil” diye gönderdiği belgeleri okurken keşfettim. Bilirkişiler açık açık “tehlikeli atık” yazan yeri “tehlikesiz atık” yapmışlardı!..
Raporun altında imzası bulunan hocalara ulaşma çabalarımdan sonuç çıkmadı doğal olarak. Aramalarıma, mesajlarıma yanıt dahi vermediler. Hocaların “sehven/yanlışlıkla” öyle yazılmış diyeceğini düşünerek TÜBİTAK ve bilirkişi raporunu yıllarını bu işe vermiş iki halk sağlığı öğretim üyesine yorumlattım. Sonuç beklediğim gibiydi; ortada “sehven” bir durum yoktu! Bilinçli bir tercih vardı. Cüruflarla ilgili iki rapor taban tabana zıttı!
Sonra ne mi oldu? EGEÇEP hocalar hakkında suç duyurusunda bulunup, kamu davası açılmasını talep etti. Savcılık bir yıl hocaların ifadesini dahi almadı. Israrlı takip sonrası savcılığa ifadeye çağrılan hocalar ‘sehven bir hata olmuş’ savunması yapıp işten sıyrıldılar. Dosya da kapatıldı!
Bir de, maden fakültesi hocası profesör 15 Temmuz darbe girişiminden 10 gün sonra emekli olsa da “FETÖ yapılanmasına üye olma” suçlamasından gözaltına alınıp tutuklandı.
İzmir ve ilçelerinde yaşıyorsanız, sokağınıza, kaldırımlarınıza bordür taşı döşeniyorsa bunların nereden geldiklerini sorun lütfen. ‘Sehven’ tehlikesiz yapılmış tehlikeli atıklar sizin de sokağınıza gelmiş, çocuklarınız kanser döşeli bu kaldırımlarda oynuyor olabilir!..
https://www.evrensel.net/yazi/83262/kanser-doseli-kaldirimlar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...