22 Ocak 2023 04:26
Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel
PAZAR
2011 yılının nisan-mayıs ayları arasında Küba’da bir ay kaldık. Türkiye’den giden küçük bir grup olarak bu bir aylık süre içerisinde, başta başkent Havana olmak üzere gezebildiğimiz kadar yeri gezmeye çalıştık. Bir daha gelmemiz neredeyse olanaksız olan bu ülkede gittiğimiz yerlerden birisi de Küba’nın Karayip Okyanusu kıyısındaki Pınar Del Rio idi. Vinales kasabasının Minas De Matahambre sahilinin bembeyaz kumsalında hamam suyu gibi ılık Karayip Denizi’ne girmeden önce denizin açıklara doğru koyulaşan turkuaz rengini uzun uzun seyrettik. Açık mavi gökyüzünde avare avare dolaşan beyaz bulutların gölgesi vurduğunda rengi laciverde çalan denizde, ufkun birleştiği yerde küçük bi’balıkçı teknesi bir görünüp, bir kayboluyordu. O denizde akşam güneşini de batırdık. Güneş, kocaman, kızıl bir portakal gibi hiç acele etmeden denize yudum yudum karıştı. Denizin üzeri bir orman yangınındaki alevler gibi kızıla kesti.
TURKUAZ SULAR
Tam 10 yıl sonra, 2021 yılı temmuz ayında, ailecek orman kamplarında konaklaya konaklaya gittiğimiz yaz tatilinde duraklarımızdan biri de Salda Gölü olmuştu. Diz kapağımıza kadar içine girdiğimiz Salda Gölü’nün suları Karayipler Denizi’nin turkuaz rengi ile aynıydı. Sonradan, göle bu şekilde girilmesinin gölün o eşsiz dokusuna zarar verdiğini öğrenecek ve girdiğimize bin pişman olacaktık. Ancak Salda Gölü’nü tehdit eden şey, sadece onu ülkenin dört bir yanından görmeye gelen ziyaretçiler değildi.
Salda’nın beyaz kumlarının bildiğimiz kum olmadığını, “huntit” adı verilen bir mineral olduğunu Prof. Dr. Doğan Kantarcı Hoca’dan öğrendik. Bu organik minerallerin üzerinde yüründüğünde un ufak olarak tozlaştığını, bu nedenle kumsalda ayakkabı ile yürümenin yasaklanması gerektiğini söylüyordu Kantarcı Hoca. Oysa, ayakkabı ile girilmemesi gereken kumsallara iş makineleri sokulmuş, o kumları kamyonlara doldurup “millet bahçesi” yapılacak yere sermişlerdi.
O günlerde henüz tamamlanmayan millet bahçesi, ahşap hediyelik eşya satan büfeleri, yeme içme, camii, tuvalet gibi yapıları ile 2021 yılı bahar aylarında tamamlandı. Gölün o bölümündeki suyun ve kumsalın rengi değişti bir süre sonra. Hemen üstü örtüldü bu olayın.
Geçtiğimiz aylarda ise gölün kumlarındaki kararmanın yanı sıra sudaki salyalaşmayı gösteren görüntüler düştü önümüze.
Salda Gölü’nün bu kadar yoğun bir insan baskısını artık kaldıramadığını söyleyen Doç. Dr. Erol Kesici, yer altı sularının çekilmesi ve millet bahçesi için yapılan düzenlemelerin bu renk değişimi ve sudaki salyalaşmanın en önemli nedenlerinden olduğuna dikkat çekiyordu.
Fotoğraf: Proje tanıtım dosyası
SALDA’YA KROM MADENİ TEHDİDİ
Salda’yı bekleyen en son tehlike ise gölü besleyen derelerin üzerinde işletilen krom madeni oldu. Yeşilova ilçesi, Niyazlar köyü sınırları içerisindeki madeninin kapasite artışı talebine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından “ÇED gerekli değildir” kararı verildi. Eşeler Yaylası olarak anılan bu alan Yeşilova ve Karamanlı ilçeleri için olduğu kadar tüm Burdur açısından da son derece önemli bir bölge. Krom madeninin kapasite artışı istediği alanın su kaynaklarına çok yakın olduğuna dikkat çeken Burdur Barosu geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı. Baro açıklamasında, “Bölgenin değeri Salda Gölü’nü besleyen su kaynaklarının da maden için gözden çıkarılmasını kabul etmemiz beklenemez. Eşeler Yaylası endemik bitki türlerine ve yaban hayvanlarına ev sahipliği yapmakta olan biyolojik çeşitlilik bakımından oldukça önemli bir alandır. Bölgede bulunan karaçam, sedir ve ardıç türü ağaçlardan 1000 yıllık ağaçların bulunduğu belirtilmektedir. Binlerce yıldır burada varlık göstermiş ve binlerce canlıya yuva olmuş bu doğal unsurların zarar görmesi hayal dahi edilemez” ifadelerine yer verildi.
MADENİN RUHSATI GEÇERSİZ
Türkiye’nin birçok yerinde jeoloji ve tıbbi jeolojik unsurlarla ilgili çalışmalar yapan Tıbbi Jeoloji Uzmanı Dr. Eşref Atabey’e, bu krom madeninin proje tanıtım dosyasını göndererek yorumlamasını rica ettim. Sağolsun Eşref Hoca o uzun metni okuyarak çok önemli noktalarına dair notlarını paylaştı. Madenin işletme ruhsatının geçersiz olduğu görüşünde. Eşref Hoca, “Maden yönetmeliği gereği krom cevheri IV. grup kategorisine girmekte ve IV (c) olarak ifade edilmeliydi. Bu haliyle ruhsat IV grup madenlerin a, b, c, ç tüm grupları için verilmiş olur ki bu bile ruhsatın iptal nedenidir” diyor.
Eşref Hoca, madendeki patlatmalar nedeniyle yer altı sularının yönlerinin değişeceği, bunun su kaynaklarının azalması ya da kurumasına neden olacağı uyarısında da bulunuyor. Maden sahasının tamamının orman alanı olduğuna dikkat çekerek, “Bu yetişmiş ağaçların kesilmesi küresel iklim değişikliğini olumsuz etkileyecek, karbondioksit emilimi ve oksijen üretimini azaltan sebeplerdendir” diyor. Eşref Hoca’nın dikkat çektiği bir başka sorun ise devlet kurumlarının birçok konuda önlem almayı şirketin insafına bırakmış olması. Hiçbir maden faaliyetinde şirketin gerekli bütün kurallara uyduğunun görülmediğini belirten Atabey’in bu değerlendirmesi bir anlamda kuzunun kurda emaneti edildiği gibi de yorumlanabilir. Atabey madenin göle mesafeli olmasına rağmen kirliliğin Salda Gölü’ne ulaşması ihtimali olduğunu söylüyor. Ancak buna dair sahada ciddi bir incelemenin yapılması gerektiğini de dile getiriyor.
Fotoğraf: Proje tanıtım dosyası
GÖLE KANALİZASYON KARIŞIYOR
Salda ile ilgili gelen en son haber ise göle kanalizasyon suyu karıştığını gösteren fotoğraflar oldu. “İçilebilir denen Salda Gölü’ne kanalizasyon karışıyor” diye iki fotoğraf paylaşan Salda Gölü Koruma Derneği, görüntülerin Salda’ya kanalizasyon akmadığını ileri süren Çevre ve Şehircilik Burdur İl Müdürü Murat Alaçatlı’yı yalanladığını dile getiriyor
Turkuaz renkli Salda da, dünyanın en nadir jeolojik oluşumlarından birisinde güneş batıyor. Göle akan derelere maden atıkları karışıyor. Güneş günbegün kararan kumsalı kızıla boyuyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder