12 Şubat 2024 02:50
Fotoğraf: Hulki Okan Tabak (hulkiokantabak) / Pixabay
Bu hafta, okuduğum bir çalışmayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Çalışma, Akdeniz’de yaşanan sıcaklık dalgaları ve sonuçları ile ilgili. 2015-2019 yılları arasında yaşanan deniz sıcaklık dalgaları ve bunların ekosistem üzerindeki etkilerinin araştırıldığı çalışmanın verileri ürkütücü!
İklim değişikliğinin en çok etkilediği bölgeler arasında Akdeniz’in olduğunu biliyoruz. Önümüzdeki süreçte bu sorundan en çok etkilenecek coğrafyalardan birisinin, ülkemizin de içinde yer aldığı bu havza olacağı yıllardır bilimsel raporlar tarafından ortaya konan olgular arasında. Nitekim bu meseleye dair son yapılan araştırmalardan birisi durumun vahametini tüm açıklığı ile ortaya koyacak cinsten.
SON BEŞ YILDIR AKDENİZ’DE KİTLESEL ÖLÜMLER YAŞANIYOR
Ege Üniversitesinden Doç. Dr. İnci Tüney’in de yazarları arasında bulunduğu 11 Akdeniz ülkesinden 33 araştırma ekibinin yürüttüğü çalışmaya göre; 2015 ve 2019 yılları arasındaki beş yıl boyunca, Akdeniz’de üst üste yaşanan şiddetli deniz sıcaklık dalgaları kitlesel ölüm olaylarına neden oldu. Araştırma, bu durumun giderek daha da şiddetleneceği ve Akdeniz’in biyoçeşitliliğine yönelik önemli bir tehdit oluşturacağı uyarısında bulunuyor.
Öncelikle “deniz sıcaklık dalgaları” ne demek ona bakalım; Belli bir bölgede sıcaklıkların beş gün veya daha uzun süreli olarak anormal yüksekliklerde seyretmesine ‘sıcaklık dalgası’ deniyor. Eğer sıcaklık anomalisi, mevsim normallerinin iki katından fazlaysa sıcaklık dalgası ‘güçlü’, üç kat fazla olduğunda ‘ciddi’, dört veya üzeri ise ‘aşırı’ olarak tanımlanıyor.
Sıcaklık dalgaları ve kitlesel ölüm olaylarının araştırıldığı çalışma, Akdeniz’in farklı bölgelerinde ve farklı derinliklerde gerçekleştirildi. Çalışmada Akdeniz’in 2015-2019 arasındaki yılların uydu kayıtlarının başladığı 1982 yılından bu yana kaydedilen en sıcak yıllar olduğu görülüyor. Bu kayıtların tutulduğu ilk 5 yılda (1982-1986) ‘orta’dan şiddetli sıcaklık dalgalarının oldukça az sayıda olduğu görülürken, son beş yılda (2015-2019) ise Akdeniz Havzası’nın tamamına yakınının (yüzde 99.99’u) en azından bir adet ‘güçlü’ sıcaklık dalgası ile yüzleştiği dikkati çekiyor.
2015 VE SONRASI AKDENİZ İÇİN DÖNÜM NOKTASI
2015’ten günümüze kadar gelen süreç hem deniz sıcaklık dalgaları hem de daha önce görülmemiş oranda kitlesel ölümler bakımından Akdeniz için bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.
Her ne kadar son 20 yılda deniz sıcaklık dalgalarının tüm
dünyada iki kat arttığı bir gerçek olsa da Akdeniz’de ki durum çok daha vahim!
Araştırmalara göre Akdeniz, her 10 yılda
Yukarıda bahsettiğimiz araştırmada incelenen 1982-2019 arasındaki 37 yılın yalnızca 11’inde’aşırı şiddetli’ deniz sıcaklık dalgaları oluşmuş ancak bu iyi bir haber değil. Çünkü bu 11 yılın yarısı araştırmanın kapsadığı dönemin son beş yılında gerçekleşmiş.
Araştırmaya göre deniz sıcaklıklarındaki ve deniz sıcaklık dalgalarındaki bu artışın biyoçeşitlilik üzerindeki etkisi son derece çarpıcı; “Araştırma kapsamında Akdeniz’in farklı bölgelerinde yapılan 985 gözlemin yüzde 58’i, kitlesel ölümlere dair kanıt içeriyor. Buna karşın, gözlemlerin Batı Akdeniz’de yoğunlaşması ve daha hızlı ısınan Doğu Akdeniz’de yeterli gözlem yapılamaması, birçok kitlesel ölümün de kayda geçemediği anlamına geliyor.”.
"EKOSİSTEM MÜHENDİSİ"
Doç. Dr. İnci Tüney araştırma ile ilgili yazdığı makalede Akdeniz’in, 17 binden
fazla deniz canlısı türüne ev sahipliği yaptığını ve bu türlerin yüzde 20 ila 30’unun
Akdeniz’e endemik olduğunu kaydediyor. Tüney, “Bu, küresel olarak görülen en yüksek endemizm oranı. Gözlem sonuçları, Akdeniz’de iklim değişikliğinin ‘kazananı’ ve ‘kaybedeni’ olarak tanımlanabilecek türler olacağını gösteriyor. Bu durum bazı türlerin, yalnızca bölgesel olarak değil, Akdeniz boyunca yok olmaları anlamına gelebilir” diyor.
Tüney, yaşam alanı yaratabilme becerileri nedeniyle ‘ekosistem mühendisi’ olarak tarif edilen ve birçok türün faydalanabileceği habitatlar oluşturan temel türlerin, deniz sıcaklık dalgaları karşısında daha kırılgan olduğuna vurgu yaparak şöyle devam ediyor “Temel türlerin toplu ölümleri, kendine bu ‘ekosistem mühendisleri’ arasında bir yaşam alanı inşa eden diğer türleri de tehdit ediyor. Birçok deniz canlısının beslenme ve üreme alışkanlıklarını etkileyen bu olumsuzluklar, özellikle deniz dibindeki ekosistemler boyunca dalga dalga yayılıyor. Fakat Akdeniz’deki kitlesel ölüm olaylarına dair araştırmaların çoğu temel türlere odaklandığı için, diğer türlerin ne ölçüde etkilendiğini tam olarak söylemek henüz mümkün değil.”
TÜRKİYE’NİN DURUMU NE?
Araştırmanın Türkiye boyutuna gelecek olursak; kitlesel ölümlerin en çok gözlendiği üç ekolojik bölge arasında Ege ve Doğu Akdeniz de var. Araştırma verileri havzanın doğusunun, batısından daha hızlı ısındığını ortaya koyuyor. Bu gözlemlere karşı Akdeniz’in doğusundaki
durumun gerçek ölçeğinin ne olduğunun tam kestirilemediğine dikkat çeken araştırmacılar, gözlemlerin yetersiz olmasının, sorunun gerçek boyutunun anlaşılmasına engel olduğunu dile getiriyorlar.
Tüm bu karamsar veriler ve gözlemlere rağmen yine de umudu besleyen görüşlere de kapı aralıyor Tüney, “Aşırı sıcaklıklara birkaç defa maruz kalan ekosistemlerin bir ‘ekolojik hafıza’ geliştirmeleri ve ısınmaya gösterdikleri tepkinin zaman içinde değişmesi de imkan dahilinde” diyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder