16 Şubat 2024 15:40
2013 yılında İliç’ten Hayat Televizyon için yaptığımız Çepeçevre Yaşam programında geçtiğimiz günlerde göçen pasa yığınlarındaki akmayı tespit etmiştik.
Fotoğraf: Mehmet Yalçıner/AA
Özer AKDEMİR
Erzincan’a bağlı İliç ilçesinde meydana gelen altın madeni faciası riskine bölgede tam 11 yıl önce yaptığımız Çepeçevre Yaşam programında dikkat çekmiştik. O dönem TMMMOB Yönetim Kurulu üyesi olan Metalürji Yüksek Mühendisi Cemalettin Küçük, siyanürlü altın işletmesini karşıdan gören bir tepeden yaptığımız çekimlerde pasa yığınlarında o günlerde bile görülen kaymalara işaret ederek, bunun ileride çok büyük bir felaketle sonuçlanabileceği uyarısında bulunmuştu.
“FIRAT’IN SİYANÜRLE İMTİHANI”
İliç’te yaklaşık 15 yıldır faaliyette bulunan altın işletmesinin yarattığı tehlike 13 Şubat günü madenin siyanür bulaşıklı pasalarının vadiye akması sonrası bir kez daha gündeme geldi. Daha önce de siyanür sızıntısı, sülfirik asit taşıyan tanker kazası gibi olaylarla gündeme gelen madende bu son yaşanan olayın aslında “geliyorum diyen bir felaket” olduğu 11 yıl önce yaptığımız Çepeçevre yaşam programı görüntüleri ile ortaya çıktı. İliç seyahatinden dönüşte yaptığımız ve “Fırat’ın siyanürle imtihanı” adını verdiğimiz programda altın madeninin yol açtığı sorunlar ve riskleri eli almıştık.
11 yıl önce yayınladığımız Çepeçevre Yaşam programımız:
30 MART 2013 GÜNÜ İLİÇ’TE MADEN ALANINI ÇEKMİŞTİK
Altın madenine karşı ilçede düzenlenen bir panele katılmak
için gittiğimiz İliç’te panelin yapılacağı günün sabahında maden sahasına da
gitmiştik. TMMOB Yönetim Kurulu üyesi Cemalettin Küçük ve İliç Çevre Platformu
yöneticilerdi ile gittiğimiz alan maden işletmelerini tam karşıdan gören bir
konumdaydı. 30 Mart 20134 tarihinde Sabah saat 06.30 gibi gittiğimiz bölgede bu
saatte bile havada acı badem kokusu gibi hissedilen hidrojen siyanür kokusunun
olduğunu belirten Küçük, bölgede çok fazla durmanın yaşamımızı tehlikeye atmak
anlamına geleceği uyarısında bulunmuştu. Maden işletmelerinin eğimli bir
tepenin yamacında, Fırat nehrinin ana kolu olan karasu nehrine 300-
PANELDE NELER KONUŞULDU
Panelde ülkenin dört bir yanındaki altın madeni işletmelerinin yol açtığı çevre ve sağlık sorunlarına dikkat çekilmiş, toplantıda söz alan İliçler de milletvekilinden, belediye başkanına, kaymakamından ilçedeki bütün bürokratların ve kurum temsilcilerinin maden yanlısı tutumlarından yakınarak, madene karşı seslerini kuvvetli bir şekilde çıkaramadıklarını söylemişlerdi.
13 YIL ÖNCE İLİÇ’LİLERİN SÖYLEDİKLERİ
Programda İlçe halkının ve esnafları ile de söyleşiler yapılmış, madenle ilgili görüşleri alınmıştı. Konuşulan yurttaşlar AKP’nin madenin ortağı olduğunu belirtirken, arıcılık yapan bir köylü ise arılarının yarıdan fazlasının bu maden işletmesinin kullandığı siyanür nedeniyle öldüğünü anlatmıştı. Bir başka köylü de Erzincan tulumunun en önemli girdisi olan küçük baş hayvancılığın maden nedeniyle bitme noktasına geldiğini,, maden sahasının tam da bu hayvanların otladığı meraların üzerine kurulduğunu ve süt üretiminin neredeyse bitme noktasına geldiğini ifade etmişlerdi.
ABD’YE İKNA GEZİSİNE GÖTÜRÜLEN MHP’Lİ ESNAFIN ANLATTIKLARI
Programın en dikkat çeken söyleşilerinden birisi ise madenin faaliyete geçmesinden hemen önce ABD’ye kafililer halinde götürülenlerin içinde yer alan bir esnafın anlattıkları oldu. Maden işletmesine halkı ikna etmek için o dönemlerde ilçedeki bütün siyasi partilerden temsilciler, köy muhtarları, dernek başkanları, belediye ve diğer kurum yöneticilerinin aralarında olduğu onlarca kişi ABD’deki altın madeni işletmesine inceleme gezisi adı altında götürülmüştü. Bu geziye katılanlardan o zamanlar MHP ilçe yönetiminde olan Süleyman Durgun kameralarımıza şunları söylemişti; “Götürüldüğümüz madenler yerleşim yerlerine çok uzaktaydı. Yerleşim yerine yakın olan yerlerde ise kimse yaşamıyordu. Yerleşim yerlerinin neden bu kadar ısız olduğunu sorduğumda beni geçiştirdiler. Geziden döndükten iki gün sonra şirketin halkla ilişikler müdürü bize teyit amacıyla bir kâğıt imzalatmaya çalıştı. ABD’ye gittiğimize dair bir kâğıttı. Kâğıtta, siyanürle ayrıştırma yapılan madenleri gördüğümüz ve siyanürün doğaya, hayvanlara ve insanlara herhangi bir zarar vermediği yazıyordu. Siyanür konusunda bir bilgim olmadığı için kâğıdı imzalamayı reddettim. Zaten geziden döndükten sonra tuhaf şeyler oldu. Burada söz sahibi olan, arazi sahibi insanlar madende işe alındı. Madene karşı çıkan siyasiler madenden taraf oldu. Hatta kaymakam bile muhtarlarla toplantı düzenleyip maden konusunda olumlu bir algı yaratmaya çalıştı.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder