4 Nisan 2013 Perşembe

Fırat kenarında yiten kuzular!


Fotoğraf: Fırat kenarında yiten kuzular!

Özer AKDEMİR

Bir zamanlar devletin en tepesindekiler ülkenin her karışındaki güvenlikten sorumlu olduklarını belirtmek için “Fırat’ın kıyısında kuzu kaybolsa gelin benden sorun” derlerdi. Bugün, adı konulmadık savaşın barış süreci ile bitirilmeye çalışıldığı günümüzde, Fırat’ın kıyısında binlerce kuzu yok oluyor, binlercesi de yok olma tehdidi altında. İliç yakınlarında yapılan siyanürlü altın işletmeciliği ve baraj inşaatı, bir zamanlar küçükbaş hayvancılığın yapıldığı en önemli merkezlerden birisi olan yöredeki hayvancılığı yok oluşa götürüyor. Fırat kenarında binlerce kuzu doğamadan kayboluyor!...

TULUM PEYNİRİNİN TADI KAÇTI

Erzincan’ın 3.000 nüfuslu İliç ilçesi son bir iki yıldır tam anlamıyla bir madenci kasabası görünümünde. Munzur dağının eteğindeki küçük ilçede neredeyse her üç kişiden birisi ya ilçe merkezine kuş uçuşu 3 km olan altın madeninde ya da madenin hemen aşağısındaki baraj inşaatında çalışıyor. Sırtlarında açık yeşil fosforlu iş yelekleri ve baretler olan işçiler günün her saatinde İliç caddelerini dolduruyorlar. İliç merkezinden olduğu kadar köylerden de birçok kişi yüz yıllardır ana geçim kapıları olan küçükbaş hayvancılığı bırakıp maden de ya da baraj inşaatında çalışmaya başlamışlar. Hayvancılıkla uğraşan köylülerin işçileşmesi hayvan sayısının azalmasına yol açmış. Bu ise İlçe’nin ünlü tulum peynirinin tadını kaçırmış. İki köyün ortasında ve ilçe merkezinin yanı başında yapılan siyanürlü altın üretimi ilçenin bir diğer önemli geçim kapısı olan arıcılığı da bitme noktasına getirmiş. 

SİYANÜR HAVUZUNDA ARI ÖLÜLERİ

Yıllardır arıcılık yaptığını söyleyen Yasin  Kapıcıoğlu arılarda 2-3 yıldır bir gerileme olduğunu, kovan sayısının 200’den 80’lere kadar düştüğünü söylüyor. Kapıcıoğlu arının başına gelenlerden siyanürlü altın madenini sorumlu tutuyor; “nedeni hep siyanür ve madende yapılan patlatmalar, kamyonların çıkardığı tozlar. Bir de dökülen kireçten. Kovana gelen arıların üzerine bakıyoruz hep toz kireç. Madende çalışan arkadaşlar siyanür havuzunun etrafının hep arı ölüsü olduğunu söylüyorlar. Maden hem doğamızı hem insanlığımızı öldürdü”

KEKLİKLERİN SESİ KESİLDİ

İliç’liler maden nedeniyle yaşanan kayıplarının sadece arılar olmadığını söylüyorlar. İlçe esnaflarından Rıdvan Altun yörede bir zamanlar 150 bin küçükbaş hayvanın bulunduğunu aktararak, “Madenin yanındaki Çöpler ve Sabırlı Köyleri hayvanların en çok olduğu köylerdi. Bitirdiler. Maden ve baraj inşaatından mera diye bir şey kalmadı. Cevizler olmuyor artık. Dağlar keklik sesinden geçilmezdi. Şimdi bir tane keklik yok. Kaymakam olmayan keklik için dağlara yem atmakla övünüyor”. Altun, 2.5 yıldır üretimde olan altın madeninin ilçede olduğu kadar il merkezine kadar bölgenin bütün idari ve ekonomik ilişkilerini belirlediğini ileri sürüyor; “Madenden dolayı kaymakamımız, valimiz, belediye başkanımız hep ‘özel’!. Erzincan, Sivas, Tunceli savcıları bile özel!” Altun, belediye başkanının kurduğu bir şirketle madenin nakliye işini yaptığını söylüyor. 

KAYMAKAMDAN MADEN TELKİNİ

İlçe esnaflarından Süleyman Duygun altın madeni tarafından Amerika’ya ikna gezisine götürülenlerden. Duygun, bu geziden ikna olmadığını anlatıyor. Ayrıca çevre platformu tarafından altın madeninin zararları ile ilgili söyleşiden bir iki gün önce ilçe kaymakamın köy muhtarlarını toplayarak maden yanlısı telkinlerde bulunmasını doğru bulmadığını dile getiriyor. Çevre Platformunun sözcüsü Av. Serdar Doğan altın madeni ile ilgili herhangi bir dava sürecinin olmadığını bunun için hazırlık yaptıklarını belirtirken, siyanürlü madene ‘ÇED gerekli değildir’ raporunun bile verilmiş olabileceğini söylüyor.  

KEBAN’I TARIM TOPRAĞIYLA DOLDURUYORLAR

AKP iktidarına yakınlığını herkesi bildiği Çalık Grubu dünyanın en büyük maden şirketlerinden Rio Tinto’ya bağlı Alecer Gold’a Lidya madencilik adlı şirketle 2009 yılında %20 ortak oldu. Alecer Gold’un internet sitesinde bu ortaklık “stratejik ortaklık” olarak duyuruluyor. İlk altın üretimini 2010 yılı aralık ayında gerçekleştiren maden 2011 yılı içinde 185.418 ons üretim gerçekleştirdi.  Başbakan Erdoğan’ın geçitğimiz haftalarda Çanakkale’deki tesislerine giderek övgüler dizdiği İÇTAŞ şirketinin, İstanbul 3. köprüsü dahil, Çanakkale ve ülkenin birçok yerinde işletmeleri var. İÇTAŞ, İliç’teki baraj inşaatını 350 milyon dolara yapıyor. Madenin yakınındaki Çöpler köyünü taşıyan, demiryolu ve karayolu dahil birçok altyapının yerini değiştiren baraj inşaatı için birinci sınıf tarım toprağının Fırat’a döküldüğü ileri sürülüyor. Bölgede hayvancılık yapan jeoloji mühendisi Nusret Timurlenk, nehre dökülen bu toprağın Keban’ı dolduracağını, bunun ülkeye ihanet olduğunu söylüyor. 

(Erzincan/EVRENSEL)

İLİÇ GÖZDEN ÇIKARILDI MI?

Ali Bağış: madenciler ayda 300 ton siyanür kullandıklarını söylüyorlar. Maden bana göre Fırat’a sıfır kilometre. 50 km çapında bir alanı etkileyen bir durum. Eski bir madenci olarak İliç gözden mi çıkarıldı diye düşünüyorum. Siyanür Fırat’a karışırsa ne olacak?

İbrahim Ekince (Çiftlik köyü muhtarı): Bu maden üretimi geçtiğinden bu yana üretimimiz azaldı. Buğday üretimi yarı yarıya düştü. Ama bunun belgelenmesi gerekiyor. Yöredeki 30 muhtar bunu istiyor. 

Ramazan Gülçin (Fırıncı): Madene kimse giremiyor, bilgi verilmiyor. Şeffaf değil. Demek ki bir şeyler saklanıyor. İnsanın sağlığı her şeyden önemlidir bana göre. Madenin iyice araştırılmasını istiyorum. 

Gürcan Telli (Alabalık Çiftliği sahibi): Madenin zararlarını görmeye başladık. Baraj inşaatı nedeniyle her tarafı kazıyorlar, altını üstüne getiriyorlar.
Özer AKDEMİR


Bir zamanlar devletin en tepesindekiler ülkenin her karışındaki güvenlikten sorumlu olduklarını belirtmek için “Fırat’ın kıyısında kuzu kaybolsa gelin benden sorun” derlerdi. Bugün, adı konulmadık savaşın barış süreci ile bitirilmeye çalışıldığı günümüzde, Fırat’ın kıyısında binlerce kuzu yok oluyor, binlercesi de yok olma tehdidi altında. İliç yakınlarında yapılan siyanürlü altın işletmeciliği ve baraj inşaatı, bir zamanlar küçükbaş hayvancılığın yapıldığı en önemli merkezlerden birisi olan yöredeki hayvancılığı yok oluşa götürüyor. Fırat kenarında binlerce kuzu doğamadan kayboluyor!...

TULUM PEYNİRİNİN TADI KAÇTI

Erzincan’ın 3.000 nüfuslu İliç ilçesi son bir iki yıldır tam anlamıyla bir madenci kasabası görünümünde. Munzur dağının eteğindeki küçük ilçede neredeyse her üç kişiden birisi ya ilçe merkezine kuş uçuşu 3 km olan altın madeninde ya da madenin hemen aşağısındaki baraj inşaatında çalışıyor. Sırtlarında açık yeşil fosforlu iş yelekleri ve baretler olan işçiler günün her saatinde İliç caddelerini dolduruyorlar. İliç merkezinden olduğu kadar köylerden de birçok kişi yüz yıllardır ana geçim kapıları olan küçükbaş hayvancılığı bırakıp maden de ya da baraj inşaatında çalışmaya başlamışlar. Hayvancılıkla uğraşan köylülerin işçileşmesi hayvan sayısının azalmasına yol açmış. Bu ise İlçe’nin ünlü tulum peynirinin tadını kaçırmış. İki köyün ortasında ve ilçe merkezinin yanı başında yapılan siyanürlü altın üretimi ilçenin bir diğer önemli geçim kapısı olan arıcılığı da bitme noktasına getirmiş.

SİYANÜR HAVUZUNDA ARI ÖLÜLERİ

Yıllardır arıcılık yaptığını söyleyen Yasin Kapıcıoğlu arılarda 2-3 yıldır bir gerileme olduğunu, kovan sayısının 200’den 80’lere kadar düştüğünü söylüyor. Kapıcıoğlu arının başına gelenlerden siyanürlü altın madenini sorumlu tutuyor; “nedeni hep siyanür ve madende yapılan patlatmalar, kamyonların çıkardığı tozlar. Bir de dökülen kireçten. Kovana gelen arıların üzerine bakıyoruz hep toz kireç. Madende çalışan arkadaşlar siyanür havuzunun etrafının hep arı ölüsü olduğunu söylüyorlar. Maden hem doğamızı hem insanlığımızı öldürdü”

KEKLİKLERİN SESİ KESİLDİ

İliç’liler maden nedeniyle yaşanan kayıplarının sadece arılar olmadığını söylüyorlar. İlçe esnaflarından Rıdvan Altun yörede bir zamanlar 150 bin küçükbaş hayvanın bulunduğunu aktararak, “Madenin yanındaki Çöpler ve Sabırlı Köyleri hayvanların en çok olduğu köylerdi. Bitirdiler. Maden ve baraj inşaatından mera diye bir şey kalmadı. Cevizler olmuyor artık. Dağlar keklik sesinden geçilmezdi. Şimdi bir tane keklik yok. Kaymakam olmayan keklik için dağlara yem atmakla övünüyor”. Altun, 2.5 yıldır üretimde olan altın madeninin ilçede olduğu kadar il merkezine kadar bölgenin bütün idari ve ekonomik ilişkilerini belirlediğini ileri sürüyor; “Madenden dolayı kaymakamımız, valimiz, belediye başkanımız hep ‘özel’!. Erzincan, Sivas, Tunceli savcıları bile özel!” Altun, belediye başkanının kurduğu bir şirketle madenin nakliye işini yaptığını söylüyor.

KAYMAKAMDAN MADEN TELKİNİ

İlçe esnaflarından Süleyman Duygun altın madeni tarafından Amerika’ya ikna gezisine götürülenlerden. Duygun, bu geziden ikna olmadığını anlatıyor. Ayrıca çevre platformu tarafından altın madeninin zararları ile ilgili söyleşiden bir iki gün önce ilçe kaymakamın köy muhtarlarını toplayarak maden yanlısı telkinlerde bulunmasını doğru bulmadığını dile getiriyor. Çevre Platformunun sözcüsü Av. Serdar Doğan altın madeni ile ilgili herhangi bir dava sürecinin olmadığını bunun için hazırlık yaptıklarını belirtirken, siyanürlü madene ‘ÇED gerekli değildir’ raporunun bile verilmiş olabileceğini söylüyor.

KEBAN’I TARIM TOPRAĞIYLA DOLDURUYORLAR

AKP iktidarına yakınlığını herkesi bildiği Çalık Grubu dünyanın en büyük maden şirketlerinden Rio Tinto’ya bağlı Alecer Gold’a Lidya madencilik adlı şirketle 2009 yılında %20 ortak oldu. Alecer Gold’un internet sitesinde bu ortaklık “stratejik ortaklık” olarak duyuruluyor. İlk altın üretimini 2010 yılı aralık ayında gerçekleştiren maden 2011 yılı içinde 185.418 ons üretim gerçekleştirdi. Başbakan Erdoğan’ın geçitğimiz haftalarda Çanakkale’deki tesislerine giderek övgüler dizdiği İÇTAŞ şirketinin, İstanbul 3. köprüsü dahil, Çanakkale ve ülkenin birçok yerinde işletmeleri var. İÇTAŞ, İliç’teki baraj inşaatını 350 milyon dolara yapıyor. Madenin yakınındaki Çöpler köyünü taşıyan, demiryolu ve karayolu dahil birçok altyapının yerini değiştiren baraj inşaatı için birinci sınıf tarım toprağının Fırat’a döküldüğü ileri sürülüyor. Bölgede hayvancılık yapan jeoloji mühendisi Nusret Timurlenk, nehre dökülen bu toprağın Keban’ı dolduracağını, bunun ülkeye ihanet olduğunu söylüyor.

(Erzincan/EVRENSEL)

İLİÇ GÖZDEN ÇIKARILDI MI?


Ali Bağış: madenciler ayda 300 ton siyanür kullandıklarını söylüyorlar. Maden bana göre Fırat’a sıfır kilometre. 50 km çapında bir alanı etkileyen bir durum. Eski bir madenci olarak İliç gözden mi çıkarıldı diye düşünüyorum. Siyanür Fırat’a karışırsa ne olacak?

İbrahim Ekince (Çiftlik köyü muhtarı): Bu maden üretimi geçtiğinden bu yana üretimimiz azaldı. Buğday üretimi yarı yarıya düştü. Ama bunun belgelenmesi gerekiyor. Yöredeki 30 muhtar bunu istiyor.

Ramazan Gülçin (Fırıncı): Madene kimse giremiyor, bilgi verilmiyor. Şeffaf değil. Demek ki bir şeyler saklanıyor. İnsanın sağlığı her şeyden önemlidir bana göre. Madenin iyice araştırılmasını istiyorum.

Gürcan Telli (Alabalık Çiftliği sahibi): Madenin zararlarını görmeye başladık. Baraj inşaatı nedeniyle her tarafı kazıyorlar, altını üstüne getiriyorlar.

https://www.facebook.com/photo.php?fbid=562446043789752&set=a.123634057670955.13149.123575381010156&type=1&theater 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...