29 Nisan 2013 Pazartesi

10 bin keçi ve iki köy göç edecek yer arıyor!


Fotoğraf: 10 bin keçi ve iki köy göç edecek yer arıyor!

Özer AKDEMİR

Karaburun Yarımadasında yaşayanların başlarında kara yeller esmeye devam ediyor. Uzun zamandır balık çiftliklerine karşı mücadele eden Karaburunlular, çok geniş arazilerinin gıda tekelleri tarafından kiralanıp tel örgülerle çevrelenmesi sonucu yaşam alanlarının adeta bir açıkhava hapishanesine çevrildiğini söylüyorlar. Son yıllarda sayıları gittikçe artan rüzgar santralleri (RES) ise yöre halkını artık göç noktasına getirdi. 

HALKIN HİÇ KIYMETİ YOK MU?

Yayla Köyünde hayvancılık yapan Mustafa Şenbahar köye 1.5 kilometre uzaklıktaki RES direğinin faaliyete geçmesi ile köylülerin ve hayvanların çıkan sesten son derece rahatsız olduğunu söyledi. Bölgeye 50 tane RES direği dikilmesi için çalışmaların sürdüğünü aktaran Şenbahar, köylerine 300 metre uzaklığa 7 tane daha direk kurulması çalışmalarının ise bardağı taşırdığını belirtti. Şenbahar, “Muhtar kaymakama söyledi, ‘bu direkler çalışmaya başlarsa biz köyü terk edeceğiz’, diye. Şirketlerin çalışması nedeniyle oluşan toz topraktan keçilerimiz hastalanıyor. Verdiğimiz dilekçelere ise ‘EPDK’ya başvurun’ yanıtı geliyor. 10 bin tane keçimiz ve Yayla Köyü taşınacak yer arıyoruz artık” diye konuştu. Yaylaköy Muhtarı Yusuf Arıcı RES direklerinin çıkardığı gürültüden evlerinin önünde çay bile içemez hale geldiklerini söyledi. Arıcı, “Köyün yolundan geçen arabanın haddi hesabı yok. Her taraf toz duman içerisinde. Halkın yaşamının hiç mi kıymeti yok? Dilekçeler verdim ama bir sonuç çıkacağını sanmıyorum” dedi. 

GÖRÜNTÜ DE GÜRÜLTÜ DE KORKUNÇ!

Geçtiğimiz günlerde Yayla köyüne giderek RES inşaatını yakından gözlemleyen ve elektronik ölçüm cihazıyla köyle direk arasındaki mesafeyi ölçen Karaburun Kent Konseyi Başkanı İpar Buğra Dilli, benzer tepkilerin Parlak köyünden de yükseldiğini aktardı. “Parlak köylüleri de ‘biz taşıyın’ diye dilekçe vermeye hazırlanıyorlar. Kadınlarda özellikle bizi buradan alıp karşıdaki Yunan adalarına taşısınlar duygusu hâkim” dedi. Dilli, RES’lerin bölgede yarattığı görüntüyü ise ‘korkunç’ olarak tanımladı.
 
SON NEFES SON MÜCADELE

Geçtiğimiz aylarda Karaburun’un Özel Çevre Koruma alanı içerisine alınması için hazırlanan raporun ilgili birimlere gönderildiğini belirten Dilli, bu raporun sanki bir ‘sus payı’ mantığı ile hazırlandığı görüşünde. “Raporda Karaburun, Mordoğan gibi en yoğun yerleşim alanları koruma alanı ilan edilirken, asıl korunması gereken kırsal alanlar, dağlar ve sakız tarafı ÖÇK’nın dışında bırakılmış. Asıl korunması gereken, biyoçeşitliliğin asıl tehdit altında olduğu yerler bu kırsal alanlar oysa. Bu raporla Karaburun değil burada yapılan yatırımlar korunmak isteniyor sanki. Rapora karşı bilim insanlarının da içinde bulunduğu bir ekiple karşı görüş oluşturduk. Biyosfer rezerv alanı öneriyoruz orada” dedi. Dilli, Karaburun Yarımadasındaki halkın varlık ve yokluk arasında ince bir bıçak sırtında olduğunu kaydederek, “Ya çökeceğiz ya da kırsal kalkınma ile ayakta duracağız. Bu son nefes son mücadelemiz” diye konuştu.
 
BALIK ÇİFTLİĞİNE TEPKİ

Bu arada, Karaburun Küçükbahçe Köyü’nde 2.500 ton/yıl kapasiteli balık çiftliği projesi için yapılması planlanan ÇED toplantısına tepki var. Karaburunlular 117 bin m2 deniz alanını kapsayan bu değişikliğin bakanlık tarafından onaylanmasını kabul edilemez olarak yorumluyorlar.  

(İzmir/EVRENSEL)

Özer AKDEMİR

Karaburun Yarımadasında yaşayanların başlarında kara yeller esmeye devam ediyor. Uzun zamandır balık çiftliklerine karşı mücadele eden Karaburunlular, çok geniş arazilerinin gıda tekelleri tarafından kiralanıp tel örgülerle çevrelenmesi sonucu yaşam alanlarının adeta bir açıkhava hapishanesine çevrildiğini söylüyorlar. Son yıllarda sayıları gittikçe artan rüzgar santralleri (RES) ise yöre halkını artık göç noktasınagetirdi.

HALKIN HİÇ KIYMETİ YOK MU?

Yayla Köyünde hayvancılık yapan Mustafa Şenbahar köye 1.5 kilometre uzaklıktaki RES direğinin faaliyete geçmesi ile köylülerin ve hayvanların çıkan sesten son derece rahatsız olduğunu söyledi. Bölgeye 50 tane RES direği dikilmesi için çalışmaların sürdüğünü aktaran Şenbahar, köylerine 300 metre uzaklığa 7 tane daha direk kurulması çalışmalarının ise bardağı taşırdığını belirtti. Şenbahar, “Muhtar kaymakama söyledi, ‘bu direkler çalışmaya başlarsa biz köyü terk edeceğiz’, diye. Şirketlerin çalışması nedeniyle oluşan toz topraktan keçilerimiz hastalanıyor. Verdiğimiz dilekçelere ise ‘EPDK’ya başvurun’ yanıtı geliyor. 10 bin tane keçimiz ve Yayla Köyü taşınacak yer arıyoruz artık” diye konuştu. Yaylaköy Muhtarı Yusuf Arıcı RES direklerinin çıkardığı gürültüden evlerinin önünde çay bile içemez hale geldiklerini söyledi. Arıcı, “Köyün yolundan geçen arabanın haddi hesabı yok. Her taraf toz duman içerisinde. Halkın yaşamının hiç mi kıymeti yok? Dilekçeler verdim ama bir sonuç çıkacağını sanmıyorum” dedi.

GÖRÜNTÜ DE GÜRÜLTÜ DE KORKUNÇ!

Geçtiğimiz günlerde Yayla köyüne giderek RES inşaatını yakından gözlemleyen ve elektronik ölçüm cihazıyla köyle direk arasındaki mesafeyi ölçen Karaburun Kent Konseyi Başkanı İpar Buğra Dilli, benzer tepkilerin Parlak köyünden de yükseldiğini aktardı. “Parlak köylüleri de ‘biz taşıyın’ diye dilekçe vermeye hazırlanıyorlar. Kadınlarda özellikle bizi buradan alıp karşıdaki Yunan adalarına taşısınlar duygusu hâkim” dedi. Dilli, RES’lerin bölgede yarattığı görüntüyü ise ‘korkunç’ olarak tanımladı.

SON NEFES SON MÜCADELE

Geçtiğimiz aylarda Karaburun’un Özel Çevre Koruma alanı içerisine alınması için hazırlanan raporun ilgili birimlere gönderildiğini belirten Dilli, bu raporun sanki bir ‘sus payı’ mantığı ile hazırlandığı görüşünde. “Raporda Karaburun, Mordoğan gibi en yoğun yerleşim alanları koruma alanı ilan edilirken, asıl korunması gereken kırsal alanlar, dağlar ve sakız tarafı ÖÇK’nın dışında bırakılmış. Asıl korunması gereken, biyoçeşitliliğin asıl tehdit altında olduğu yerler bu kırsal alanlar oysa. Bu raporla Karaburun değil burada yapılan yatırımlar korunmak isteniyor sanki. Rapora karşı bilim insanlarının da içinde bulunduğu bir ekiple karşı görüş oluşturduk. Biyosfer rezerv alanı öneriyoruz orada” dedi. Dilli, Karaburun Yarımadasındaki halkın varlık ve yokluk arasında ince bir bıçak sırtında olduğunu kaydederek, “Ya çökeceğiz ya da kırsal kalkınma ile ayakta duracağız. Bu son nefes son mücadelemiz” diye konuştu.

BALIK ÇİFTLİĞİNE TEPKİ

Bu arada, Karaburun Küçükbahçe Köyü’nde 2.500 ton/yıl kapasiteli balık çiftliği projesi için yapılması planlanan ÇED toplantısına tepki var. Karaburunlular 117 bin m2 deniz alanını kapsayan bu değişikliğin bakanlık tarafından onaylanmasını kabul edilemez olarak yorumluyorlar.
http://www.evrensel.net/news.php?id=55054
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=570616872972669&set=a.123634057670955.13149.123575381010156&type=1&theater
(İzmir/EVRENSEL)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...