Ülkenin doğasının, dağlarının, sularının, toprağının üstünde
gece gündüz tepinenler bugün tam kalbini oyuyorlar Artvin'in.
Özer AKDEMİR
Hatila Vadisi’ni girişinden hemen sonra durduğumuz Sıkıldım
Kayası’nın önündeki cam seyir terası sizde uçurumun üzerinde yürüyormuş hissi
uyandırıyordu. Uçurumdan aşağıya baktığınızda ise ürpertici olduğu kadar
muhteşem bir görüntü sizi bekliyordu. Metrelerce aşağıdan, derin bir vadinin
içerisinden incecik bir dere akıyordu.
Vadinin içlerine doğru ilerledikçe başka dereler de çıktı
karşımıza. Bunlardan birisi de Taşlıca köyü yakınlarında akıyordu. Arkasına
Cerattepe’nin ormanlık almış, yemyeşil bir vadinin ucundan akan derenin
suyundaki tuhaflık daha araçlardan inmeden gözümüzden kaçmadı. Benzerlerini
Çine Çayı’nın kuars ve felspat madenleri yakınından geçen bölümünde, Kaz
Dağı’nın eteklerindeki Etili köyü derelerinde gördüğümüz beyaza çalan bir rengi
vardı derenin. Çine Çayı’nda ve Etili’nin Kocabaş Deresi’ndeki bütün balıkların
solungaçlarını tıkayıp oksijensizlikten çatlayıp ölmelerine neden olan toz
birikintisi Hatila Vadisi Milli Parkı’nın içindeki bu küçük derede de karşımıza
çıkmıştı.
“Geceleri bazen süt gibi oluyor bu dere” dedi 79 yaşındaki
Mevlüt Altıntaş. Ahşap evi hemen ötede, insan boyunu geçen mısır tarlasının gerisinde
görünüyordu. Bir eliyle kangal kırması köpeğinin zincirlerini sıkı sıkı
tutarken, diğeriyle üzerine beyaz lekeler bulanmış ayı üzümü, yaban gülü
yapraklarını gösterdi. Dere kenarında yarısı kurumuş şimşir ağaçlarının dibinde
biten böğürtlenlerin üzerindeki beyazlıkların da önceki gün yağan yağmurdan
sonra oluştuğunu söyledi. “Arılar bu çiçeklerden bal yapacak. Biz bahçelerimizi
bu dereden suluyoruz. Maden tozlarını dereye veriyor geceleri, havaya
yükselenler de yağmurla yaşla bitkilerin çiçeklerin üzerinde” diye dert
yandı.
***
TBB Çevre ve Kent Komisyonu üyesi Artvinli Avukat Bedrettin
Kalın “Geçen sene mahkeme için Rize’ye giderken tam 5 yerde durdurulup arandık”
dedi, ertesi günkü basın toplantısında. Hızlı hızlı Cerattepe hukuki sürecini
anlattı. Binlerce Artvinlinin o kış günü Kafkasör’de elele tutuşarak, sessizce
“Burası bizim yaşam alanımız, dokundurtmayın” mesajını verdiği bilirkişilerle
ilgili de ilginç bir bilgi verdi; “Bilirkişi olarak görev yapan iki ormancı
hoca, Rize’deki mahkemede zar zor uzman olarak dinlettiğimiz Prof. Dr. Doğan
Kantarcı’nın öğrencileri idi. Kantarcı Hoca bölgeyi en iyi bilen bilim
insanlarından birisiydi ki konuya dair onlarca bilimsel eseri vardı. Hocanın
öğrencisi olan bu kişiler madene yol veren, pespaye bir bilirkişi raporu
hazırlamışlardı. Sonradan ortaya çıktı ki Kantarcı Hocanın öğrencisi olan bu
iki bilirkişi hocanın çalışmalarından intihal yaparak akademik kariyer
yapmışlar. Hoca bunları mahkemeye verdi ve çalıntıyı kanıtladı. Bugün yarın
sonuç açıklanacaktır. Yani iki hırsızın hazırladığı rapora dayanılarak
Cerattepe davasını kaybettik”.
***
Konya Akşehir T Tipi Cezaevinde ‘FETÖ’ davası nedeniyle tutuklu olan Hakim Engin Öğütalan, CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’a gönderdiği mektupta içeride olmasının Cerattepe ile ilgili kararı olduğunu yazmış. Öğütalan, Rize İdare Mahkemesinde görev yaparken gerek HES gerekse altın madeni ile ilgili çok sayıda bilirkişi raporu incelediğini belirterek, “Ancak Cerattepe hakkında hazırlanan bilirkişi raporu gibi ÇED raporunda yer alan eksikliklerin giderilmesinin mümkün olmadığı yönünde “kesinlik” içeren bir rapor karşıma çıkmadı” diyordu. Bilirkişi raporundaki “Ya Artvin ya maden” cümlesini de mektubuna alan eski hakim, madenin ÇED raporunu iptal eden üç kişilik mahkeme ekibinin bir süre sonra tenzil-i rütbe ile “darmadağın” edildiğini, kendisinin Konya Vergi mahkemesine atandığını yazıyordu. En son ‘FETÖ’ suçlaması ile Akşehir Cezaevine konulmasının nedenini de Cerattepe davasındaki bu verdiği karara bağlıyordu.
***
Tam bir yıl önce, akşam saatlerine yakın geldiğimiz
Cerattepe’de, ladin ve göknar ormanından gelen Gürcü bir çobanın güttüğü
inekler ağzı örülü maden galerisinin önünden ağır ağır ilerleyerek köylerine
dönüyordu. O gün bizimle gelen Artvinliler elele tutuşarak madene karşı güç
birliği içinde direniş pozu vermişlerdi. O pozun üzerinden 6 ay geçtikten
sonra, kış ortasında 7 ilin polisi jandarması ile binlerce kişiyi gaza, suya
boğarak Cerattepe’ye üç gün de çıkarabildiler iş makinelerini.
Şimdi ne o kalem gibi göğe uzanan ladinler kalmış, ne önünde
memeleri süt dolu ilerleyen inekler. Galerinin ağzında, tepesinde biten çoban
püskülleri sökülüp atılmış hoyratça.
Ülkenin doğasının, dağlarının, sularının, toprağının üstünde
gece gündüz tepinenler bugün tam kalbini oyuyorlar Artvin’in. Bir avuç kanı
için atmacanın vurulmasına gönülleri el vermeyen Artvinliler ise şimdi bir avuç
altın için yok edilen Cerattepe de ormanların gümbürtüsünü, derelerin
iniltisini dinliyorlar kan ağlayarak!..
Son Düzenlenme Tarihi: 20 Ağustos 2017 10:01
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder