01 Ocak 2018 03:28
Ekoloji örgütleri İzmir Bergama’da gerçekleştirilen
buluşmanın sonuç bildirgesini açıkladı.
Özer AKDEMİR
İzmir
İzmir
Bergama’da gerçekleştirilen Ekoloji Örgütleri Bergama
Buluşması’nın sonuç bildirgesinde ortak mücadele, dayanışma ve örgütlenme
kararlılığının altı çizildi.
11-12 Kasım 2017 tarihleri arasında Bergama’da yapılan
ekoloji örgütleri buluşmasının sonuç bildirgesi açıklandı. Ülkenin farklı
bölgelerinden 11 ekoloji örgütünün çağrıcı olduğu buluşma, “ekoloji
örgütlerinin güçlerini, mücadelelerini birleştirmenin yol ve yöntemlerini
tartışmak, Türkiye Ekoloji Hareketi’nin ortak örgütlenmesini, mücadele
birliğini oluşturmak” amaçlarıyla gerçekleştirildi.
OHAL VE EKOLOJİ MÜCADELESİ
42 ekoloji örgütünden 200’e yakın kişinin katılımı ile
gerçekleştirilen “Ekoloji Örgütleri Bergama Buluşması”nın sonuç bildirgesinde
ülkedeki OHAL uygulamalarının diğer toplumsal hareketler ve kesimler üzerinde
olduğu gibi, ekoloji mücadeleleri üzerinde de önemli bir baskı oluşturduğu dile
getirildi. Siyasi iktidarının enerji, madencilik, su, orman, tarım,
hayvancılık, kültür ve tabiat varlıkları alanlarında izlediği politikaların,
doğa ve yaşam üzerinde geri dönüşümü olanaksız zararlara yol açtığının altının
çizildiği sonuç bildirgesinde, tüm bu doğa, yaşam, kent ve kültür talanına
karşı direnen, yaşam alanlarını, doğal ve kültürel varlıklarını korumaya
çalışan ekoloji örgütlerinin mücadele olanaklarının da, yine siyasi iktidarın
politikaları ve yasal-fiili baskıları nedeniyle tıkandığı ifade edildi.
EKOLOJİ MÜCADELESİ VE EKOLOJİSTLER HEDEF GÖSTERİLİYOR
Ekoloji mücadelesinin, Türkiye’nin mevcut siyasi
koşullarındaki en aktif ve lokal anlamda örgütlü olan toplumsal muhalefet
hareketlerinden olduğuna dikkat çekilen sonuç bildirgesinde, bu yüzden, ekoloji
mücadelesi içerisinde yer alanların siyasi iktidar tarafından hedef
gösterildiğine dikkat çekildi. Bildirgede ekoloji aktivistlerinin içinde
bulunduğu hayati tehlikenin, artık mücadelenin en önemli gündemlerinden biri
haline geldiği ifade edildi.
HUKUKSUZLUK SÜRECİ!
Ekoloji mücadelesi ve hukuksal süreçlerle ilgili şu
tespitlere yer verildi:
“Mücadelenin hukuki ayağında;
- Ciddi bir tıkanma içinde bulunulduğu, yanlış, yetersiz ve/veya gecikmeli uygulamaların, yargısal süreçlerde her geçen gün daha belirgin bir ‘hukuksuzluk’ sürecine sebep olduğu,
- Yargı bağımsızlığından söz etmenin olanaksızlaştığı,
- Açılan çevre davalarında, uygulamaya konmasa da geçmişte olumlu sonuçlar alınabilmekteyken, artık önemli oranda ekoloji mücadelelerinin aleyhine kararların çıktığı,
- Bin bir emek ve masrafla sürdürülen hukuk mücadeleleri sonucunda kazanılan davaların bir şekilde ‘yargının arkasından dolanılması’ nedeniyle uygulanmadığı ya da aleyhe döndürüldüğü,
- Yargısal denetime başvurmanın çok pahalı bir hale getirildiği, yargılama ücretleri, bilirkişi keşfi ve diğer masrafların çok büyük ekonomik boyutlara ulaştığı ve ekoloji mücadelelerinin bu yüksek miktarlı yargı giderlerini karşılamakta zorlandığı,
- Bilirkişi süreçlerinin artık bilimsel ölçütlerin ötesinde adeta şirketlerin ve idarenin lehine rapor hazırlama sürecine dönüştüğü,
- ÇED süreçlerinin neredeyse tamamen işlevsizleştirildiği ve ÇED raporlarının çevresel etkileri ortaya koymaktan uzak olduğu tespitleri yapılmıştır.”
“Mücadelenin hukuki ayağında;
- Ciddi bir tıkanma içinde bulunulduğu, yanlış, yetersiz ve/veya gecikmeli uygulamaların, yargısal süreçlerde her geçen gün daha belirgin bir ‘hukuksuzluk’ sürecine sebep olduğu,
- Yargı bağımsızlığından söz etmenin olanaksızlaştığı,
- Açılan çevre davalarında, uygulamaya konmasa da geçmişte olumlu sonuçlar alınabilmekteyken, artık önemli oranda ekoloji mücadelelerinin aleyhine kararların çıktığı,
- Bin bir emek ve masrafla sürdürülen hukuk mücadeleleri sonucunda kazanılan davaların bir şekilde ‘yargının arkasından dolanılması’ nedeniyle uygulanmadığı ya da aleyhe döndürüldüğü,
- Yargısal denetime başvurmanın çok pahalı bir hale getirildiği, yargılama ücretleri, bilirkişi keşfi ve diğer masrafların çok büyük ekonomik boyutlara ulaştığı ve ekoloji mücadelelerinin bu yüksek miktarlı yargı giderlerini karşılamakta zorlandığı,
- Bilirkişi süreçlerinin artık bilimsel ölçütlerin ötesinde adeta şirketlerin ve idarenin lehine rapor hazırlama sürecine dönüştüğü,
- ÇED süreçlerinin neredeyse tamamen işlevsizleştirildiği ve ÇED raporlarının çevresel etkileri ortaya koymaktan uzak olduğu tespitleri yapılmıştır.”
EKOLOJİ MÜCADELESİNİN ORTAK ÖRGÜTLENMEYE İHTİYACI VAR
Toplantının amaçları arasında yer alan ekoloji örgütlerinin
mücadele birliği ve ortak örgütlülüğü konusundaki kararlılık sonuç bildirgesine
de yansıdı. Bildirgede bu konuya dair şu görüşlere yer verildi: “Buluşmaya
katılan ekoloji örgütlerinin ortak mücadelesi, dayanışması ve mücadelelerin
ihtiyaç duyduğu güç, eylem ve irade birliğinin sağlanması için ortak bir
örgütlenmeye, kendi gündemini yaratarak siyasi iktidarın gündemine esir
olmayan, talep üreten ve taleplerini, mücadelesinin her türlü unsuruyla
zorlayan bir birlik zeminine/ağa ihtiyaç vardır. Bu birlik zemininin/ağın
oluşabilmesi için çaba harcamaya devam edilmelidir.”
Sonuç bildirgesinde Bergama Buluşması’nda başlatılan ortak
hareketi doğuracak olan birlik zemini/ağının örgütlenme biçimi, adı, temel
ilkeleri, program ve tüzüğünün tartışılarak karara bağlanması için ikinci bir
buluşmaya ihtiyaç duyulduğu belirtildi. İkinci buluşmanın 2018’in ilk aylarında
gerçekleştirilmesinin planlandığı ifade edilen bildirgede, 2. toplantının daha
verimli geçmesi için bu toplantıda tartışılacak temel metinlerin, oluşturulacak
birlik zemini/ağının genel ilkelerinin ortaya konması için 15 ekoloji
örgütünden temsilcinin yer alacağı bir çalışma grubu kurulması da
kararlaştırıldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder