10 Temmuz 2018 14:19
Bilirkişi heyetinden bir kişi hariç diğerleri raporunda
Çukuralan altın madeninin kapasite artışında sakınca görmedi.
Özer AKDEMİR
İzmir
İzmir
İzmir Kozak yaylasının başlangıcı olarak kabul edilen
Çukuralan’da işletilen altın madeni ile ilgili açılan davada bilirkişi raporu
belli oldu. Bilirkişilerden biri hariç diğerleri Koza Altın Şirketi tarafından
işletilen Çukuralan altın madeninin üçüncü kez kapasite artışına olumlu görüş
bildirdi. Maden bu kapasite artışı ile bilim insanları tarafından “ekolojik
hassas bölge” olarak tanımlanan Kozak yaylasına doğru genişlemeye devam etti.
Kozak Yaylası gerek fıstık çamı yetiştiriciliği, gerekse endemik bitki varlığı
ve su kaynakları ile yörenin can damarı durumunda.
MADEN ALANININ YÜZDE 80’İ ORMAN
‘FETÖ’ operasyonları sonrası TMSF’ye geçen altın madeninin
üçüncü kez kapasite artışına gitmesine karşı Bergama Belediyesi, EGEÇEP ile
yurttaşlar tarafından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na dava açılmıştı. İzmir 6.
İdare Mahkemesinde görülen davada mahkeme bilirkişi incelemesine karar
vermişti. Nisan 2018 tarihinde yapılan bilirkişi keşfinin raporu belli oldu.
Keşif sırasında altın madeninin işletme sırasında ve kapandıktan sonra çevreye
zarar verip vermeyeceği, (insanlara, bitkilere, havaya, suya ve toprağa) ile
şayet verilebilecek bir zarar var ise bunun en az düzeye çekilmesi için
teknolojinin gerektirdiği tedbirlerin alınıp alınmadığı sorumlarına yanıt arandı.
Ziraat Mühendisi, Jeoloji Mühendisi Maden Mühendisi Çevre
Mühendisi, Fauna Uzmanı, Flora Uzmanı, Orman Mühendisi, Harita Mühendisi ve
Kimya Mühendisi bilirkişiler kendi uzmanlık alanları ile ilgili yaptıkları
incelemelere dair görüşlerini bilirkişi raporunda ortaya koydular.
Rapora göre maden alanının florası ve orman varlığı
konusunda incelemelerde bulunan bilirkişi 324 hektarlık ÇED alanının 274
hektarının orman alanı içinde kaldığına, 3. Kapasite Artırımı Projesi ÇED
alanının da önemli bir kısmı orman sahası içinde bulunduğunun altını çizdi.
FISTIK ÇAMI ÜRETİMİNE ETKİSİ ÖNEMSENMEMİŞ
Bilirkişi, maden sahası içinde yöre ekonomisinin can damarı
sayılan fıstık çamı ağacının bulunmamasına rağmen maden sahasının dışında kalan
alanlarda fıstık çamı ağaçlarının bulunduğuna dikkat çekti. Bu önemli
tespitlere rağmen bilirkişi, madenin tohum mesceresi üzerindeki etkisinin
sınırlı olacağı, önemli oranda kızılçam ağacı kesilecek olmasına rağmen,
şirketin kesilecek ağaçların 5 katı kadar ağaç dikeceği taahhüdü gibi gerekçelerle
madenin kapasite artışına yeşil ışık yaktı. Yine fauna uzmanı bilirkişi de
“doğal kaynakların sürdürülebilir ve bütüncül bir şekilde yönetilmesi ile
işletmenin hayvan genetik çeşitliliği ve genetik çeşitliliği ve genetik
rezervlerin kaybolmasına neden olmayacağı…” nı ileri sürerek kapasite artışında
fauna açısında sakınca bulunmadığını belirtti. Kimya mühendisi madenin
kimyasal anlamda bir kirliliğe yol açmayacağını iddia ederken, maden mühendisi
de uygulanan yöntemin dünyada yaygın olarak kullanıldığı gerekçeleriyle
kapasite artışında bir sorun görmedi.
BİLİRKİŞİLER TAAHHÜTLERİ YETERLİ BULDU
Çevre mühendisi bilirkişisi madenin çevresel etkilerle
ilgili taahhütlerini ve ek çalışmalarını yeterli bulurken, resmi kurumların
gerekli izinleri verdiğine de dikkat çekerek kapasite artışına olumlu görüş
verdi. Yine toprak kaynakları ve tarımsal açıdan madeni ve kapasite artışını
değerlendiren bilirkişi heyeti üyesi de ÇED raporu sürecindeki taahhütlerin
yerine getirildiği, Bakanlığın da gerekli denetimi yaptığını iddia etti.
Bilirkişi heyeti üyesi kapasite artışının “tarımsal yapı ve toprak kaynaklarına
bir zararının olmayacağı”nı ileri sürdü.
Madenin kapasite artışına karşı tek olumsuz görüş bildiren
bilirkişi heyeti üyesi ise jeoloji mühendisi oldu.
‘ÜÇ ÖNEMLİ RİSK VAR’
Heyette yer alan jeoloji mühendisi Hakkı B. Demiray yaptığı
incelemede, madenin kapasite artışının canlı sağlığı açısından 3 önemli riski
olduğunu dile getirdi. Demiray bu üç riski şöyle sıraladı; “Bunlardan ilki
madenin yaklaşık 6 km
kuzey batısında yer alan ve içme suyu amacıyla Balıkesir Belediyesi tarafından
kullanılan Madra Barajının göl alanının bulunması, ikincisi Maden atık
sularının deşarj edildiği Çökek Deresinin doğal ait ve mesire yeri olan
yaklaşık 5 km
güneydeki Kültür ve Tabiat Varlığı olan Nebiler şelalesine drene olması
üçüncüsü ise ocak işleme şevlerinin stabilitesi hesaplarındaki eksikliklerdir.
Bu eksiklerin raporda giderilmesi gerekmektedir.”
Son Düzenlenme Tarihi: 10 Temmuz 2018 14:24
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder