28 Mart 2020 14:58 Güncelleme: 28 Mart 2020 15:56
AKP hükümeti nasıl bir salgınla mücadele stratejisi izliyor?
Halkı ve özellikle sağlık çalışanlarını bu salgına karşı koruyabilecek önlemler
alabiliyor mu? Salgın sürecini uzmanlara sorduk.
Özer AKDEMİR
İzmir
İzmir
Dünyanın ve ülkemizin en önemli gündemi koronavirüs salgını.
Dünyanın hemen her yerine büyük bir hızla yayıldı ve yayılmaya da devam ediyor.
Birçok çalışmanın olduğu duyurulsa da ilacı, aşısı bulunmuş değil. Dünyanın
birçok ülkesi halkını koruyabilmek için ardı ardına ekonomik paketler
açıklamaya başladı. İnsanlara evden çıkmayın, salgının yayılmasını önleyelim
diyen hükümetler bunun karşılığında "evinde kal" dedikleri
vatandaşlara "Yaşamınızı idame ettirecek geliri ve ihtiyaç malzemelerinizi
devlet sağlayacak" diyorlar.
Peki Türkiye'de durum ne? AKP hükümeti nasıl bir salgınla
mücadele stratejisi izliyor? Halkı ve özellikle sağlık çalışanlarını bu salgına
karşı koruyabilecek önlemler alabiliyor mu? Birkaç haftalık salgın sürecinde
yaşananları konunun uzmanlarına sorduk.
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Bölümü
Öğretim üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala ve TTB Genel Başkanı Sinan Adıyaman
koronavirüs salgınına dair sorularımıza yanıt verdi.
AÇIKLANANDAN ÇOK DAHA FAZLA VAKA OLDUĞUNU TAHMİN EDİYORUZ
Hükümetin salgınla mücadele stratejisini nasıl buluyorsunuz?
Ya da böyle bir stratejileri var mı sizce?
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Bölümü
Öğretim üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala: Türkiye'de stratejinin ne olduğunu
biz çok anlayabilmiş değiliz. Bence önemli sorunlardan bir tanesi bu. Niye
böyle söylüyorum eğer örneğin salgını baskılamaya dönük bir strateji
benimsenmişse o zaman yapılması gereken şey çok belli. Dünya Sağlık Örgütü
(DSÖ)'nün de söylediği gibi çok sayıda test yaparak hastaları ve hastaların temaslarını
bulup onları toplumdan sıkı bir şekilde izole ederek salgının yayılmasını
önlemeniz gerekir. Ancak Türkiye, bugün artık ilk vakanın duyurulmasından
itibaren iki hafta geçmiş olmasına karşın henüz halen çok az test yapıyor.
Dolayısıyla az test yapılınca vaka sayımız da ne kadar belli değil. Şu ana
kadar açıklanan vaka sayısının çok üzerinde vaka olduğunu biz tahmin ediyoruz.
Salgınla mücadelede nerelerde yanlışlıklar yapıldığını
düşünüyorsunuz?
Benim gördüğüm kadarıyla bakanlıkta bu işe karar veren
insanlar epidemoloji konusunda yeterince bilgi sahibi değiller ve
epidemiyologların önerisine de çok fazla katılmıyorlar. Bunu nereden
söylüyorum; Bakanlık doğru birşey yaparak erken zamanda bir bilim kurulu
belirledi. Doğru birşey yaparak hem sağlık çalışanları için hem toplum için
rehberler oluşturdu. Bunu ilk oluşturduğu zamanda hazırlanan planda iki büyük
problem vardı. Birincisi test merkezi olarak yalnızca Ankara Halk Sağlığı
Laboratuarı adres gösterilmişti. Şimdi düşünün İzmir'deki birinden doktor
şüphelenecek, boğaz süprüntüsünü alacak kargo ile Ankara'ya gönderecek,
Ankara'da bunu değerlendirecek. Ülkenin her yerinden bu numuneler gelecek. Biz
de diyorduk ki bugüne kadar karşılaştığımız salgınlardan çok daha hızlı sürede
yayılabilecek bir salgınla karşı karşıyayız. Bir salgınla mücadele etmenin en
önemli yolu olası vakaları bulup bunları toplumdan ayırmaktan geçiyor. Eğer
ayıramazsanız zincirleme bir salgınla çok sayıda insanın hasta olmasına
yol açarsınız. Peki kimin hasta olduğunu nasıl anlarsınız? Çok fazla test
yaparak ve çok kısa sürede bu testlerin sonucunu verecek referans laboratuarlar
belirleyerek. O yüzden tek başına Ankara'da belirlenmesinin yanlış olduğunu
ısrarla dile getirdik. Ondan sonra bakanlık Ankara'dan vazgeçti, şu an 37
yerde tetkikler yapılıyor ama bunda geç kalındı.
TIP FAKÜLTELERİ NEDEN REFERANS HASTANE YAPILMADI?
İkinci sıkıntı şu en başından referans hastaneler
belirlenirken tıp fakülteleri bu işin dışında tutuldu. Oysa tıp fakülteleri bu
salgında birincil rolü alabilecek hastanelerdir. Çünkü en başında virüslerle
çalışan çok güçlü bir kadro var. Bu kadroları, buradaki akademik bilgi ve
deneyimi bu salgının dışında tutmak benim açımdan anlaşılabilir değildi. Bunu
defalarca dile getirdim. Bundan da şimdi büyük ölçüde vazgeçildi ama tam olarak
vazgeçilmiş değil. Örneğin bütün laboratuarı uygun olan tıp fakültelerinde
henüz bu testlere bakılamıyor. Oysa hepsinde bakılsa çok daha kısa sürede çok
daha fazla olguyla ilgili bilgi sahibi olma şansımız olur.
Fotoğraf: Evrensel
GEREKLİ BİLGİLERE SAHİP DEĞİLİZ
Salgınla ilgili bilgiler sizlere veriliyor mu? Sonuçta
sizlerin bu işin uzmanı sağlıkçılar olarak bu bilgilere sahip olmanız lazım
değil mi?
Test sayımız az, testlerin yapıldığı yerler ve pozitif çıkma
oranları ile ilgili bilgi sahibi değiliz Hastaların hangi ellerde olduğu hangi
yaş grubu ve cinsiyette olduğuna dair bilgiye sahip değiliz. Ölümlerin hangi
illerde ve hangi yaş gruplarında olduğuna dair bilgiye sahip değiliz. Bunlara
niye ihtiyacımız var? Bu örüntüyü bir veri tabanın da buluşturup epidemiyoloji
bilimi bilgileri ile değerlendirerek Türkiye nereye doğru gidiyor, salgın
eğrisi nasıl bir çizgi izliyor, tepe noktasına ne zaman varacak, ne zaman
azalmaya geçecek, önümüzdeki 1 hafta ne olacak iki hafta, bir ay ne olacak gibi
bunlarla ilgili öngörülerde bulunma olanağımız olacak. Varsayalım ki bakanlık
bunu dışarıdan birilerinin yapmasını istemiyor. Olabilir, ama o zaman kendinin
bunu yapıp bize açıklaması lazım. Şimdi Almanya'da ki verilere ulaşmak
istiyorsanız girin Koch Enstitüsüne, Almanca ama oradaki verileri kolayca
öğrenebiliyorsunuz. İtalya. İspanya, ABD, G. Kore, Çin'de de bu böyle. Bu
bilgiler buluşturarak bazı bilgileri söyleyebiliriz. Örneğin ülkeden ülkeye
hastalığın bulgularında farklılıklar var. Bazı ülkelerde ishal neredeyse hiç
görünmezken bazı ülkelerde %8'e kadar ishal bulgusu var. Bazı ülkelerde ölenler
içindeki yaş dağılımı gençlerden yana bir eğilim izlerken bazı ülkelerde çok
daha yaşlılardan yana eğilim izliyor. Hangi hastalıklar risk grubu? Örneğin
İtalya'daki verdilerden anladığımız hipertansiyon başta olmak üzere, kalp
hastalıkları ve diyabet olguları ile ilgili ciddi veriler var. Bazı bölgelerde
obezitenin bu tabloya eşlik etmesi hainde bu tablonun farklı setrettiği
görülüyor. Bu demografiye göre değişiyor. Bazı ülkelerde hiç gençlerle ilgili
bir problem olmazken, bazı ülkelerde problemin gençlerde fazla olduğunu
görüyoruz. Ama biz Türkiye'de ölen kişilerin yaş dağılımlarını bilmiyoruz.
İNTERNETTE DOLAYAN HARİTALAR DOĞRU DEĞİL
Sosyal medyada buna dair bazı veriler ve haritalar dolaşıyor.
Bazı internet siteleri salgının dağılımı ile ilgili
Türkiye'den haritalar yayınlanıyor. Örneğin benim bildiğim epeyce vakanın
olduğu bazı iller sanki vaka yokmuş gibi değerlendirilmiş. Bu da insanlarda
istemediğimiz bir rahatlığa doğru yönelim sağlayabilir. Dolayısıyla şeffaflığa
ve bilginin paylaşılmasına çok ciddi ihtiyaç var.
Ayrıca yine sosyal medyada ölenlerin daha genç olduğuna dair
iddialar dolaşıyor. Eğer bakanlık burada daha şeffaflığı yakalayamazsa
spekülasyonun önüne geçemeyiz. Dolayısıyla bizim talebimiz artık bugünden
başlayarak hem olgular, hem ölümlerle ilgili onların kişisel bilgilerini asla
söylenmemesi kaydı ile yalnızca sayısal veri olarak, yaş cinsiyet ve il
dağılımının açıklanması gerekir. Dünya da bunu böyle yapıyor.
NE SOKAKLARDA DOLAŞILMALI NE DE ÇALIŞILMALI
Peki nasıl bir strateji uygulanmalı sizce salgınla mücadele
için? Sokağa çıkma yasağı konmalı mı?
Bu tip salgınlarda ya salgını baskılama stratejisi uygulanır
ya salgının İngiltere de ilk zaman benimsendiği gibi toplum bağışıklık
yapmasına dönük bir strateji izlenir. Sürü bağışıklığı deniyor ama biz onu
toplum bağışıklığı olarak söylemeyi tercih ediyoruz.
Ne sokaklarda insanlar dolaşmalı, ne işlerinde insanlar
çalışmalı. Diyelim ki sokakları çözdük, işyerinde insanları 30 cm aralıklarla
çalıştırmaya devam edersek yine sorunu çözemeyiz. Ben bir sokağa çıkma
yasağından söz etmiyorum. Çünkü salgın terminolojisinde sokağa çıkma yasağı
diye bir şey yoktur. Ya insanları karantina altına alacaksınız, ya tecrit
edeceksiniz, ya da izolasyon uygulayacaksınız. Türkiye karantinadan yarar elde
etme dönemini geçti. Hastalık her tarafa yayıldığı için, ama tecrit ve izolasyon
bu dönemde kullanılabilecek özellikler. Tecrit; hastanın diğerleriyle arasında
bağ olmayacak şekilde ayrılmasıdır. Bunu kişinin evinde yapabileceğiniz gibi
eğer bu mümkün değilse kapatılmış otellerden birini bu amaçla
kullanabilirsiniz. İzolasyon ise olası hastaya karşı bir koruma önlemi olarak
fiziksel uzaklık da dediğimiz şekilde mutlaka uygulamaya konulmalı. Bu ikisini
iyi yapamazsak sorunu çözemeyiz. Tabii ki zorunlu alanlar var mesele ekmek
üreticileri, gıda dağıtımı devam edilecek. Bugün bir organize sanayi bölgesinin
müdürü aradı beni "hocam biz çalışıyoruz nasıl önlemler alalım"
diyor. İşçileri 2 şer metre arayla çalıştırma olanağınız var mı dedim,
"yok, 30 cm
bile sağlayamayız" dedi. Bundan sonrasını konuşmamızın bir anlamı yok. O
zaman bir tane hasta varsa herkese yayacak.
PAKETTE EMEKÇİYE BİRŞEY YOK
Hükümet salgınla mücadele ile ilgili paketini Cumhurbaşkanı
açıkladı. Bu paket halka ne getiriyor?
Paket bir emekçi açısından çok özel bir şey getirmiyor. En
düşük emekli maaşının 1500 liraya çekilmesi ile ilgili emekçileri ilgilendiren
bir yanı var. Onun dışında pakette bir şey görmedim. Paket şu getirmeli, işten
çıkarmalar bu dönemde olmamalı, insanlar evlerine ücretli izin verilerek
gönderilmeli. Eğer bu işle doğru düzgün uğraşacağız diyorsak. DİSK'in
hesaplarına göre böyle birşey için maliyeti karşılayacak kadar işsizlik fonunda
da bir para var. Tam o parayı emekçi lehine kullanma zamanı, çünkü emekçinin
parası o.
EN ÇOK İHTİYACIMIZ OLAN ŞEY ŞEFFAFLIK
Bakanlığa salgınla ilgili bilgilerin sizinle paylaşılması
çağrısında bulunmuştunuz. Bir yanıt geldi mi?
TTB Başkanı Sinan Adıyaman: Bakanlıktan herhangi bir
yanıt gelmedi. Biz de 19 maddelik bir mektup yazarak şeffaflık gereği bu
soruların yanıtlanması istedik. Çünkü bakanlığın da söylediği gibi tüm ülkeye
hızla yayılan bir salgın söz konusu. En çok ihtiyacımız olan şey şeffaflık.
Toplumun süreç hakkında hızla bilgilendirilmesi. Aynı zamanda hekimlerin de
tabii ki. Bunlar gerçekleşmeden tehlikenin boyutuna vakıf olması ve salgınla
mücadeleye katılması toplumdan beklenemez. Bütün dünyada böyledir. Bu konuda
merkezi ve yerel yönetimler, STK'lar ve toplum kenetlenip topyekun savaşmak
zorunda bu işle. Bunun için de pandeminin ülkemizde yayılımı, bölgesel
dağılımı, hasta ve ölüm oranları hakkında yeterince bilgi verilmeli, aynı
zamanda günde kaç test yapıldı, kaçı pozitif çıktı, kadın erkek, yaş oranları,
olgulardaki bulgular nedir bunların da açıklanması gerekiyor. Çünkü, sonuç
itibariye insanlar buna göre tedbirlerini alacaklar. Epidemiyologlar buna göre
ülkenin haritasını çizecekler. Gerekirse pandeminin yoğun olduğu bölgelerde
insanların kendi kendine sosyal bir mesafe koymalarını kendilerini sağlamaları
beklenecek.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Sinan Adıyaman | Fotoğraf:
Evrensel
SAĞLIK ÇALIŞANLARI KORUNAMAZSA HASTALIK YAYILIR
Hekimlerin kişisel koruyucu maddelerinin yeterince
sağlanamadığına dönük yoğun yakınmalar geliyor. Özellikle sağlık
çalışanlarının teste tabi tutulmasını istiyoruz, hastalık bulgusu olsun
olmasın. Çünkü onları sağlığı çok önemli. Onlar hastalık kapar ve bunu
semptomsuz geçirmeye devam ederlerse gelen hastalara bulaştırmaya devam
ederler.
SALGINLA MÜCADELE BÖYLE OLMAZ
Hükümetin salgınla mücadele stratejisini nasıl buluyorsunuz?
Türkiye'de hükümetin salgınla mücadele ile ilgili nasıl bir
stratejisi olduğunu çözemedik biz de. Ne İtalya'ya benziyor, ne Güney Kore,
Tayvan'a... G. Kore gibi yapmakta çok geç kalındı. hala şehirlerarası otobüsler
gidip geliyor, hala pazarlar açık. Ankara'da Anayasa Mahkemesinin yan tarafında
yapılan bir resmi bina inşaatı var. Her sabah saat 7'de oraya servis otobüsleri
ile işçilerin geldiğini, akşam da alıp gittiğini görüyoruz. Sosyal mesafe diyen
bakanlığın gidip oraya bir bakmasını isteriz. Yani bu şekilde olmaz! Ya tam
yaparsız ya hiç yapmazsınız. Bugün İngiltere ilk başta uygulamaya koyduğu
toplum bağışıklığı sistemindeki yanlışlığı anladı ve geri döndü. Tabii ki
Türkiye toplum bağışıklığı sistemini tam olarak uyguluyor demiyorum ama
yaptıkları da tam değil. Zaten son iki ayda yurtdışından gelen 200 bin
civarında kontrolsüz giriş var. O da engellenemedi. Kamuda 65 yaş çalışanlara
idari izin var ama özel sektörde yok.
PAKETTE SAĞLIĞA SIFIR ÇIKTI
Açıklanan paketi nasıl yorumluyorsunuz?
Hükümetin paketinde sağlığa sıfır destek çıktı. Mesela şu
anda ülkemizde iki tane çok eski üniversite hastanesi kampanya düzenliyor
malzeme alabilmek için. Hâlbuki uzun yıllardır kamu üniversite hastaneleri
özellikle sağlıkta dönüşüm programı ile birlikte maddi olarak bilinci olarak
çökertildi. Firmalara borçları var. Firmalar da kamu üniversite hastanelerine
malzeme vermiyorlar. O yüz milyardan birkaç milyarı kamu üniversite
hastanelerinin borçlarını kapatmak için ayrılabilir ve borçlar
sıfırlanabilirdi. Konut satın almada kredi oranının %90'lara çıkarılmasının
pandemi ile ne alakası var bilmiyoruz ama onun yerine üniversite hastanelerine
malzeme alımının önünün açılması çok daha faydalı olurdu pandemi ile mücadelede.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder