17 Nisan 2020 13:56
Son Güncellenme Tarihi: 17 Nisan 2020 22:26
Salda Gölü'nün minerallerinin kamyonlarla taşınması sürecini
raporla değerlendiren Prof. Dr. Doğan Kantarcı, huntit minerallerinin taşınarak
yollara serilmesine "Taammüden cinayet gibi bir şey" dedi.
Fotoğraf: CHP
Özer AKDEMİR
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji
Anabilim Dalı Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Kantarcı, Salda Gölü'nün
minerallerinin kamyonlarla taşınması sürecini bir raporla değerlendirdi.
"Salda Gölü ve kıyısındaki eski göl tabanında yapılan kazı hakkında
değerlendirme" başlıklı raporun en dikkat çekici kısımlarından birisi de
taşınan huntit minerallerinin sağlık üzerindeki etkisine dair öngörüler oldu.
Kantarcı, huntit minerallerinin kamyonlarla taşınarak yollara serilmesini
"Taammüden cinayet gibi bir şey" sözleriyle değerlendirdi.
"O YOLUN DERHAL TEMİZLENMESİ LAZIM"
Raporunda geçtiğimiz günlerde Salda Gölü kenarından kazılan
materyalin, kamyonlar ile “Millet Bahçesi” yapılmak istenen yere taşınıp,
yığıldığını hatırlatan Kantarcı, "Bu materyalin yürüyüş yolu yapımında kum
olarak kullanılacağı bildirilmiştir. Huntit bir organo-mineraldir. Kum
değildir. Üstünde ayakkabı ile basılarak yüründüğünde zamanla ezilip, ufalanıp,
çok ince toza dönüşür. Ama yol malzemesi olarak kullanılmıştır. Bu yoldan geçen
ve geçecek olan araçların sürücüleri ve halk ince tozu akciğerlerine alınca ne
olacağını da iyi düşünmek gerekir. Konu çok ciddi bir sağlık sorunu olduğu
kadar, sağlık ile ilgili hukuki bir sorun olarak da ortadadır. Yola serilen
huntit mineralinin oradan hemen kazınıp, kaldırılması gerekir. Kazılıp üstü
açılan alanda da kepçe ve kamyon dolaşımı ile önemli miktarda huntit minerali
tozu oluşmuştur. Bu tozun da çevrede yaşayanlara ve yaz boyunca yöreye gelecek
insanlara etkisi yetkililerce iyi değerlendirilmelidir" dedi.
ÇIKACAK TOZ AKCİĞERLERDE SOLUNUMU ENGELLER
Köy muhtarının bu taşıma işinin içinde olduğuna dair
haberlerin çıktığını belirten Kantarcı, "Muhtarın da, kaymakamın da,
Belediye Başkanı'nın da başı dertte. Çünkü bu çok ince toz akciğerde solunumu
engeller. O yolu çalışacak kişiler için yoğun işçi sağlığı önlemleri alarak
derhal temizlemeleri gerekiyor. Bu taammüden cinayet gibi bir olay. Ayrıca
Salda otoparkı da iptal edilip, üstü kapatılmalı. Çünkü oraya yazın gelecek
halkın da ciğerleri tehlikede" dedi.
SALDA GÖLÜ'NDEKİ MADEN RUHSATLARININ AMACI ZENGİN MİNERALLER
Salda Gölü'nün dışa akışının olmadığının altını çizen
Kantarcı, gölü besleyen dereler ile göl yüzeyinden buharlaşan su miktarı arasındaki
dengenin bozulduğunu dile getirdi. Kantarcı, "Dengenin bozulmasına bir
yandan tarım alanlarını sulamak için yeraltı suyundan çekilen su, öte yandan
iklim değişikliği sürecinde artan sıcaklık ve buharlaşma etkili olmuştur"
dedi. Göl suyunun çöktürülmesi ile elde edilen minerallerin sanayide ısı
yalıtımında kullanıldığını belirten Kantarcı, Salda Gölü üzerindeki maden
ruhsatlarının amacının da bu mineraller olduğunu ifade etti.
"DÜNYANIN YEDİ HARİKASINDAN BİRİ OLARAK
SEYREDİLMELİ"
Salda Gölü gibi ipliğimsi yosunların üstüne hidromagnezit
çökelmesi ve organomineral oluşumlarının dünyada 6 yerde olduğu ve devam
ettiğinin bilindiğine dikkat çeken Kantarcı, "Salda Gölü bu yerlerin
yedincisidir. Bu kadar değerli bir tabiat harikası ekosistemin çevresi ile birlikte
mutlak olarak korunması, kirletilmemesi, kıyılarına hiçbir tesis yapılmaması
gerekmektedir. Göl ve kıyıları sadece karşıdan “Dünyanın 7 harikasından biri
olarak” seyredilip, resim çekilecek turistik bir alan olarak
kullanılabilir" dedi.
MİLLET BAHÇESİNİN GELİRİ EKOLOJİK YOK OLUŞU KARŞILAR MI?
Raporunda Salda Gölü'ne Millet Bahçesi projesini de
değerlendiren Kantarcı, Millet Bahçesi veya benzeri park ve yeşil alanlar
betonlaşmış kentlerde yaşayan halkın ihtiyaçlarını karşılamak için
düşünülebileceğinin altını çizerek, projede yoğun yapılaşmaya neden olacak
tesisler olduğuna işaret etti. Kantarcı, "Bu tesislerden çatı
altında kapalı olanların 28100
m² alanı kaplayacağı belirtilmiştir. Bir yandan 'Özel
Çevre Koruma Alanı' ilân edilmiş ve 'Ekolojik bakımdan çok hassas' olan bir
doğal/kırsal arazi ile Salda Gölü kıyısında bu kadar yoğun yapılaşmayı öngören
proje ile 'Millet Bahçesi' adı altındaki girişim yadırganmıştır" dedi.
Eğer bu tesisler Salda Gölü kıyısına kurulursa ve de yaz ayları boyunca her
hafta kamp alanına gelecek insan sayısının on binlere ulaşacağının altını çizen
Kantarcı, "Bu kadar insanın yemesi, içmesi, duş suyu, dışkısı, dolaşıp,
gezinmesi, göle girip, terini, güneş yağını ve hatta çişini suya bırakması
miktar ve çeşitlilik itibariyle çok kapsamlı kirliliğe yol açar. Projeyi
yapanlar insan sayısını ve yaratacağı kirliliğin kara ve su ekosisteminde
yapacağı etkiyi hesaplamamış veya hafife almış görünmektedirler. Ayrıca dünyada
pek az yerde ve Salda Gölü sularında yaşayan, fotosentez yapan ve oksijen
üreten tek hücreli Siyanobakterler ve organo-mineral taşlar yok olursa, 'Millet
Bahçesi' tesislerinin geliri bu yok oluşu (Ekolojik maliyet) karşılayabilecek
midir?" sorusunu yöneltti.
"TÜRKİYE DÜŞKÜN BİR ÜLKE DEĞİLDİR"
Kazılan alanın jeolojik bakımdan çok değerli “Dünya
harikası” bir oluşum olduğunun altını çizen Kantarcı, "Dünya’da Salda
Gölü'ne benzer birkaç göl vardır. Bunlardan bir tanesi de Meksika orta
yaylasındaki Alchichica Gölü’dür. Çevresine hiçbir tesis yapılmadan, bir 'Dünya
Mirası' olarak korunmaktadır. Türkiye var olan bu tür 'Dünya Mirası'
niteliğindeki değerleri 'Millet Bahçesi' projesi adı altında veya ihraç
materyali olarak kullanıp paraya çevirecek kadar düşkün bir ülke olmadığı gibi
'Kültür yoksunu' bir ülke de değildir." dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder