12 Nisan 2020 04:39
PAZAR
Ben öldüm, ölüyorum. Konuşamıyorum artık. 9 gündür yüksek
ateşle yatıyorum. Aklın varsa çıkma. Dayanamazsın çok ıstıraplı”!..
Zonguldaklı Maden İşçisi Kemal Soytürk arkadaşına bunları
yazdıktan kısa bir süre sonra yaşamını yitirdi. Üzülmez Müessese Müdürlüğünde
elektrik teknisyeni olarak çalışan Soytürk, Kovid-19’dan öldüğünde 52
yaşındaydı.
Kemal Soytürk’ün hastanede ağrılar, ateşler içinde koronavirüsle
savaştığı günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hastalığa karşı alınan
önlemlerle ilgili yeni bir açıklama yaptı. Erdoğan “30 büyükşehir ile akciğer
rahatsızlıklarının sık görüldüğü Zonguldak ilimizi, belirli istisnalar
haricinde araç giriş çıkışına kapatıyoruz” dedi.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası da bu açıklamanın hemen
ardından bütün madenlerde geçici bir süre üretimin durdurulması çağrısında
bulundu. MMO açıklamasında “...Salgın ne yazık ki başta Zonguldak olmak üzere
madenciliğin yapıldığı il ve ilçelere de yayılmış ve maden işçilerini de
etkilemeye başlamıştır” deniyordu. Oda, tüm maden işletmelerinde üretimin
durdurulmasını istedi.
ZONGULDAK MADENCİ KENTİ OLMANIN BEDELLERİNİ YAŞIYOR
Kendisi de emekli bir maden işçisi olan, gazetecilik geçmişi
de bulunan Zonguldak Çevre Koruma Derneği Başkanı Ahmet Öztürk’le bu şirin
Karadeniz kentinin nasıl bu duruma geldiğini konuştuk. Öztürk öncelikle
Zonguldak’ın bir madenci kenti olmanın sıkıntılarını yıllardır yaşadığını
belirterek, “Bu kentte zaten herkes yarım ciğerle yaşıyor” dedi.
Madenlerde çalışmanın insan sağlığı üzerinde birçok olumsuz
etkileri olduğunu belirten Öztürk, “Çok sayıda insan yer altındaki çalışma
sırasında maruz kaldığı kömür tozu nedeniyle büyük akciğer sorunları yaşıyor.
Zonguldak bir maden kenti olduğundan kömür hayatın içerisinde, yaşamla birlikte
akıp gitmesi gereken bir şey olarak görülüyor. Bunu ciddi manada psikolojik
eşik olarak kullanıyorlar” görüşünde.
"GECE YARISI ÇALAN SİRENLERE AŞİNAYDIK"
Tüm dünyada fosil yakıtların azalmasına dayalı olarak,
Zonguldak’ta da madencilik sektörünün hızla daraldığının altını çizen Öztürk,
“İşsiz, aşsız, geleceksiz bırakılan insanlar, ‘Ya kırk katır ya kırk satır’
denilerek kendilerine dayatılan her türlü politikayı kabul etmek zorunda kalıyorlar.
İşte bu, o büyük enerji yatırımlarını Zonguldak’ta hayata geçirebilmenin bir
yolu oluyor “ dedi.
Zonguldak’ın 1947 yılında üretime geçen Işıkveren
(Çatalağzı) Termik santrali ile kentin altındaki cevheri ülkenin aydınlanması
için kullanabilen bir kent, üreten bir kent olarak anıldığını ifade eden
Öztürk, “Biz hep bu duygularla büyüdük. Üreten bir kent olmanın onurunu
yaşıyorduk. Her birimizin en yakını madenlerde ölüyordu, gece yarısı çalınan
siren seslerine çok aşinaydık. Daha sonra gördük ki üretilen fosil yakıtlar tüm
dünyada kirliliğe ve iklim krizine yol açan kaynaklar, hem de bizler aslında
ekonomik gelişimi için bütün hayatını feda eden kahramanlar değil, birileri
tarafından bu duyguları acımasızca sömürülen insanlardık. Bu gerçeklerle yüzleşmek
durumunda kaldık ve büyük ‘91 Madenci Grevi de bu gerçeklerin üzerine yükseldi”
diye konuştu.
Madenlerin küçülmesi ve işçi sayısının azalması sonrası kent
ekonomisinin de daraldığı bir süreçte iktidarın “Zonguldak Türkiye’nin enerji
üssü olacak” diye bir propaganda ile termik santrallerin sayısını arttırma
yoluna girdiğini belirten Öztürk, “Üretilen kömür kurulan santrallerde
yakılacak ve tüm Türkiye’ye buradan enerji sağlanacak. O santrallerde de
işçiler çalışacak, yani Zonguldak hem yerin altında hem yerin üstünde binlerce
işçinin çalıştığı bir arı kovanına dönüşecek diyerek Park Holding, Eren
Holding, Soma Holding gibi büyük şirketlere buralardaki sahaları açtılar. Bu
arada tüm bu holdingler termik santral lisansı aldı. Sonuç olarak söz edilen
oranda ne yer altında ve yer üstünde işçiler çalışıyor ne de Zonguldak’ın
gelişimine bahsedilen katkılar oldu” dedi
.
İLK KÖMÜRÜ BULAN UZUN MEMED İLK MADEN ŞEHİDİ OLDU
Öztürk, kentin nasıl bugünlere geldiğini şu sözlerle
anlattı: “Zonguldak’ın ölümlerden gelip ölümlere gitmek gibi bir yazgısı var.
İlk kömürü bulan Uzun Memed ilk maden şehidi de olmuştur. Zonguldaklılar uzun
yıllar son derece kötü koşullarda çalıştılar. Uzun yıllar madenlerde çalışan
işçilerde kömür tozu ve taşın ciğerlerde birikmesi sonucu çeşitli hastalıklar
ortaya çıkıyor. Maden işçisi, Zonguldak’taki pek çok insan ciğeri yarım bir
hayatı yaşıyor”.
TERMİK SANTRALLERDE ÜRETİM DERHAL DURDURULMALI
Zonguldak’ta gerek kanser, gerekse Kovid-19 oranlarının
yüksekliğinin her yaştan insanın termik santrallerin yarattığı kirliliğe maruz
kaldığını gösterdiğini ifade eden Öztürk, “Biz Zonguldak’ta ekoloji mücadelesi
içerisinde olan insanlar olarak Cumhurbaşkanı’nın karantina kararını gecikmiş
olmakla birlikte yerinde bir karar olarak değerlendiriyoruz. Enerji
kullanımında da ciddi bir düşüş söz konusu, termik santrallerin üretimi tamamen
durdurulmalıdır” dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder