09 Mayıs 2020 04:00
Ali-Aysin Büyüknohutçu cinayetinin kapatılması ekoloji
hareketine ve yaşam savunucularına yönelik saldırıların cezasız kalacağı
düşüncesini güçlendirecek; sermayeye cesaret kaynağı olacaktır.
Aysin Büyüknohutçu ve Ali Ulvi Büyüknohutçu | Görsel:
Ekoloji Birliği
Özer AKDEMİR
Bugün, 9 Mayıs 2017’de Antalya Finike'de Kızılcık
yaylasındaki evlerinde kiralık bir katil tarafından vahşice katledilen Ali Ulvi
- Aysin Büyüknohutçu çiftinin ölüm yıldönümü. Ekoloji Birliği'nin Covid-19
pandemisi nedeniyle internet üzerinden gerçekleştireceği anmaya birçok ekoloji
örgütü ve yaşam savunucunun katılması bekleniyor.
Kimdi Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu’lar? Kendilerini
"yaşam savunucusu" olarak tanımlıyorlardı. Alacadağ’da, Gökçeyaka’da,
Adala ve Kızılcık’ta, mermer ocağı için asırlık sedirlere kıyılırken, bu
vahşete, katliama sessiz kalmamışlardı. Dava açtılar, medyaya doğa katliamını
anlattılar, eylemler etkinlikler yaptılar. Doğayı bir avuç para için talan
edenlerin ipliğini pazara çıkardılar. Bu nedenle birçok riski göğüsleyerek
yaşamak durumunda kaldılar hep.
YAŞAMI SAVUNMANIN BEDELİ
Yaşamı savunmanın bedelini bazen polisin, jandarmanın,
şirketlerin şiddetine maruz kalarak, bazen mahkeme salonlarında yargılanarak,
bazen de yaşamınızla ödeyebiliyorsunuz. İşte Ali Ulvi-Aysin Büyüknohutçu çiftinin
katli bu hoyratlığın son yıllardaki en acı örneğidir.
Türkiye'de yaşamı savunurken sık sık şiddete maruz kalan
yaşam savunucularına yönelik ilk planlı cinayet olarak geçmiştir kayıtlara.
Yaşam savunucularının belleğine de bu şekilde işlendiler.
Gerek cinayet sonrası açılan davanın geldiği durum, gerek
kiralık katilin itirafları bu katliamın ardında büyük sermaye gruplarının,
mermer şirketlerinin olduğu tezlerini haklı çıkaran şeylerdi. Cinayetin hemen
ardından yakalanan Ali Yamuç adlı "kiralık katil" gelişen süreçte
cinayeti mermer şirketlerinin azmettirmesiyle işlediğini itiraf etti.
Cezaevinden eşine yazıp ulaştıramadan yakalanan mektubunda kendisini
"Çirkin" lakaplı, taş ocağı adına hareket eden birinin 50 bin TL’ye
kiraladığını ve 3.000 TL dışında ödeme yapmadıklarını yazıyordu.
Velhasıl, kiralık katil Ali Yamuç, Elmalı Cezaevinden
“güvenlik” gerekçesiyle Alanya L Tipi Cezaevine sevk edilmesinden bir süre
sonra "şort ipi" ile kendini asarak "intihar etti"! Yardım
yataklıktan tutuklanan eşi de birkaç ay sonra tahliye edildi.
EKOLOJİ HAREKETİ DAVAYA NEDEN MÜDAHİL OLAMADI?
Davalarda gelinen noktaya geçmeden önce dava açılması
sürecinde Büyüknohutçu'nun kızı Emine Büyüknohutçu ile yaptığımız bir sohbetten
bahsetmek istiyorum. Cinayetten bir yıl sonra Antalya Muratpaşa'da Büyüknohutçu
çifti anısına yapılan bir parkın açılışında görüştüğümüz Emine Büyüknohutçu'ya,
EGEÇEP'in cinayeti kendilerine karşı yapılmış bir eylem olarak niteleyerek
davaya müdahil olmak istediğini ilettim. Başkaca davaya müdahil olmak isteyen
ekoloji örgütlerinin de olduğunu söyledim. Kendisi ise anne-babası katledilmiş
bir genç kadın olarak son derece tedirgin bir şekilde ailesinin ve
avukatlarının bunu istemediklerini söyledi. Kitlesel bir sahiplenme olmazsa
davanın unutturulacağını ve çoğu zaman olduğu gibi cinayetin üstünün
kapatılabileceği endişemi aktarıp bu kararlarını gözden geçirmelerini rica
etmem de bir işe yaramadı o süreçte. Dava sessiz sedasız bir şekilde Finike'de
ailenin tanıdığı bir hukukçu tarafından yürütüldü. Antalya Barosu'nun
müdahillik talebi de mahkemece reddedildi.
"TEHDİT EDİLDİK, YALANLARA İNANDIRILDIK"
Geldiğimiz noktada delillerin tam toplanmadan, yer gösterme
ve ifade tutanaklarının örtüşmediği, cep telefonu incelemesinin bile
yapılmadığı, otopsi raporu ile de uyuşmayan "ciddiyetsiz" bir
savcılık mütalası ile açılan dava katil zanlısının "intiharı" sonrası
düştü. Antalya Barosundan Avukat Tuncay Koç'un "dörtnala kapatılmaya
gidiyor" dediği davanın sonucu o zamandan belli olmuştu zaten.
Geçtiğimiz yıl Emine Büyüknohutçu gerek anne-babasının
mezarlarında yapılan anmada gerekse sosyal medya hesabında davanın üstünün
kapatılmak istendiğinden yakınarak, "iki sene boyunca biz de kandırıldık
ve birçok yalana inandırıldık, korkutulduk, tehditler aldık. Dünya kadar şey
yaşadık ve hiçbirini açıklayamadık. Çünkü her açıklamak istediğimizde yeni
sıkıntılar yaşatıldı bize" diyordu.
FİNİKE DAĞLARINDA SEDİRLERİN AĞIDI VAR
Ali-Aysin Büyüknohutçu cinayetinin üstünün kapatılması
kuşkusuz ekoloji hareketlerine ve yaşam savunucularına yönelik saldırıların
cezasız kalacağı düşüncesini güçlendirecektir. Sermayeye, şirketlere cesaret
kaynağı olacaktır. Yine de her şeye rağmen ekoloji hareketindeki ortak kanı bu
cinayetleri takip etmekten ve adalet istemekten asla vazgeçmemek gerektiği
yönünde.
"Her 9 Mayıs'ta sedirlerin ağıdı yükselir Finike
dağlarından.
İki canımızı, dalımızı kırdılar o gün, hoyratça, alçakça!..
Ağaçlar da ağlar dalları kırılınca…"
https://www.evrensel.net/haber/404276/ucuncu-yilinda-buyuknohutcu-cinayeti?a=f4e47
https://www.youtube.com/watch?v=dxhCHRjF0Es&feature=youtu.be
https://www.youtube.com/watch?v=dxhCHRjF0Es&feature=youtu.be
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder