17 Mayıs 2020 04:24
Fotoğraf: Kırşehir Valiliğinin sitesinden alınmıştır
Bugün çok rahatlıkla “Büyük bir abartı ustası” olarak
tanımlayabileceğim babam, askerliğini köyümüze kırk kilometre uzaklıkta, Seyfe
Gölü yakınlarında bir birlikte, tankçı olarak yapmış. Yıl 1970’lerin başı
olmalı. Askerlik anılarını anlatırken tankın dürbününden köyü, köy çeşmesinden
testilere su doldurup eve dönen annemi gördüğünü söylerdi. Her ne kadar bozkır
küçücük bir iki tepe dışında Mucur’a kadar hep dümdüz ovalık da olsa kırk
kilometre öteden köyde olup bitenleri görmek için önemli bir hayal gücüne sahip
olmak gerektiğini düşünüyorum şimdi. Çocukken inanırdım oysa bu anlattıklarına.
Babamın sınır tanımaz hayal gücünden bahsetmek için yazmadım
bu satırları. Sözü Seyfe Gölü’ne getireceğim. Seyfe Gölü’nün, babamın
anlattıklarının da etkisiyle bu yaşa kadar benim için hep ayrı bir yeri
olmuştur. Üstüne türküler, şiirler dinledim yıllar yılı. Sonradan biraz
araştırdığımda gerçekten de üstüne ne kadar türkü yazılsa azdır diye
düşündüm.
TURNALARIN DİYARI
Geçenlerde okuduğum bir haberden bahsetmeden önce size biraz
Seyfe Gölü’nü anlatayım. Orta Anadolu’nun belki de tam ortasında bir yerdedir
göl. Kırşehir’in Mucur ilçesine 16 kilometre uzaklıktadır. Suyu tuzlu, içerisi
sazlıklarla doludur. “Bataklık” diye pek makbul karşılanmaz civarındaki köyler
tarafından ancak kimse de kurutmaya yeltenmemiştir. Yüz binlerce kuşun,
canlının evidir çünkü Seyfe Gölü.
Yapılan araştırmalara göre 187 kuş türünün yuvası vardır
gölde. İçindeki sazlıklar, küçük adacıklar, göçmen su kuşlarının yaşama, üreme
ve konaklama alanıdır, bin yıllardır. Kırşehir Valiliğinin resmi internet
sitesine göre gölde, dünyanın en büyük flamingo topluluklarından biri (320 bin
adet) barınmakta. Yüz binlerce ördek, balıkçıl, kaz, kılıç gaga, martı, balaban
ve sumru sayılmış şimdiye kadar. Göl içindeki adacıklarda ve çevresindeki
sazlıklarda yaklaşık beş yüz bin kuşun yaşadığı tespit edilmiş. Tabii gölün en
gözde kuşlarının başında ise Anadolu halk kültüründe önemli bir yeri olan
turnalar geliyor. Seyfe Gölü, bu özellikleri nedeniyle 1990 yılında birinci
derece doğal sit korumasına alınarak tabiatı koruma alanı olarak tescillenmiş.
Gölde yaşayan ve nesilleri tehlike altında olan 27 tür kuş da koruma listesine
alınmış.
ANADOLU DA KURUYAN ONLARCA GÖL GİBİ...
Yolunuz o taraflara düşerse eğer Seyfe köyü yakınlarındaki
höyüğün üzerine çıkın ve gölün o eşsiz güzelliğini son kez izliyormuşçasına
içinize çekin. Bu belki de Seyfe Gölü’nü son görüşünüzdür, kim bilir!
Anadolu’da kuruyan onlarca göl gibi Seyfe Gölü de toz direklerinin göğe
savrulduğu, susuzluktan çatlamış, tuzlaşmış bir toprak parçası, bir çöl haline
gelebilir!..
Yıllardır aşırı yer altı suyu tüketimi ve küresel ısınma
kaynaklı yağış yetersizliği nedeniyle bazı mevsimler neredeyse kuruma noktasına
gelen gölü bekleyen başka bir tehlikeden daha bahsedeceğim bu hafta sizlere.
Geçtiğimiz günlerde Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü
tarafından açıklanan bir listede Kırşehir ve özellikle Mucur yöresinde 13
farklı yerde altın-gümüş madeni arama ruhsatının verildiği görülüyor. Tamamı şu
an TMSF’de yani devletin elinde olan Koza Altın Şirketine verilen bu
altın-gümüş-çinko-kurşun arama ruhsatlarının 9 tanesi ise Mucur’da! Seyfe
Gölü’nün civarında yani!
"TURNAM NE DÖNERSİN SEYFE GÖLÜ’NE"
Gölle ilgili bir başka haberle birlikte bu bilgiyi
değerlendirin lütfen; “Gölü besleyen tek tatlı su kaynağı olan Seyfe köyü
civarındaki pınarların suları Mucur ilçesi ve Gümüşkümbet köyüne yönlendirilmiş
durumdadır. Bu nedenle alana bu kaynaklardan yeterince su gelmemektedir”.
Benim çocukken babamdan dinlediğim Seyfe Gölü üzerine öyküleri, şiirleri,
türküleri ben çocuklarıma yüreğim avucumda anlatıyorum bugünlerde? Bu altın
madeni ruhsatından birisi bile yaşama geçirilirse yanarım ki korkularım gerçek
olacak! Belki de bir süre sonra, “Bir zamanlar bir Seyfe Gölü vardı,
Anadolu’nun tam ortasında” diye bir masala başlar gibi cümleler kurarak
anlatacağız gölü!..
Aksaraylı Aşık Molla Mehmet “Turnam ne dönersin Seyfe
Gölü’ne / Düşme tuzağına da avcı eline” diye Seyfe Gölü’ndeki turnalara
seslenir. Bugün avcı eline düşmüş yaralı bir turnadır Seyfe Gölü...
Gün batarken kan kızıla boyanır gölün suları. Yanar göl
sanki, ateş almış gibi dört bir yandan. Turnalar telaşlanır, sokulur birbirine.
Çiçekdağ’dan doğru bir yel eser, serince. Dağıtır turnanın tüyünü, kanadını.
Birden bir mavzer sesi böler geceyi. Suların aynasında şavkıyan ay ışığı
titrer. Gökten ölü bir yıldız düşer. Turnanın gözlerindeki son fer de söner.
Turna cansız, avcı umarsız, sular sessiz, göl güzel...
Gayri kim bilir eşinden ayrılan turnanın kederini.
Eşi ölen turnanın da kederden öleceğini...
DİĞER YAZILARI
Kırlangıç yuvası
24 Mayıs 2020 04:31
24 Mayıs 2020 04:31
Annesiz...
10 Mayıs 2020 04:36
10 Mayıs 2020 04:36
Yeşili
kirleten yaşamı yok eder...
03 Mayıs 2020 03:53
03 Mayıs 2020 03:53
Sıvacı kuş ve
kozalak
26 Nisan 2020 00:45
26 Nisan 2020 00:45
“Oy
göresim geldi Berçenek seni”
19 Nisan 2020 04:01
19 Nisan 2020 04:01
Yarım
ciğerle yaşayanlar kenti: Zonguldak
12 Nisan 2020 04:39
12 Nisan 2020 04:39
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder