08 Ağustos 2021 00:35
Yangınların iklim kriziyle ilgisi ne ve gelecekte bizi ne bekliyor? Bartın Ün. Orman Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Erdoğan Atmış ve Orman Yüksek Mühendisi Doç. Dr. Yücel Çağlar'a sorduk.
Fotoğraf: Milas Belediyesi
ÖZER AKDEMİR
İzmir
Ülkemizde orman yangınları kısmen kontrol altına alınsa da birçok yerde devam ediyor. Bilim insanları orman yangınları konusunda ağustos ayının da zor geçeceğini dile getiriyor. Yangınlarla mücadele olanakları açısından ülkemizin eskiden bile geriye gittiği ortaya çıkarırken, AKP iktidarı yangınlar sonrası oluşan tepkiyi azaltabilmek için yanan alanların tekrar ağaçlandırılacağını açıkladı. Yangınların iklim krizi ile ilgisi ne ve bu anlamda gelecekte bizi ne bekliyor? Yanan yerler gerçekten ağaçlandırılıyor mu? Kamuoyunun bu alanlar ranta açılacak endişesi ne kadar gerçekçi? Bu konuları Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Erdoğan Atmış ve Orman Yüksek Mühendisi Doç. Dr. Yücel Çağlar'a sorduk.
"BÜTÜN ÜLKELER ORMAN YANGINLARIYLA YÜZLEŞECEK"
Ülkemizde ve dünya genelindeki yangınlar ile iklim krizi arasında sıkça ilişki kuruluyor ve tam da bu yüzden artarak devam edeceği öngörülüyor. Yangın sayısının ve daha çok da yanan alan miktarının artmasında iklim krizinin payının yadsınamayacağını belirten Prof. Dr. Erdoğan Atmış, buna karşın "İklim krizi dünyaya uzaydan gelen bir olgu değil" dedi. Atmış, "Sermayenin sonsuz kâr arzusu nedeniyle doğal varlıkların sermayenin hizmetine sunulmasının, bunun için iktidarların doğayı ve kamu yararını yok saymasının sonucu. Bu nedenle, orman yangınlarını çoğu kişi için henüz soyut bir kavram olan “iklim krizi”yle ilişkilendirirken, bu boyutu gözden kaçırmamalı. Bunun için iklim krizinin de, artan orman yangınları ve bunun sonunda kaybedilen orman ekosistemlerinin ana sorumlusunun küresel sermaye ve onlara hizmet eden ulusal hükümetler olduğunu söyleyebiliriz" dedi. Gün geçtikçe bütün ülkelerin orman yangınlarıyla giderek artacak şekilde yüzleşeceğini belirten Atmış, "İklim kriziyle, orman yangınlarının ilişkisi bir kısır döngüden ibaret. İklim değiştikçe orman yangını riski artıyor, ormanlar yandıkça da iklim değişiyor. Bu kısır döngüden kurtulmanın yolu toplumcu ve doğadan yana politikalar benimsemekten geçiyor" ifadelerini kullandı. Doç. Dr. Yücel Çağlar da iklim değişikliği öngörüleri gerçekleşmesi ve herhangi bir önlem alınmaması durumunda orman yangınlarının özellikle Ekvator kuşağı ile Akdeniz Bölgelerinde artabileceği görüşünde.
YASALAR YAKMAYA GEREK BIRAKMADI!
İktidarın yanan orman alanlarının yeniden ağaçlandırılması ve iktidarın bu yöndeki söyleminin ne kadar gerçeği yansıttığı ile ilgili sorumuza Erdoğan Atmış, bir ormanın yandıktan sonra kendini onarma yeteneği olduğunu belirterek, uzmanların incelemesi sonrası tekrar orman ekosistemine dönebileceği tespit edilen alanların etrafının çitle çevrilmesinin yeterli olacağını söyledi.
Yanan ormanların korunması Anayasa’nın 169. Maddesi ve Orman Kanunu’nun güvencesi altında olduğunu belirten Atmış, "Son yıllarda orman alanlarının turizm, madencilik, enerji, alt yapı, yol, köprü, havalimanı vb. ormancılık dışı amaçlarla kullanımı o kadar kolaylaştırılmış, kullanım amaçları o kadar çeşitlendirilmiştir ki, zaten bu alanları farklı amaçlarla kullanmak için yakmaya gerek yoktur. Bir bakıma yanan alanlar, orman ekosistemi olarak varlığını sürdürmekte yanmayan alanlara göre daha avantajlı konumdadır" dedi. Hem Atmış hem de Çağlar yanan ormanların ne kadarının tekrar ormanlaştırıldığına dair bir bilgiye ulaşamadıklarını söylerken, bu ormanların ranta açıldığına ilişkin Bodrum Güvercinlik’te inşa edilmiş otelin dışında başkaca bir örnek bilmediklerini dile getirdiler.
"ORMANLAR VE YERLEŞİMLER ARASINDA TAMPON BÖLGE OLUŞTURULMALI"
Son yangınların ülkemizin orman varlığı ve ekosisteme etkilerinin ne olacağına dair Atmış şunları söyledi; "Yanan ormanların kendini yenilemesi uzun yıllar alacaktır. Bu süre içinde bu ormanlardan sağlanan ekosistem hizmetleri de ortadan kalkacaktır. Orman içi ve çevresinde kurulmaya başlanan bu yerleşimlerin orman yangınlarından etkilenme olasılığı da artmıştır. Manavgat’taki yangında birçok kent yerleşimi yangından etkilendi, Muğla’daki yangınlarda ise bir termik santralin yangından etkilendiğini gördük. O zaman bu tür yerlerdeki yerleşimlerde; inşa sırasında kullanılacak malzemenin yangına dayanaklı olmasından, ormanlarla bu yerleşimler arasında tampon bölgeler oluşturulmasına kadar uzanan farklı önlemler alınması yönünde çalışmalar yapılmalıdır".
Ekolojik temelli tartışmalarda genellemelerden kaçınılması gerektiğini belirten Çağlar ise yangınların olumsuz ve olumlu etkilerinin yangının yeri ile çevresindeki başta ormanlar olmak üzere tüm ekosistemlerinin niteliği, yoğunluğu ve süresi ile bağlı olduğunu dile getirdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder