13 Ağustos 2021 09:22
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay Evrensel'e konuştu.
Fotoğraf: Doğanay Tolunay kişisel arşivi
Ülkemizin güneyi başta olmak üzere birçok yerde orman yangınları kısmen kontrol altına alınsa da hâlâ devam eden yerler var.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay'a orman yangınlarının iklim krizi ile etkilerinin yanı sıra, yangınlar sonrası ormanlık alanların orman dışı amaçlar için kullanımı ile ilgili kafalardaki soru işaretlerini sorduk.
Tolunay'ın orman yangınları sonrasına dair bir başka uyarısı ise bugünlerde ülkemizde, Karadeniz'de devam eden bir başka kabusa dair oldu. Yanan ormanların olduğu bölgelerde sel tehdidi arttı!
“GELECEKTE ORMAN YANGINLARI TÜM DÜNYADA ARTACAK”
İklim krizi bağlamında bu yangınların sadece ülkemizde değil tüm dünyada artarak devam edeceği görüşüne katılır mısınız? Hal böyle ise ne yapılması gerektiğini bir iki cümle ile özetler misiniz?
İklim değişikliğine bağlı olarak artan sıcaklıklar ve kuraklıklar orman ekosistemlerindeki çalıların ve otların kurumasına, ağaçların yapraklarını dökerek su tüketimini dengelemesine ve canlı ağaçların su içeriklerinin azalmasına neden oluyor. Böylece ormanlarda yanmaya hazır organik materyal miktarı artıyor. İklim değişikliği bu yanıcı maddelerin tutuşmasına neden olmasa da ufacık bir kıvılcımla yangınlar başlayıp kısa sürede çok geniş alanlara yayılıp kontrol edilemez hale geliyor. Ayrıca kor halindeki küller de rüzgârla savrularak yeni yangınların çıkmasına neden oluyor. Gelecek yıllarda sıcaklıkların daha da artacağı ve yaz kuraklıklarının şiddetleneceği dikkate alındığında orman yangınlarının tüm dünyada artacağı öngörülüyor. Bu nedenle orman yangınları öncesi önlem alarak yıllık olarak 3 binlere yaklaşan ve sürekli artan yangın sayısını azaltacak önlemler alınması gerekiyor. Ormanla iç içe yerleşim alanlarında ve tesislerde yangın risk değerlendirmesi yapılması da çok önemli. Çünkü orman içindeki yerleşimler, tesisler, yollar, elektrik nakil hatları, trafolar, çöplükler yangınlara neden olabiliyor. Bu tür ormanlardan ormancılık dışı uygulamalara verilen izinlerin azaltılması gerekli. Diğer yandan hali hazırda orman içinde ya da kenarındaki yerleşimler ile tesislerin yangınlardan etkilenmemesi için de acilen düzenlemeler yapılması zorunlu. Örneğin ormanlar yerleşimler arasında birkaç yüz metrelik açıklıklar bırakılması gibi. Ek olarak uçak ve helikopter filosunun güçlendirilmesi, yer ekiplerinin ve uzman teknik personeli sayısı da arttırılmalı. Ülkemizde yapılmayan ya da zaman zaman uygulansa da kontrol ve denetimsizlik nedeiyle etkin olmayan bir uygulamada ormanlara özellikle Haziran-Ekim ayları arasında ormanların giriş-çıkışa yasaklanması da etkili bir önlem olabilir.
“BİR ÖRNEK DIŞINDA YANAN ORMANLARIN TAMAMI ORMANLAŞTIRILDI”
İktidarın "yanan ormanları dün olduğu gibi bugün de anayasanın 169. maddesine göre tekrar ağaçlandıracağız" söylemi ne kadar gerçeği yansıtıyor? Geçmişte yanan ormanların ne kadarının ağaçlandırıldığına ya da orman alanı dışına çıkarıldığına (ranta açıldığına) dair elimizde bir veri var mı?
Yanan orman alanlarının tamamının yeniden orman haline getirilmesi bir anayasal zorunluluktur ve Orman Genel Müdürlüğü buna uymaktadır. Tekbir örnek haricinde yanan ormanların tamamının ormanlaştırıldığını söyleyebilirim. Bu ormanlaştırma sadece ağaçlandırma ile değil, tohum ekimiyle de yapılmaktadır.
“ORMANLARDA 236 TURİSTİK TESİSE İZİN VERİLDİ”
Yanan ormanlık alanların ranta-orman dışı kullanıma açıldığına ilişkin aklınıza gelen bir iki örnek verebilir misiniz?
Kamuoyunun yanan orman alanlarının imara açıldığına dair algısı Bodrum’da bir otelin yanan alana yapılmasına dayanmaktadır. Bu otelin yanan orman alanına inşa edildiği doğrudur. Ancak otele izin orman yanmadan önce verilmiştir. Bu otelin Anayasamız gereği inşa edilmemesi gerekirken buna uyulmamıştır. Kamuoyunca yanan orman alanlarının imara açılmasına örnek olarak verdiği diğer bir olay ise Trabzon-Sürmene’deki yanan alandır. Sürmene’deki yanan alan ağaçlandırılmıştır. Ancak hemen yanan alanın yakınındaki bir tabiat parkında bungalov adı altında villa görünümlü evler inşa edilmiştir. Kamuoyu bu durumu yanan alanların imara açıldığı şeklinde algılamıştır. Ülkemizde maalesef bir orman alanının otellere ya da başka kullanımlara verilmesi için yakılmasına gerek bulunmaktadır. Ormanlara Turizmi Teşvik Kanunu gereği otel yapılabilmektedir. Bu şekilde ormanlarda 236 turistik tesise izin verilmiştir. Benzer şekilde maden, kampüs, sağlık tesisi, yol, enerji tesisi gibi çok sayıda ormancılık dışı uygulama için ormanlardan izin verilebilmektedir ve bugüne kadar 738 bin ha orman alanında izin verilmiştir. Diğer sıkça verilen bir örnek de Kaş’ta yanan bir çalılık ve ağaçlık alanın imara açılmasıdır. Bu alan kadastral olarak orman değildir. Üzerinde maki bitki örtüsü olsa bile hukuken orman değildir. Ancak yanan orman alanlarında otel yapılmasına dair tek bir örnek ortada dururken kamuoyunun yanan alanların imara açılacağı endişesini gidermek çok mümkün değildir. Bu nedenle bizlerin yanan alanları izlememiz ve ormancılık dışı bir uygulama olduğunda suç duyurusunda bulunmamız gerekmektedir.
“ORMANI YANAN YERLERDE SELLERLE KARŞILAŞABİLİRİZ”
Son olarak hali hazırdaki durum itibariyle bu yangınlar ülkemiz orman varlığını ve ekolojisini nasıl etkileyecek?
Öncelikle daha ne kadar bir orman alanının yandığı dahi belli değil. Ancak ülkemiz tarihindeki en büyük orman yangınlarından birisi olduğu da ortada. Yakın bir zamanda yağışlarla yanan alanlardaki küllerin su kaynaklarına taşınması ve suların kirlenmesi söz konusu olabilecektir. Yine bitki örtüsü yok olduğu için yanan bölgelere yakın yerleşim alanlarında sellerle de karşılaşabiliriz.
https://www.evrensel.net/haber/440226/yanan-bolgelere-yakin-yerlesim-alanlarinda-seller-yasanabilir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder