8 Ağustos 2021 Pazar

Yangın yerinde yaşamak... (Pazar yazısı)

 07 Ağustos 2021 23:02

Fotoğraf: DHA

PAZAR

Bu yazıyı yazdığım günün sabahı İzmir, Çanakkale ve Manisa illerinde yaşayanlar tuhaf bir gökyüzüne uyandılar. Gökte gri, açık kahverengi ve sarıya çalan bir bulut kümesi güneşin yeryüzüne ulaşmasını engelleyecek kadar yoğun bir şekilde salınıp duruyordu.

Zaman zaman Sahra çölünden gelen kum fırtınalarındaki toz bulutlarına benzeyen bulutlar bu sefer Yunanistan ana karası ve adalarında yanan ormanların kül ve dumanlarını taşıyordu. Sosyal medyada "Zombi filmlerinin ilk sahneleri gibi" şakayla karışık bir ürperti ile epeyce tartışılan bu doğa olayı gerçekten de içinden geçtiğimiz günlerde distopik bir geleceğe ait fragmanın bölümlerinden birisiydi sanki.

TERMİK SANTRAL YANARSA NE OLUR?

Kemerköy termik santralini kısmen yakan yangınlar santralde ne kadar hasara yol açtı? Bunun çevreye, sağlığa etkileri neler henüz bilmiyoruz. Yangınların şimdi de Yeniköy Termik Santraline doğru yöneldiğine dair haberler geliyor.

Haftalardır, Akbelen ormanı kesilerek termik santrale kömür ocağı yapılmasın diye direnen İkizköylülerin gözleri gibi koruduğu ormana yaklaşan yangın eğer Yeniköy Termik Santralinin linyit yataklarına ulaşırsa dünya literatürüne girecek çok büyük bir çevre felaketi yaşanacağı neredeyse kesin.

Almanya'da yaşayan radyasyon fizikçisi Dr. Yüksel Atakan, kömür santrallerin en az 40 bin ton olan kömür stoklarının yanması durumunda zehirli kimyasalların yanı sıra uçucu taneciklerdeki radyoaktif parçacıkların da yayılacağı uyarısında bulunuyor. Atakan böyle bir durumda yakındaki yerleşim yerlerinin boşaltılması ve uzun süre kullanılamamasının söz konusu olabileceğini söylüyor.

DÜNYAYI KAVURAN SICAKLAR

Ülkemizde Akdeniz bölgesinin batısı, Muğla, Marmaris, Bodrum, Fethiye gibi onlarca yerleşim yerimizi çevreleyen dağlardaki ormanlar ve orman köyleri günlerdir yanıyor.

Bu satırları yazdığım sıralarda Çine'nin Madran ve Gökbel Dağlarında başlayan yangınlar nedeniyle köyleri boşaltılıyor, yöre halkı ellerinde kazma, tırmık, kürek, varsa su tankerleri ve tüm araçlarla yangının devam ettiği dağlık bölgeye koşuyordu.

Yangınlar bizim gibi komşumuz Yunanistan'ı da etkisine almış durumda. Atina'nın dış mahallelerinde onlarca ev yandı, binlerce kişi bulundukları yerlerden tahliye edildiler.

Aslında yangınlar sadece bizim gibi Akdeniz ülkelerinde değil, Sibirya'dan, Kanada'ya, İtalya'dan Fransa'ya kadar birçok ülke alev alev yanıyor desek yeri.

Geçtiğimiz haftalarda Kanada'da, ki kuzey kutbuna yakın olduğu için soğuk bir ülke olarak bilinir, aşırı sıcaklar nedeniyle yüzlerce kişi yaşamını yitirdi. Yine kuzey Avrupa'nın soğuk ülkelerinden Finlandiya, Sibirya stepleri ve Rusya'nın en soğuk bölgesi olarak bilinen Yakutistan hem aşırı sıcaklıklar, hem orman yangınları nedeniyle felaket bir yaz geçiriyorlar. Pakistan'ın Yakubabad kenti 52 dereceyle dünyanın en sıcak noktalarından biri oldu.

TÜRKİYE'DE SICAKLIKLAR 50 DERECEYE ÇIKACAK!

Geçtiğimiz ayın son günlerinde Cizre'de ölçülen 49.1 derecelik sıcaklık Türkiye'de bugüne kadar ölçülmüş en yüksek sıcaklık olarak kayıtlara geçti. Almanya'da yayımlanan Bild gazetesine açıklamalarda bulunan meteorologlar Türkiye ve Yunanistan'da 50 derecenin üzerinde sıcaklıkların görülebileceği uyarısında bulundular. İstanbul'a, Yunanistan'da yanan ormanları külleri yağıyor. Anadolu'nun nehirleri, gölleri, sulak alanları birer birer kururken ya da kurumaya yüz tutarken şimdi de ormanları yanıyor ve maalesef bu daha başlangıç!..

Okurlarımızın pazar pazar canını sıkma pahasına bunları yazmak zorundayız. Bunları aslında yıllardır yazıyoruz. İklim krizi gerçeği ile her geçen yıl daha da fazla yüzleşeceğimizi, bunun bazen bir sel, bazen orman yangınları, bazen kuraklık ve denizlerde, göllerde, toprakta yaşanacak olağanüstü (hemen hepsi kötü sonuçlar doğuran) değişimlerle yüzleşeceğimizi bilim yıllardır dile getiriyor.

DİSTOPYADAN KAÇMAK MÜMKÜN MÜ?

Tabii suçu iklim krizine, küresel ısınmaya atıp bu gerçekliğe dair hiçbir önlem almayan bizim ülkemizdeki AKP iktidarı gibi dünya kapitalizmi için de bir kaçış, bahane olmaması lazım iklim krizinin. İklim krizini dünyaya egemen olan kapitalist sistem ortaya çıkardı. Şimdi, dünya üzerindeki canlı yaşamını tehdit eden bir felaketler silsilesine doğru adım adım giderken, bu distopik gelecekten nasıl kurtuluruz, kaçarız buna odaklanmak gerekiyor.

KAYBEDİLECEK TEK DAKİKA YOK!

Bir şeyin mümkün olup olmadığını görmek için öncelikle şikayet edileni değiştirmek için harekete geçmek lazım. İklim krizini doğuran etmenlere karşı mücadele için tüm dünyada iklim krizine karşı planlı ve disiplinli bir mücadele sürecini başlatmak gerekiyor. Bundan önce de her koşulda ve şartta üretim, tüketim ve sömürü toplumunun devamından başkaca bir gelecek tahayyülü olmayan kapitalizmi tarihin çöp sepetine göndermek zorundayız.

Aşırı iklim olayları, yanan ormanlar, yönetilemeyen krizler ve yüz binlerce-milyonlarca cana mal olan felaketler silsilesi yaşanabilir bir gelecek için kaybedilecek bir dakikanın bile olmadığını, insanlığın ve canlı yaşamının kurtuluşu mücadelesinin her geçen gün yükseltilmesinin zorunluluğunu ortaya koyuyor.

Öte yandan sürecin, Yeni Zelanda ve ABD'de onlarca can kaybına neden olan terör saldırıları sonrası tüm dünyanın dikkatini çeken "eko faşizm"e doğru evrilme tehlikesi olduğu da ileri sürülüyor. İklim krizini inkar eden bu anlayış, göçmen sorunu ile birlikte aşırı nüfus artışını doğanın yok edilmesinin nedeni olarak görüyor. Üstelik bu Malthus'çu yaklaşım ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ile harmanlanmaya son derece meyilli.

Her halükarda bu distopik gelecek fragmanını değiştirmeye çalışmak zorundayız ve evet geleceği değiştirebiliriz, değiştirmeliyiz. Yangın yerinde de olsa yaşamak için...

https://www.evrensel.net/yazi/89238/yangin-yerinde-yasamak?utm_source=twitter&utm_medium=twitter_ap&utm_content=77&utm_campaign=08-08-202115:50

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...