02 Temmuz 2023 01:20
Fotoğraf: ÇİYAP
PAZAR
Karaburun Yaylaköy’de, RES direklerinin altındaki zeytinlik arazide güneş enerji santrali (GES) yapılması ile ilgili süreç hızla ilerliyor. 2007 yılında köylülere zeytinlik yapmaları karşılığında 150 yıllığına kiralanan arazinin ortakları zamanla değişmiş. Yeni ortakların adları size de çok şaşırtıcı gelecek!..
Ne Karaburun’un 2019 yılında Cumhurbaşkanlığı kararı ile özel çevre koruma alanı (ÖÇKA) ilan edilmiş olması ne GES yapılmak istenen arazinin zeytinlik olması ne 15 yılı aşkın bir emekle bu arazide 30 bine yakın zeytin ağacının büyütülmesi ne de devletin zeytinliğe 2008 yılından bu yana verdiği organik tarım destekleri şirketi durduruyor.
Karaburun’da 2005 yılından bu yana toplamda 87 RES türbini kuran Lodos Enerji geçtiğimiz yıl Karaburun RES Yardımcı Kaynak adı altında bir GES projesi gündeme getirdi. Bu proje kapsamında 7 adet GES alanında toplam 181 bin 818 adet panel kurmayı planlıyor. Mayıs ayında ‘ÇED olumlu’ kararı verilen projenin yeri ve proje alanında bulunan 30 bine yakın verimli zeytin ağacını önümüzdeki günlerde epeyce tartışacağız.
ORGANİK TARIM YAPILIYOR
Toplam 902 dönümü bulan parselin 473 dönümü Hazine tarafından 2007 yılında Yaylaköy’den 5 köylüye, her on senede bir yenilenmek ve zeytincilik yapmak şartı ile 150 yıllığına kiralandı. Bu tarihten itibaren yaklaşık 30 bin zeytin ağacı dikilen ve 2008 yılından bu yana organik tarım sertifikası ile devletten organik tarım desteği alan bu arazinin ortaklık yapısı bir süre sonra değişti. Arazinin ortaklarından Yaylaköy’lü Mustafa Şenbahar diğer 4 ortağından ikisinin Lodos Enerji’de bekçi olarak çalışmaya başladıktan sonra hisselerini şirkete sattıklarını söyledi. Diğer iki ortağın isimleri ise çok ilginç gelecek size!
Fotoğraf: Mustafa Şenbahar'ın kişisel arşivi
ARAZİNİN YENİ ORTAKLARI İKİ ESKİ CHP MİLLETVEKİLİ
Adları son ana kadar sır gibi saklı kalan, benim de Milli Emlak Müdürlüğünün M. Şenbahar’a ve ortaklarına gönderdiği yazıyı incelerken öğrendiğim isimlerin ikisi de eski CHP milletvekili.
Bu isimlerden 24. dönem CHP Aydın milletvekilliğinin yanı sıra 1999-2011 yılları arasında Çine Belediye Başkanlığı yapan Osman Aydın ile ilgili onlarca haber yaptığımı anımsıyorum. Osman Aydın, Çine’nin dağlarında faaliyet gösteren maden işletmelerinin en büyüklerinden Kaltun’un sahibi. Özellikle Madran ve Gökbel Dağlarında büyük bir doğa kıyımına yol açan bu maden işletmeleri, yeterince önemsemedikleri işçi sağlığı-iş güvenliği önlemleri yüzünden onlarca, yüzlerce işçinin silikozis hastası olmasına ya da çeşitli biçimlerdeki iş cinayetleri ile ölmelerinin de sorumluları.
Sanırım 2004 yılındaki yerel seçimler sürecini izlemek için gittiğim Çine’de, birçok silikozis hastası işçi ve ailesi ile konuşmuş, onların dramına tanıklık etmiştim. Bu işçilerin hastalanmasından birinci derece sorumlu olan maden patronlarından birisi, Kaltun’un sahibi ve halihazırda Belediye Başkanı Osman Aydın da yeniden aday olmuştu. O seçim süreci ile ilgili gözlemlerimi yazdığım haberin başlığını da Aydın’ın bu adaylığı oldu; “Kim celladına oy verir ki?”. O seçimlerde, son yaşadığımız seçimlere benzer bir sonuçla, Çineliler Osman Aydın’ı ikinci kez belediye başkanı yapmışlardı. Bir dönem daha belediye başkanlığı yapan Aydın, haziran 2011 seçimlerinde de CHP’den milletvekili olarak TBMM’ye girdi!
MADRAN DAĞI’NA RES’LERİ DİKEN KİŞİ!
O. Aydın’la ilgili yaptığım haberlerden en ilginç olanlar arasında Mardan Dağı’na dikmek istediği RES türbinlerine karşı özellikle İbrahim Kavağı köylülerinin direnişiyle ilgiliydi. RES projesinin ilk sahibi olan Aydın sonrasında Kıroba adlı şirketin yüzde 75’ini Bank Asya yöneticilerinden Mustafa Cemaloğlu’na devretmişti. O. Aydın ortağı Cemaloğlu’nun Bank Asya’daki pozisyonunu ilerleyen günlerde yalanlasa da açık kaynaklarda, 29 Mart 2014 tarihinde yapılan 2013 yılı Genel Kurul toplantı tutanağında Cemaloğlu’nun adını “yazman” olarak görüyoruz. Meralarında, su kaynaklarının üzerinde RES direği istemeyen İbrahim Kavağı köylüler aylarca direnmişler, 2011 haziran ayında şirket sahipleri ve çalışanlarının jandarma koridorunda RES sahasına baskın yaparak girmek istemesi üzerine direnen köylülere jandarma müdahale etmiş, sonrasında birçok köylü yaralanmış ve gözaltına alınmıştı.
O. Aydın’ın adı Doğa Severler ve Koruma Derneğinin 21 Kasım 2011 tarihinde açılışının yapıldığı gün şoförü ve korumasının derneği basması ve dernekteki iki İbrahim Kavağı köylüsünü darbetmesi ile de gündeme gelmişti. Aralarında Aydın’ın şoförünün de bulunduğu 3 saldırgan bu saldırıdan ceza aldılar.
SUSAM, TEKEL’İ ALIP SATANLARDAN
Yaylaköy’deki zeytinliklerin diğer ortağı ise İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği başkanlığının yanı sıra 23. ve 24. dönem İzmir milletvekilliği de yapan Mehmet Ali Susam. Susam’ın adı en çok TEKEL’in özelleştirilmesi sürecinden aklımda kalmış. 2008 yılında, 17 rakı fabrikası 100 milyon dolarlık hazır stokları, 30 milyon dolar değerinde satışa hazır şişelenmiş- etiketlenmiş içki kolileri, kıdem tazminatı yükü sıfırlanmış işçileriyle birlikte sadece 292 milyon dolara “Limak-Özaltın-Çarmıklı-TÜTSAB” adlı dörtlü konsorsiyuma satılmıştı. TÜTSAB’ın kurucusu olan Susam, TEKEL’in satışından sonra CHP milletvekili seçildi. Bu konsorsiyum tarafından kurulan MEY AŞ, iki yıl sonra, Amerikan yatırım şirketi olan Texas Pasific firmasına yüzde 90 hissesi 810 milyon dolar bedelle satıldı. Dörtlü konsorsiyum TEKEL’in özelleştirilmesinden iki yıl içerisinde 518 milyon dolar kâr elde etti!
ZEYTİNLİKLERİ SAVUNACAKLAR MI?
İşte, Karaburun Yaylaköy’de 30 bin zeytini katlederek GES yapılması ile ilgili projede bu iki ismin geçmesi çok ilginç geliyor bana. Daha da ilginci ise geçmişte doğa katliamları, emek sömürüsü ve özelleştirme talanı gibi adlandırmalarla anılan haberlerimize konu olan bu iki isim bugün, anlaşıldığı kadarıyla adlarını gizli tutmaya gayret göstererek, GES şirketine karşı zeytinlerin yanında görünüyorlar. En azından şu an zeytinliği korumak için GES’e karşı dava açan kişiler arasındalar.
Doğa ve emek talanının doludizgin devam ettiği Madran Dağı, özelleştirme yağmasında paylaşılan TEKEL rakı fabrikaları ve GES için kesilmek istenen 30 bin zeytin ağacının kesişen öyküsü nasıl gelişecek hep birlikte izleyip göreceğiz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder