25 Mart 2024 04:35
Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel
"Sıcaklıkların yüzyıl boyunca artması bekleniyor. İyimser senaryo gerçekleşirse, bu artış yüzyıl sonunda durma noktasına gelebilir. Kötümser senaryoda, yani emisyonların bugünkü gibi devam ettiği durumda ise, artışın yüzyıl sonuna kadar hızlanarak devam etmesi bekleniyor".
ODTÜ’den Prof. Dr. İsmail Yücel ve Prof. Dr. M. Tuğrul Yılmaz’ın imza attıkları iklim değişikliğinin Türkiye’de yaşanan aşırı iklim olaylarına etkisini inceleyen çalışmadan kısa bir bölüm yukarıdaki alıntı. Çalışmanın sonraki bölümleri de yukarıdakinden daha iyimser değil ne yazık ki!
KURAK GÜNLERİN EN ÇOK UZAYACAĞI BÖLGE MARMARA
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Su Kaynakları Bölümünde görev yapan bilim insanlarına göre Türkiye’nin giderek daha sıcak ve kurak koşullara sahip olacağı, bununla birlikte ortalama yağışlar azalırken, aşırı yağışların ise artması ve şiddetlenmesinin beklendiği dile getiriliyor. Bilim insanları bu değişimlerin, ülkelerin sera gazı emisyonlarını anlamlı şekilde azaltmadığı kötümser bir senaryoda çok daha belirgin gerçekleşmesinin beklendiğini ifade ediyorlar. Böylesi bir durumda yakın gelecekte, Güneydoğu Anadolu en uzun kurak dönemlerin yaşandığı bölge olmaya devam edecek. Kurak dönemlerin en çok uzadığı bölge ise Marmara Bölgesi olarak hesaplanmış. Çalışmaya göre ortalama yağışlar özellikle Akdeniz ve Ege Bölgelerinde azalacak.
TOPLAM YAĞIŞLAR AZALACAK
İklimsel değişim,
kuraklık, sel ve tüm bunların sosyoekonomik boyutunu inceleyen çalışmada
ülkemizin yakın geleceğine dair orta konan öngörülerden bazıları şöyle;
- Tüm emisyon senaryolarına göre
ülkemizdeki toplam yağışlar azalıyor. Yağışlardaki değişimin bölgeler
arasında farklılık gösterebileceği öngörülüyor.
- İyimser senaryoya göre toplam
yağışların, Türkiye’nin güney ve batı bölgelerinde azalması öngörülürken,
İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Karadeniz Bölgelerinde ise değişmeyeceği ya da
hafifçe yükseleceği tahmin ediliyor.
- Kötümser senaryo, farklı bir
eğilime işaret ediyor. Bu senaryoda, yalnızca Doğu Anadolu’nun bazı
kesimlerinde hafif artış eğilimi görülüyor; buna karşın, ülkenin geri
kalanında toplam yağışlar azalıyor. En şiddetli düşüşler ise Güney Ege ve
Akdeniz kıyılarında bekleniyor. Muğla ve Antalya çevresinde yağışların,
yüzyıl sonunda yüzde 30’a kadar azalabileceği öngörülüyor.
İKLİMi, TAHMİN BİLE EDEMEYECEĞİZ!
- Ortalama yağışların değişmediği
bir senaryoda dahi, geçmişe kıyasla daha şiddetli kurak veya aşırı yağışlı
yılların yaşanması mümkün görünüyor. Bu beklenmedik değişkenliğin de
iklimin daha belirsiz ve tahmin edilemez hale gelmesine sebep olabileceği
düşünülüyor.
- Kötümser senaryoda kurak
yılların, geçmiş dönemlere göre hem daha sık hem de daha şiddetli
yaşanabileceği öngörülüyor.
- İklim değişikliğinin yağışlar
üzerindeki bir diğer sonucu ise kısa süreli aşırı yağış olaylarındaki
artış olarak karşımıza çıkıyor. Araştırma bulgularına göre, aşırı
yağışların tüm Türkiye üzerinde daha şiddetli hale gelebileceği tahmin
ediliyor.
BİR YANDA KURAKLIK BİR YANDA SELLER
- Aşırı yağışların en fazla
Karadeniz Bölgesi’nde şiddetlenmesi bekleniyor. Özellikle Doğu Karadeniz
sahil şeridi üzerinde aşırı yağışların maksimum şiddete ulaşabileceği
görülüyor.
- Aşırı yağış olaylarının
sayıları ile birlikte, bu olaylar sırasında düşen yıllık toplam yağış
miktarının da artması bekleniyor.
Birbirine tezatmış
gibi görülen bu iklim olaylarına göre kurak dönemlerin ortalama süresi ve
sayısı artarken, yağışlar çok daha şiddetli olabilecek.
- Her iki senaryoda da
sıcaklıkların yüzyıl boyunca artması bekleniyor. İyimser senaryoda, bu
artış giderek yavaşlıyor ve yüzyıl sonunda neredeyse durma noktasına
geliyor olsa da kötümser senaryoya göre yüzyıl sonuna kadar hızlanarak
devam etmesi bekleniyor.
- Günlük en yüksek sıcaklıkların
bir yıl içindeki ortalamalarının, yüzyıl sonuna kadar, iyimser senaryoda
3.5 derece, kötümser senaryoda ise 6.1 derece artması bekleniyor. Benzer
şekilde, en düşük sıcaklıkların ortalamasının da 3.3 derece ila 5.6 derece
arasında yükseleceği öngörülüyor.
- Yüzyıl sonunda yıllık en yüksek
sıcaklıkların 1961-2014 dönemine kıyasla 4.3 derece ila 7.5 derece
artabileceği tahmin ediliyor. En düşük sıcaklıklardaki artışın ise 4.6
derece ila 7.6 derece arasında seyredeceği hesaplanıyor.
- Bir sene içerisinde
sıcaklıkların en az bir kere sıfır derecenin altına düştüğü gün sayısı da
azalacak. Kötümser senaryoya göre, yüzyıl sonunda sıcaklıkların en az bir
kere sıfır derecenin altına düştüğü gün sayısının ortalama olarak ülke
genelinde 105 günden 49 güne, Doğu Anadolu’da 163 günden 91 güne,
Marmara’da ise 49 günden 12 güne inmesi bekleniyor.
Aslında bugünden
tüylerimizi diken diken eden, etmesi gereken bu veriler ortadayken bir şeyler
yapılabilir mi, Ne yapılabilir? Çalışmayı yapan bilim insanlarının bu konuya
dair önerilerini de şöyle özetlemek mümkün;
NE YAPILABİLİR?
- Türkiye’nin, karşı karşıya
kalacağı bu gibi aşırı iklim olaylarının olumsuz etkilerini azaltmak için
bazı uyum politikaları geliştirmesi şart. İlk olarak, değişen sıcaklık ve
yağış karakteristiklerinin farklı bölgelerde yaratabileceği farklı
sorunları ele alan, her bölgenin özel koşullarına cevap veren uyum
planları oluşturulması gerekiyor.
- Sel ve sıcak hava dalgaları
gibi aşırı hava olaylarının topluluklar ve kritik hizmetler üzerinde
olumsuz etkileri olması beklenebilir. Altyapı ve kentsel planlama
açısından, drenaj sistemlerine aşırı yük binebilir; bu da kentsel taşkın
risklerinin artmasına ve kentsel altyapının zarar görmesine neden
olabilir. Bu gibi olumsuz etkileri azaltmak için, uyum politikalarında
kentsel ve kırsal dayanıklı altyapı yatırımlarına öncelikle verilmesi
önemli.
- Aşırı olaylardan kaynaklanan
yoğun yağışların, tarımsal üretimi de etkilemesi bekleniyor; bu yağışlar
su basmasına, toprak erozyonuna ve mahsulün zarar görmesine neden
olabilir.
- Artması beklenen kuraklıkla
birlikte, sürdürülebilir su mevcudiyetini sağlamak da aciliyet kazanacak.
Bunun için, değişen kar erimesi düzenlerini, artan buharlaşmayı ve değişen
yağış eğilimlerini hesaba katan detaylı su yönetim stratejileri
geliştirilmesi gerekecek. Aynı zamanda kuraklığa dayanıklı mahsulleri
teşvik etmek ve değişen iklim koşullarına dayanıklı, sürdürülebilir tarım
uygulamalarını desteklemek, atılması gereken adımlar arasında yer alıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder