20 Haziran 2024 18:05
COP29’a hazırlık işlevi yüklenen iklim müzakerelerini Max Planck Enstitüsü adına takip eden Dr. Ezgi Ediboğlu toplantı için “klasikleşmiş iklim müzakereleri oyunu” diyor.
Fotoğraf: Lucia Vasquez Tumi/BM İklim Değişikliği
Özer AKDEMİR
İzmir
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi altında her yıl düzenlenen ‘Conference of the Parties’ (COP) taraflar konferansı, taraf ülkelerin temsilcilerinin bir araya gelerek iklim değişikliği ile mücadele konusunda kararlar alması, politikalar belirlemesi ve yürürlüğe koyması ile ilgili bir platform olarak tanımlanıyor. Geçtiğimiz yıl Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Dubai’de yapılan COP28’in ardından iklim eylemlerinin nasıl ilerleyeceğine ve Azerbaycan’da yapılacak olan COP29’a hazırlık işlevi yüklenen iklim müzakereleri (SB60) toplantısı 3-13 Haziran tarihleri arasında Almanya Bonn’da yapıldı.
Bu toplantılar COP zirvelerinin ardından yılda en az bir kere yapılıyor. Müzakereleri Max Planck Enstitüsü adına takip eden Dr. Ezgi Ediboğlu toplantı için “klasikleşmiş iklim müzakereleri oyunu” diyor. COP28’de kararlaştırılan, fosil yakıtların ‘Aşamalı olarak kullanımdan kaldırılması’ konusunun toplantının taslak metinlerinin dışında bırakıldığını, hatta enerji ve fosil yakıt terimlerinden özellikle kaçınıldığını dile getiren Ediboğlu’na göre “bu konu ideolojilerin üzerinde.”
"FOSİL YAKITLAR" TERİMİNDEN KAÇINILDI
COP28’in ardından sözleşmeye taraf olan tüm ülkelerin ulusal katkı beyanlarını analiz eden GST’nin teknik raporunun “Küresel olarak önemli ölçüde ilerleme kaydedilemediğini” gösterdiğini belirten Ediboğlu “GST’de kabul edilen finans ihtiyacı hangi konularda harcanabilecek, fosil yakıtlardan çıkışla ilgili olarak rejimden teknik destek gelecek mi veya çıkışla ilgili, devlet bazlı süreçleri izleme gibi, şeffaflıkla ilgili yöntemler geliştirilecek mi gibi pek çok konu tamamen belirsiz” dedi.
GST’nin kalbi olan ‘enerji’ ve ‘fosil yakıtlar’ gibi terimlerin, SB60 taslak kararlarında dikkat çekici bir şekilde yer almadığını vurgulayan Ediboğlu diğer konuların müzakereleri sırasında da bu terimlerden özellikle kaçınıldığını ifade etti.
KAYIP VE ZARAR FONUNDA DA İLERLEME YOK
Toplantının bir diğer önemli gündem maddesi olan ve COP29’da tartışılıp kabul edilmesi beklenen Şarm el-Şeyh azaltım hedefi ve uygulama çalışma programının taslak metni üzeninde de anlaşmaya varılamadığını aktaran Ediboğlu, “Kayıp ve Zarar Fonu” için kritik sorun olan finansman kaynaklarının da belirlenemediğini dile getirdi.
SB60 müzakerelerinde gelişmekte olan ülkelerin, gelişmiş ülkelerden yıllık 1 trilyon doların üzerinde kaynak sağlamasını talep ettiklerini ancak gelişmiş ülkelerin meblağı karşılayamayacaklarını söylediklerini kaydeden Ediboğlu, “Gelişmekte olan ülkelerin de katkı sunması gerektiğini ima ettiler. Gelişmiş devletler harici tüm devletler, iklim değişikliğinin en az gelişmiş ülkeler ile küçük ada devletlerini ciddi ölçüde etkilediğini vurguladılar. Gelişmiş ülkeler ise finansman sağlayarak öncülük etme isteği göstermeksizin, çevrenin korunması ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin tanınması üzerine genel geçer açıklamalarda bulundular” dedi.
"YILLARDIR SERGİLEDİKLERİ OYUNU OYNADILAR"
Ediboğlu, Bonn iklim toplantılarında alınan, alınamayan tüm
kararları göz önünde bulundurarak “Taraflar, yıllardır süregelen, klasikleşmiş,
iklim değişikliği müzakere oyununu oynadılar: ‘Onlar harekete geçmezse, biz de
geçmeyiz!’ Sekretarya gündem maddelerinin çokluğundan şikayet etti. Bu gündem
yoğunluğu gösterisi, küresel ısınmayı
Bilimsel bir gerçekliğin kabul edilmemesinin ideolojilerle açıklanabilir bir durum olmadığını ileri süren Ediboğlu “İklim değişikliği kaynaklı aşırı hava olaylarının sebep olduğu ölümlere, zorunlu göçlere, onarımı milyarlarca dolara mal olan ağır hasar görmüş şehirlere ve geri dönüşü olmayan biyolojik çeşitlilik kayıplarına hep beraber tanıklık ediyoruz. Bu konu ideolojilerin üzerinde” görüşünü savundu.
Ediboğlu’nun Bonn’daki toplantılardan yaptığı değerlendirmeler ve gözlemlerden sonra konunun ideolojilerin üzerinde olduğunu savunması ilginç aslında. Aktardıkları; sorunun tam da temelinde kapitalizmin olduğunu; çözüm noktasında yolu tıkayanın da yine yıllardır sürdürdüğü aynı “oyun”la yine o olduğunu ortaya koyuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder