10 Haziran 2024 04:26
Fotoğraf: DHA
Yaz aylarının başlaması ile birlikte sıcaklıklar da hissedilir derecede arttı. Meteorolojinin verdiği bilgiye göre son bir haftadır hava sıcaklığı, mevsim normallerinin 3-10 derece üzerinde seyrediyor. Önümüzdeki hafta da “Cezayir sıcakları”nın hüküm süreceği söyleniyor. Sıcaklık, kuraklık, susuzluk ve son dönemlerde müsilaj tehlikesi...
MÜSİLAJ TEHLİKESİNE KARŞI NE YAPILDI?
Ülkemizde, küresel ısınmanın yanı sıra evsel, deniz taşımacılığı ve sanayi kirliliğinin en yoğun olarak gözlemlediği denizlerden birisi kuşkusuz Marmara Denizi. Müsilaj tehdidinin iyice kendini gösterdiği denizin, bu tehditle yeniden yüzleşmemesi için şu ana kadar atılan somut hiçbir adım yok desek yalan olmaz. Bu durum haliyle Marmara Denizi’nin birçok yönden bir sorun yumağı olmasına ve gideren ölü bir deniz haline gelmesi yolunda hızla ilerlediğini gösteriyor.
MARMARA DENİZİ GÜNÜ
Son üç yıldır 8 Haziran tarihi Marmara Denizi Günü olarak kutlanıyor. Oysa tüm araştırmalar Marmara Denizi’nin çok yoğun bir şekilde kirlilik baskısı ile karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor.
Marmara Denizi 1980’lerden bu yana artan insan kaynaklı baskılar nedeniyle belirgin şekilde zarar görüyor. Denizi çevreleyen yedi ilin en az 25 milyonluk nüfusu ve özellikle İzmit Körfezi’nde yoğunlaşan sanayi; kentsel ve endüstriyel kirlilik yaratıyor. İzmit’in yanı sıra Gemlik, Bandırma ve Tekirdağ’daki limanlar da gemicilik kaynaklı kirliliğe sebep oluyor.
Marmara Denizi kentsel ve endüstriyel kirliliğin yanı sıra aşırı avcılık ve iklim değişikliği baskısı altında. Bu nedenle deniz ekosistemi son 50 yılda telafisi mümkün olmayacak şekilde bozuldu. Bilim insanlarına göre Marmara Denizi “hasta” ve ekosistemi, eski haline döndürülemeyecek şekilde zarar görmüş durumda.
BÜYÜK AVCI BALIKLARI ARTIK YOK!
Büyük avcı balıklarının Marmara Denizi’nden kaybolması, sistemin bu türleri barındıramayacak hale geldiğine işaret ediyor. Yapılan araştırmalara göre bugün Marmara’daki balıkçılığın yüzde 90’ını yalnızca 11 tür oluşturuyor. Bu türlerin başında, av verimi her geçen yıl azalan hamsi geliyor.
İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsünden Prof. Dr. Nazlı Demirel bu konuyu araştıran bilim insanlarından birisi. Marmara Denizi’nin, yüz ölçümü anlamında diğer denizlerimizden çok daha küçük olmasına karşın balıkçılık anlamında verimli olduğunu belirten Demirel, 2000’li yılların sonuna kadar Türkiye balıkçılığındaki payının, Akdeniz ve Ege’den yüksek seyrettiğini aktarıyor.
Marmara Denizi ekosisteminin, temelde insan kaynaklı çevresel etkiler yüzünden, son 30 yılda önemli değişim ve dönüşümler geçirdiğini belirten Demirel kendisinin de içinde yer aldığı bir grup bilim insanı tarafından 2023 yılında yayımlanan bir çalışmaya göre Marmara Denizi ekosisteminin dirençliliğinin, son 30 yılda insan kaynaklı rahatsızlıklara karşı hiç olmadığı kadar kırılgan olduğuna dikkat çekiyor.
EKOSİSTEMİN DENGE EŞİĞİ AŞILDI
Yine 2023 yılında yayımlanan bir başka araştırmada son 35 yılda Marmara Denizi’nde yaşanan değişimlere kapsamlı bir şekilde bakmaya çalıştıklarını dile getiren Demirel, “Bugün geldiğimiz noktada, Marmara’nın 40-50 yıl önceki eski haline dönebilmesi mümkün görünmüyor. Bu nedenle de gözlenen değişiklikleri, ekosistemin denge eşiğinin aşıldığı ‘Doğrusal olmayan ekolojik rejim kayması’ olarak tanımlıyoruz” diyor.
Marmara Denizi’nde kaybolan türler arasında büyük, avcı türlerin bulunmasının ekosistemin dengesinin giderek bozulduğuna yönelik önemli bir gösterge olduğunu ifade eden Demirel, “Besin zincirinin üst basamaklarında ne kadar tür varsa, sistemin de o türleri besleyebilecek kapasitede olduğunu söyleyebiliriz. Marmara, iki tane dar boğaz ile daha büyük denizlere bağlanan ve su sirkülasyonu sınırlı olan, küçük bir deniz. Açık bir deniz olmadığı için tüm bu olumsuzluklar karşısında kendini hızlıca yenileyebilecek kapasitesi yok. Nitekim 2000’li yılların ortasından itibaren Marmara Denizi’nde balıkçılık kaynaklarının veriminde de ciddi bir düşüş yaşandı. Bugün Marmara’da, 48’i balık ve 16’sı kabuklu tür olmak üzere 64 türün avcılığı yapılıyor. Ancak avcılığı yapılan tür sayısı yıldan yıla azalıyor. Nitekim son yıllarda Marmara’daki toplam balıkçılığın yüzde 90’ını yalnızca 11 tür oluşturuyor (hamsi, istavritler, sardalya, palamut, lüfer, mezgit, tekir, kefal ve derin su pembe karidesi). Balıkçılığımızın en önemli türü olan hamsinin her geçen yıl av verimi giderek azalıyor. Çalışmalarımız şunu gösteriyor: Sardalya hariç tüm stoklar üzerinde aşırı avcılık baskısı var.”
Demirel, etkisini giderek arttıran iklim değişikliğinin tüm
sorunları büyüttüğüne dikkat çekerken küresel ısınmayı sınırlandırma
mücadelesinde
DÜNYA MARMARA DENİZİ’NDEN DERSLER ÇIKARMALI
Akdeniz’deki yabancı istilacı türler üzerine çeşitli bilimsel çalışmalar yürüten Deniz Biyoloğu Dr. Aylin Ulman ise Marmara Denizi’nin geldiği durumun dünyanın dersler çıkarmak için inceleyebileceği önemli bir örnek olduğunu söylüyor:
“Bugün birçok balık türü için geri dönülemeyecek, toparlanmalarına imkan vermeyecek bir noktadayız çünkü Marmara’nın ekosistemi tamamen değişti. Bugün deniz tamamen hasta; ne Karadeniz ne de Marmara, artık sağlıklı değil. Bir denizdeki tür sayısı arttıkça, direnci de artıyor. Ancak denizdeki biyoçeşitliliğin yüzde 80'ini yok ettiğinizde bu mümkün değil.' Karadeniz ve Marmara Denizi arasında çok yakın bir ilişki var; birinde yaşanan durum ne yazık ki diğerini de etkiliyor. Bu anlamda Marmara Denizi, küçük kararların ne gibi sonuçlara yol açabileceğini göstermesi açısından tüm dünya için önemli bir örnek diyebilirim.”
Marmara Denizi ve Karadeniz'in geri dönüşü olmayan bir hastalığın pençesinde olduğunu söylüyor bilim insanları. Veriler ölü denizler olmaya bir adımları kaldığını gösteriyor. Doğanın kendini iyileştirmesini beklemek, bunun için de onu hasta eden ne varsa durdurmak ve hatta yok etmekten başka şansımız yok gibi!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder