27 Kasım 2015 Cuma

ÇMO’dan Hopa raporu: Göz göre göre felaket



cmo_rapor.jpg görüntüleniyor
Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) 8 kişinin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan Hopa sel felaketi inceleme raporunu açıkladı. ÇMO sel felaketinin “doğal afet” ya da “fıtrat” diye açıklanamayacağını dile getirdi. 
ÇMO İstanbul Şubesi Hopa ve çevresinde 22-24 Ağustos 2015 tarihinde meydana gelen sel felaketi ilgili hazırladığı teknik inceleme raporunu açıkladı. 8 kişinin yaşamını yitirdiği felaketin bir doğal afet olarak tanımlanamayacağını belirten ÇMO, insan eliyle yapılmış olan yollar, tarım alanları, orman tahribatı, dere yataklarına müdahale, yapılaşma gibi etkilerin, bölgeyi afete açık bir yer haline getirdiğine dikkat çekti. 
HOPA’DA HALEN BÜYÜK RİSK VAR
Can kaybının yanı sıra büyük maddi hasara da yol açan Hopa sel felaketi özelinde Doğu Karadeniz'in temel sorunlarına da değinilen rapor, Doğu Karadeniz bölgesindeki kırsal yerleşimlerde çoğu bölgenin yeterli alt yapı şebekesine sahip olmadığı tespiti ile başlıyor. Konutların atık sularının fosseptik çukurlarına boşaltılmasının, konutların çevresindeki zemini devamlı olarak suya doygun hale getirdiğinin belirtildiği raporda, Hopa'da dere taşkın alanlarında bulunan yerleşim bölgelerinin büyük risk altında olduğuna dikkat çekildi. Dere yataklarında, taşkın alanlarında yapılaşmaya izin vermenin, göz göre göre gelebilecek bir felakete yol açmasının kaçınılmaz kıldığını aktaran raporda, “Can kayıplarının yüksek olmasının en önemli sebebi, bölgenin jeomorfolojik koşullarına bağlı olarak, pek çok yerleşim biriminin güvenlikli yerleşim alanlarına sahip olmamasıdır. Bu nedenle yerleşime uygun olmayan dere yatağı ve çok eğimli vadi yamaçları, taşıdığı büyük risklere rağmen yerleşim alanı olarak kullanılmaktadır” denildi. Raporda Doğu Karadeniz'deki şiddetli yağışların oluşturduğu taşkınların nedenlerinden birinin de doğa dengesi gözetilmeden yapılan yollar olduğu dile getirilerek; “Karadeniz’de asfaltlama nedeniyle suyun toprakla ve deniz kenarlarında denizle buluşması engellenmekte Karadeniz adeta bir yapay "afet bölgesi" haline getirilmektedir” denildi. 
HES’LER EKOLOJİK YAPIYI BOZDU
Artvin bölgesindeki HES'lerin etkilerine de değinilen raporda, şu görüşlere yer verildi; “Hopa’da kurulu HES (hidroelektrik santral) bulunmamasına rağmen, bölgedeki HES'ler bölgenin toprak ve su yapısını incelerken dikkate alınması gereken önemli bir husustur. DSİ'nin verilerine göre Artvin bölgesinde 15 adet baraj ve 166 adet nehir tipi HES yapımı planlanmaktadır. HES yapımı sırasında su alma yapıları (regülatörler); nehir bütünlüğünü bozmakta, habitat bölünmesine yol açmakta ve inşaat sırasında inşaat alanında toprak yüzeyi sıyrıldığı için arazilerde büyük tahribatlar oluşmakta, arazi erozyona maruz kalmaktadır. Bu durum ise bölgenin jeolojik yapısını bozmaktadır. HES inşaatlarının ekolojiye bir diğer olumsuz etkisi ise yamaçların doğal dengesini bozarak yamaçlardaki bitki örtüsünü tahrip etmesi ve bu yolla toprak erozyonunu artırmasıdır.”
RESMİ KURUMLARIN İHMALİ BÜYÜK
Doğu Karadeniz kıyı kuşağının bütünüyle doğal orman sahası içerisinde bulunmasına rağmen yerleşimlerin geniş alanlara yayılması ve buralarda eğimli yamaçların teraslanarak çay ve fındık bahçelerine dönüştürülerek doğal bitki örtüsünün önemli ölçüde değiştirilmesinin yanlışlığına da dikkat çekildi. 18 sayfalık teknik inceleme raporunun sonuç ve öneriler kısmında ise belli başlı şu görüşlere yer verildi; “Hopa’da yaşanan ve can kaybına neden olan sel olayında resmi kurumların ihmalleri büyüktür. Bölgeye dair uzun vadeli ve taşkın, sel, heyelan gibi olayları önleyecek önlemler alınmamıştır. Bölgedeki nüfusun dere yataklarında yoğunlaşması önlenmemiştir. 
ÇMO ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
* Karadeniz’deki ekosistemi tehdit edecek bütün projelerden vazgeçilmelidir.
* Taşkın ve heyelan riskinin yüksek olduğu alanlardaki yerleşim birimleri ya da konutların kesinlikle tahliye edilmesi gerekmektedir.  Dere yatakları ve kıyılarda imara izin verilmemelidir. 
* Yeni yapılaşma yörenin coğrafi özelliklerini dikkate alan kapsamlı bir plan çerçevesinde ve kurallara uygun yapılmalı ve Karadeniz doğasına "rağmen‟ yapılması planlanan bütün yol projeleri iptal edilmelidir. 
* Bölgenin afet risk analizi oluşturulmalı, gerekli bölgelere taşkın uyarı sistemleri kurulmalıdır.  Karadeniz ekolojisini bozacak, bitki örtüsü tahribatı yaratacak, su dengesiyle oynayacak baraj ve santral yapımları durdurulmalıdır.  
* Karadeniz'e uygulanacak olan mühendislik projeleri “fıtrat” çerçevesinde değil, bilim çerçevesinde ele alınmalıdır.  % 50 eğim üzerindeki orman alanlarının doğal haliyle korunması ve asla çay tarımına açılmaması gerekmektedir. %50'nin altında eğime sahip arazilerde ise tekniğine uygun teraslama yapılmalıdır.

 Eklenme Tarihi: 27 Kasım 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Haberin izini sürmek (Pazartesi yazısı)

  24 Haziran 2024 04:25 Fotoğraf: Özer Akdemir / Evrensel   Özer Akdemir Tüm yazıları Geçen senenin mart ayıydı. Gece gele...