29 Aralık 2017 17:45
Karaburun Mordaoğan'da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
tarafından RES'lere verilen ÇED izni İzmir 3.İdare Mahkemesince iptal edildi.
Özer AKDEMİR
İzmir
İzmir
Karaburun Mordoğan'da bulunan RES'lerin kapasite artışı ile
ilgili mahkemenin red kararına karşı Bakanlık tarafından yeniden verilen ÇED
olumlu belgesi de mahkemece iptal edildi. İlk ÇED'in iptali üzerine
"hukuku katleden genelge" olarak bilinen 2009/7 Genelgesine dayanılarak
verilen ikinci ÇED'in de iptali sonrası Bakanlığın nasıl bir yol izleyeceği
şimdiden merak konusu oldu.
BAKANLIĞIN ÇED İNADI
Ayen Enerji A.Ş.’ne ait Mordoğan RES'in kapasite artışı
projesine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen ‘ÇED Olumlu’ Kararı,
geçtiğimiz yıl Haziran ayında İzmir 3.İdare Mahkemesi’nin oybirliğiyle verdiği
kararla iptal edilmişti. Bakanlık, mahkemenin iptal kararından bir ay önce,
şirketin projesine 2009/7 sayılı genelgeye dayanarak 2.inci bir ÇED sürecini
başlatarak, iptal kararından sonra bu ikinci ÇED için ‘ÇED olumlu’ kararını
vermişti. Bir yandan mahkemenin iptal kararını temyize götürerek ilk ÇED olumlu
kararında ısrar eden bakanlık, diğer taraftan temyiz sonucunu beklemeden yeni bir
ÇED süreci yürütüp şirkete 2inci kez ‘ÇED olumlu’ kararını vermişti. Karaburun
Yarımadasında yaşayan 82 yurttaş bu 2. ‘ÇED Olumlu Kararı’nı da geçtiğimiz
yılın son ayında yargıya taşımıştı.
İŞTE MAHKEMENİN GEREKÇELERİ
İzmir 6. İdare Mahkemesi ivedi yargılama usulü uyarınca,
esastan görüştüğü davada, bölgede yapılan bilirkişi raporu içeriğini de dikkate
alarak;
*3 ÖDA (Önemli Doğa Alanı) kesişiminde, Karaburun ÖDA nın
içinde bulunmasının,
*Alan içerisinde yapılan bir günlük keşifte Bilirkişi
Raporunda nadir türlerin bulunmuş olması alanın 4 mevsimlik izleme ile ele
alındığında daha fazla endemik ve nadir türe ev sahipliği yapabileceği
olasılığını doğurduğu,
*Alanın potansiyel orman alanı olduğu,
* Bu bağlamda, alanda yapılacak inşa çalışmalarının (türbün,
ulaşım yolları vb.) doğal ekosistemin dinamikleri üzerine etkilerinin dikkate
alınması gerektiği,
* Keşif sırasında alan içi ve çevresinde doğal ekosistemin
yeşil akasmını tüketen ve örtüyü çıplaklaştıran ''meşe tırtılı'' zararlısının
son yıllarda bölgede popülasyon artışının dikkat çekici olduğu,
* Bölgede yer alan RES’lerin kümülatif etkisinin tür üzerine
olası etkisinin dikkate alınması gerektiği,
* Yapılan bilimsel araştırmalar ışığında mevzuatta yer
almamasına karşın planda konumlandırılan türbin alanlarının yerleşim alanlarına
yakın mesafede oluğundan yöre hassasiyetlerinin irdelenmesi gerektiğinin
düşünüldüğü,
* EPDK tarafından sınırlandırılmış alanın kısmen Mordoğan
Göleti Göl Alanında, kısmen Mutlak Koruma Alanında, kısmen Kısa Mesafeli Koruma
Alanında ve kısmen Orta mesafeli Koruma Alanında kaldığı,
* Flora, fauna, sosyo-ekonomik durum açısından sadece
faaliyet alanına değil etki alanının tamamına bakılması gerektiğinden bölge
hassasiyetleri yüksek bölge kategorisinde yer aldığı,
*Bölgede 6 farklı firmaya ait RES projeleri yer aldığı, bu
nedenle değerlendirme yapılırken bölgede yer alan diğer faaliyetlerin de sadece
gürültü açısından değil flora, fauna, sosyo-ekonomik açıdan değerlendirilmesi
gerektiği,
TELAFİSİ GÜÇ ZARARLARA YOL AÇAR
Mahkeme bu gibi gerekçeleri sıralayarak ÇED Gerekli Değildir
kararında hukuka uygunluk olmadığına yine oybirliği ile karar verdi. Mahkeme,
Projenin uygulanması halinde çevreyi olumsuz etkileyeceği dikkate alındığından
telafisi güç zararların doğumuna yol açabileceğinin de altını çizdi. Bu kararla
Karaburun Yarımadası’nın üzerine, doğal sit alanlarına, meralara,
köylerin ve mahallelerin metrelerce yakınına yapılmak istenen RES projelerinin,
yenilenebilir enerji kaynağı olarak savunulması ve sunulmasının da mümkün
olmadığı açıktır.
YARIMADANIN %71'İ RES SAHASI!
Karaburun Kent Konseyi mahkeme kararı ile ilgili yaptığı
açıklamada, yarımada da 6 firma tarafından kurulan/kurulumuna başlanan toplam
türbin sayısının şimdilik 234 olduğunu belirterek, bunlar için tahsis edilen
proje sahalarının toplamı Yarımada yüzölçümünün %71’ine denk geldiği dile
getirildi. . Yarımada’da %13’lük alan kaplayan ve yerleşimin mümkün olmadığı
Bozdağ/Akdağ kütlesi hariç tutulduğunda, yaşam alanı olarak geriye kalan alanın
Yarımadanın % 16’sı olduğunu dile getiren kent Konseyi, "Yani,
Karaburunlular’a nergis/zeytin/mandalina/keçi/arıcılık/bal üretimi,
turizm gibi doğal gelir kaynaklarınızla, Yarımada’da yaşayan tüm canlılara bu
dar alanda, bu endüstriyel türbinlerin gürültü/düşük frekanslı
ses/gölge/titreşim, yüksek gerilim hatları, türbinleri birbirine bağlarken
biyoçeşitliliği yok eden yollar… gibi ekosistemi, yaşam alanlarını, sağlığı
tahrip edici etkilerinin altında yaşayın, denmektedir" denildi. Kent
Konseyi, ömrü 20-30 yıl olan bir proje için, parasal değeri
ölçülemeyecek doğanın, yaban hayatının, sosyal yaşamın, insan sağlığının
ağır şekilde tahrip olacağını kaydeden Kent Konseyi, "kaybolan
tarım, hayvancılık ve turizm gelirleri ve en önemlisi geleceğe olan umudun
kaybolmasıdır" dedi. Kent Konseyi açıklamasında "Yarımadamızın kendi
doğal-ekonomik değerlerine dayalı kalkınma iradesini yok sayarak sadece bir
enerji üretim alanına dönüştürülmesine karşı bugünümüz ve gelecek kuşaklar
adına davacı olmaya devam edeceğiz" denildi.
Öte yandan bu davanın geçtiğimiz aylarda ani gelişen bir
hastalık nedeniyle yaşamını yitiren Karaburun Kent Konseyi Başkanı İpar
Buğra'nın katıldığı son dava olduğunu belirten avukat Cem Altıparmak
"Yeni yıla sadece Karaburun'da değil, ülkemizin ülkenin dört bir
yanında, binlerce yaşam savunucusunun ellerinde yükselen ekoloji mücadelesinin
içimizi ısıtan, tertemiz umutlarıyla giriyoruz. Bu davadan aldığımız sonuç,
sevgili İpar Buğra'nın güzel ruhuna gitsin." dedi
Son Düzenlenme Tarihi: 29 Aralık 2017 18:52
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder